Dünya, giderek daha karmaşık ve belirsiz bir sürece giriyor. Özellikle ABD’de Donald Trump’ın ikinci kez başkan seçilmesi, küresel siyasette ve ekonomi alanında büyük tartışmalara yol açtı. Trump’ın gelişiyle birlikte emperyalizm, küreselleşme, popülizm, çok kutupluluk ve İslâmofobi gibi konular yeniden gündemin en üst sıralarına taşındı. Batı’nın çifte standardı, artık tartışma götürmez bir gerçeklik olarak kabul ediliyor. Özellikle küresel güney ülkeleri ve Batı dışındaki toplumlar, bu çifte standardın farkında. Ancak Batılı elitler ve müesses nizam hâlâ bu durumu göz ardı etmeye devam ediyor.
ABD’nin Yeni Jeopolitik Hamleleri
Trump’ın ikinci başkanlık dönemiyle birlikte ABD, yeniden saldırgan bir dış politika çizgisine yönelmiş gibi görünüyor. Kanada’yı 51. eyalet olarak ilhak etme fikrinden Grönland’ı satın almaya kadar uzanan çeşitli söylemler, yeni dönemin ne denli iddialı olacağını gösteriyor. Özellikle Çin ve Rusya ile ilişkilerde büyük bir değişim yaşanması bekleniyor. Trump yönetimi, küreselciler kadar Rusya’ya mesafeli yaklaşmıyor ancak Çin’i birincil tehdit olarak görüyor. Bunun yanında Avrupa Birliği ile gerilimler de kaçınılmaz. Kanada ve Meksika’ya uygulanan yüksek gümrük vergileri, Avrupa’nın da ABD’ye karşı daha sert bir tutum takınmasına neden olabilir.
ABD İçindeki Tartışmalar: Göçmen Politikaları ve Latin Amerikalılar
ABD iç siyasetinde ise en büyük tartışma konusu göçmenler ve özellikle Latin Amerika’dan gelen akınlar. Samuel Huntington yıllar önce ABD’nin Anglo-Sakson Protestan (WASP) kimliğinin tehdit altında olduğunu yazmıştı. Bugün Trump yönetimi de benzer bir çizgide ilerleyerek göçmen politikalarını daha da sıkılaştırma niyetinde. Bu durum, Latin kökenli nüfusun ülke içindeki etkisini sınırlamaya yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Teknoloji Devleri ve Yeni Ekonomik Model
Trump’ın ikinci döneminde teknoloji dünyası da değişimlere sahne oluyor. Göreve başlar başlamaz imzaladığı yürütme emirlerinden biri, Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın (DOGE) kurulması ve başına Elon Musk’ın getirilmesi oldu. Bu hamle, teknoloji devlerinin Trump yönetimiyle uyum içinde çalışacağının bir göstergesi. Ancak burada mesele sadece Musk’ın pozisyonunu sağlamlaştırması değil, aynı zamanda büyük şirketlerin veriyi tekelleştirerek toplum üzerindeki kontrolünü artırması anlamına da geliyor. Bu durum, "tekno-feodalizm" olarak adlandırılan yeni bir ekonomik modele işaret ediyor.
Musk’ın Avrupa Siyasetindeki Etkisi
Musk’ın Avrupa siyasetindeki etkisi de giderek artıyor. Almanya’da sağ popülist parti Almanya için Alternatif (AfD) ile yakın temas kuran Musk, Avrupa’daki sol-liberal düzenle mücadele etmeye çalışıyor. Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde İslâmofobi giderek farklı biçimler alıyor. Bir yanda Siyonist çevreler Filistinlileri “Naziler” olarak göstermeye çalışırken, diğer yanda liberal kesimler İslam’ı kadın hakları ve LGBT karşıtlığı üzerinden eleştiriyor.
Türkiye’nin Konumu ve Küresel Mücadele
Trump yönetiminin Ortadoğu’daki politikalarının petrol kaynaklarıyla sınırlı olmadığı açık. Asıl hedeflerden biri, Türkiye’nin bölgesel güç olmasını engellemek. Geçmişte de Batı’nın Türkiye politikalarının temel amacı, ülkeyi İslâm dünyasından koparmak ve bölgesel etkisini sınırlamak olmuştu. Bugün de benzer bir strateji yürütülüyor. Ancak Türkiye’nin tarihsel misyonu ve jeopolitik konumu göz ardı edilerek yapılan hesapların uzun vadede başarılı olması zor görünüyor.
Müslüman dünyasının liderlik sorunu ise hâlâ çözüm bekleyen en büyük meselelerden biri. Güçlü ve hesap verebilir yönetimlere sahip ülkelerin bir araya gelerek ortak hareket etmesi, küresel dengelerde önemli değişiklikler yapabilir. Ancak bunun için siyasi irade ve güçlü bir vizyon gerekiyor.
Yeni Dünya Düzeni ve Adaletin Peşinde
Dünya, Batı sonrası bir döneme doğru hızla ilerliyor. Ancak bu yeni düzenin nasıl şekilleneceği ve adaletin nasıl sağlanacağı hâlâ belirsiz. Önümüzdeki süreç, hem küresel siyasette hem de ekonomik sistemde büyük değişimlere sahne olacak gibi görünüyor.
Yazımı, Gazze'li bir çocuğun Allah'ın selamıyla başlayan şu tarihi sözleriyle bitirmek istiyorum:
Trump ve ABD diyor ki, "Gazze'yi tamamen boşaltmalıyız." Ancak Allah Azze ve Celle diyor ki: "Hatırla ki kafirler seni tutup bağlamaları, öldürmeleri veya seni yurdundan çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Oysa onlar sana tuzak kurarken Allah da onlara tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır." Trump kim, ABD kim? Allah Azze ve Celle bu kainatın yöneticisidir ve Allah, müminlere yalnızca hayır nasip eder. Önceleri Firavun adında biri vardı, "Ben sizin rabbinizim" demişti. Ama sonunda yüzmeyi bile bilmediği ortaya çıktı. Trump da öyle biridir işte.
Selam ve dua ile..