Mehmet Yavuz DEMİR


Zorla Oyun Olmaz

Zorla Oyun Olmaz


Bugüne kadar bir arada yaşamış, kader ortağı olmuş, kardeşlik akrabalık yapmış, Aynı ekmeği bölüşmüş Türkler, Kürtleri eziyor.

 

Aynı fıkraya beraber gülmüş, aynı yasta beraber ağlamış, beraber on sekiz ay askerlik yapıp gurbet tutmuş Kürtler, Türkleri eziyor.

 

 Aynı yasa ve kanunlara tabii olmuş, evlendirme dairesinde birbirlerine ömür boyu iyi günde, kötü günde sırt sırta birlikte hayat mücadelesi vereceklerine dair söz vermiş Türklerle, Kürtler birbirlerini eziyor.

 

Aynı camide kıyama durmuş, beraber kurbana girmiş, aynı ezanla orucunu açmış, Türkler ve Kürtler birbirilerini eziyor.

 

Nato, BM, ittifakına tabii olan başta ABD olmak üzere birçok ülkenin nerden aklına gelmişse;  bir anda Kürtlerin hamiliğine soyunmuş olması, kendi ürettikleri demokratlığın enteresan bir ‘’şüpheli hastalık’’ oyunu başlamış yine.  

 

Militarize olmuş bir avuç Kürtün askere hakaret etmesi ve dahi silah çekmesi sonucunda karşılaştığı tepkiyi, Kürtlerin özelinde zulme uğruyor gibi göstermeleri tamamen siyasi oyunun zirvesidir. Hiçbir ülkenin bugüne kadar tanımadığı hakları Kürtlere tanımış, lütuftan öte, hak olarak saymış Türkiye, önemli derecede haksızlığa uğramakta, bütünlüğünün bozulması için kumpasa alınmaktadır.

 

Bir evladın bile babaya isyanı sonucunda şamar yemesinin olağan sayıldığı bir kültürün mensubudur bu millet.  Kendi sorunlarını kendi evi içinde çözebilecek güce de sahiptir ve muktedirdir. Türkiye’de yaşayan çoğu Müslüman Kürtler ABD, Almanya, İngiltere, İsrail’in cambazlıklarının farkındalar aslında. Böylesi gürültülü bir ortamda; nereden çıktı bunların koruma güdüsü sualini dahi soramadığımız kendimize bir an önce irfanımızla gelmeli, daha sınırımızdayken canımızı yakmaya başladıklarını görebilmeliyiz.

 

Aynı zamanda; ABD demokrasisinin yenecek bir meyve olmadığının da çoktan farkındayız. Bunu Afganistan’da da gördük, Irakta da. Bu meyveyi Kürtler kabul etmiyor ve reddediyor. Küresel oyunla ortaya attıkları fitneyi süsleyerek içimize taşıyan sözde bazı Kürtlerin, tüm Kürtleri temsil etmediklerini de biliyoruz. 

 

Onlar, saçtıkları zehirleri kendi çiftliklerinde soluyarak yaşamaya davet etmeliler.