Tarih yüzyıllar boyu acılara, olaylara, yeniliklere ve tefekküre şahitlik etmiştir. Yüzyıl önce yaşanan acılarla şimdi yaşanan acılar arasında fark yoktur. Acının rengi aynıdır çünkü. Nimetler ve felaketler insan içindir. Savaş olur, deprem olur, uçak düşer, çığ düşer, küçücük bir kıvılcımla başlayan yangın koca kıtayı yakar, afetler durdurulamaz hale gelir. Şehitler veririz, toplu ölümler yasa boğar bizleri.
Gün olur doğar, gün olur ölürüz.
Gökyüzü kaostan fırtınadan ibaret değildir. Her fırtına sonrası güneş daha güzel açar. Dünya zaten böyle dönüyor. Hiç olaysız, acısız gün olur mu?
Bazı kimselerin 2020 yılına isyan ettiğini görmek çok üzücü bir olay. Onlara göre 2020, felâketlerle gelmişmiş. Kara büyü gibi bir yılmış. Hayır arkadaşım!
Suçu, zamana atıp kurtulacağımıza sabra, dirence, gayrete, vefaya, sadakate ve fiili duaya sarılmamız gerekmez mi?
Suçu kendi yaptıklarımıza, görüp de görmezlikten geldiğimiz, duyup da duymazlıktan geldiğimiz vicdanlarımıza atalım. O zaman herkes daha iyi hesaplaşır kendiyle.
Allah her işi düşünüp, eğip bükecek kadar akıl idrak vermiş. Her olay karşısında ders çıkarmamızı, yaşamamızın her boyutuna dikkat etmemizi istiyor. Allah kullarını cezalandırmaz. Onları yaptıkları karşısında imtihanlara tabi tutar. Allah’ın bize okuyun diyerek emrettiği, doğrunun, aklî iradenin en güzel kılavuzu Kuran-ı Kerim’de ne güzel buyuruyor; (Ey insanoğlu!) Sana gelen her iyilik, Allah’tandır, sana dokunan her kötülük de kendindendir ( Nisa Suresi 79. Ayet )
Bizler bunun bilincinde olalım ve attığımız her adımın bilincinde olalım. Yansın dünya, kopsun kıyamet demekle kimse aklanmaz! Kimse cenneti böyle kazanmaz. Yıkılmaya yüz tutmuş köprü misali şu dünyadan biz doğrulukla, adaletle, iyilikle geçelim...
Rabbim sen kolaylık ver, bildiğimiz ve bilmediğimiz her türlü musibetten sana sığınırız. Bizden gelecek her türlü kötülükten de sana sığınırız. ( Amin)