Büyük şehirin koşturmacası çoğu şeyi unutturuyor insana. Zaman verimsiz, yakalayamıyorsun her şeyi... Kimi zaman vaktin olmuyor, kimi zaman yoğunluğun yorgunluğu ile unutuveriyorsun. Hızına ayak uydurmaya çalışırken zamanın, zaman zalimce akıp gidiyor.
Çok uzun süredir insanlar yüz yüze bakmayı unuttular. Aynı apartmanda oturup birbirlerini hiç görmeyen komşular, yan yana yürürken bile başka yere dalıp giden karı- kocalar ve aynı masada otururken bile göz göze gelmeyi beceremeyenler. Sürekli alış - veriş üzerine kurulu hayatlar, içten pazarlıklı insanlar. Aynı dolmuşun, aynı otobüsün içinde, aynı yere yol alırken neden hep susar insanlar?
Oysa en büyük kaybımız dinlemek oldu. Birbirimizi dinlemeyi unuttuk. Kaldırsak başımızı şu telefonlardan, göz göze gelebilsek hep beraber. Bir sohbetin sıcaklığında eriyip giderken buzlar. Nasıl böyle soğuk zemheri bir zamana esir olduk? Teknoloji vebasına yakalandı kalplerimiz. Sosyal medya üzerine kurulu dostluklar, soyutluyor insanı samimiyetten, aile saadetinden, sevginin güzelliğinden...