Çocuklarımız…
Bizim en kıymetli emanetimiz.
Yarının yalnızca mühendisleri, öğretmenleri, doktorları değil;
aynı zamanda adaletin sesi, merhametin eli, insanlığın yüreği olacak olan nesil.
Ve bizler…
Bu emanete nasıl sahip çıkıyoruz, hiç düşündük mü gerçekten?
Onlara oyuncaklar aldık, ekranlar verdik, kalabalıklar içinde yalnız bıraktık.
Ama kaç kere yüreğine dokunduk?
Kaç kere göz hizasına inip, “Sen değerlisin” dedik?
Kaç kere eline bir kitap tutuştururken, içine bir dua bıraktık?
Zamanın dili değişti belki…
Ama bir çocuğun kalbinde sevgiye, ilgiye, doğruya duyulan özlem hiç değişmedi.
Ve biz biliyoruz ki çağ ne kadar karmaşıklaşırsa karmaşıklaşsın,
temiz bir nesli ancak temiz bir bilinç, tertemiz bir kalp yetiştirir.
Biz Vanlı çocuk kitabı yazarları olarak,
sayfaların arasına sadece hikâye değil, bir diriliş ruhu saklıyoruz.
İyiye yönelen bir adım, kötülükle savaşan bir karakter,
merhametle yaklaşan bir kahraman çiziyoruz kalemimizin ucuyla.
Çünkü çocuk kitapları sadece uyku öncesi masallar değildir.
Onlar, karakter inşa eden birer pusuladır.
Bu çağın çocukları…
Sanıldığı gibi boş değil, sadece yorgun.
Sessiz değiller, sadece duyulmuyorlar.
Kendilerini ifade edemiyor değiller, sadece doğru yüreği bulamıyorlar.
O yüreği biz olamaz mıyız?
Biz öğretmenler, anneler, babalar ve yazarlar…
O küçücük yüreklerde bir iz bırakma cesaretini gösteremez miyiz?
Her çocuk karanlık bir çağda parlayan bir kandil olabilir.
Yeter ki onu üflemeyelim.
Yeter ki o ışığı, kendi ellerimizle soldurmayalım.
Her çocuğun hikâyesine bir iyilik katmak,
bize düşen en kutsal vazifedir.
Kıymetli ebeveynler…
Çocuklarınızı yalnızca büyütmeyin.
Onları inşa edin.
Kendi olabilen, hayra koşabilen, haktan ayrılmayan bir çocuk,
en büyük eserdir bir ömür boyu ardınızda bırakabileceğiniz.
Ve biz…
Kalemini vicdanına batırmış yazarlar olarak diyoruz ki:
“Temiz bir gelecek, yalnızca temiz kalemlerle ve tertemiz yüreklerle yazılır.”