Bir karbon ve bir oksijen atomundan oluşan, zehirli bir gaz olan karbonmonoksit (CO) doğal gaz, benzin, gaz yağı, tüp gazı, kömür ve odun gibi yakıtların tam olarak yanmaması sonucu oluşur. Renksiz ve kokusuz bir gaz olduğundan uyku esnasında maruz kalındığında kişiyi rahatsız etmez ve uzun süre solunması durumunda kanın oksijen taşıyıcı hemoglobin moleküllerine kuvvetle bağlanarak %99,9 ihtimalle ölüme sebep olur. Bundan dolayı “sinsi düşman” veya “sessiz katil” olarak da bilinir.
Karbonmonoksit, doğa tarafından üretilen bir gaz türü değildir. Doğaya yüksek oranda karbonmonoksit salınımına çoğunlukla motorlu araçlar, kömür sobaları, mangal, LPG, şofben, formaldehit üreten fabrikalar, yangınlar ve sanayi baca gazları sebep olur. Bu salınıma bağlı olarak karbonmonoksit zehirlenmeleri görülebilir.
Bu gazın insan üzerindeki öldürücü etkisi, kandaki alyuvar proteini olan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglobin (Hb) ile reaksiyona girmesi sonucu ortaya çıkar. Hemoglobinin canlı vücudundaki görevi; dış ortamdan oksijeni(O2), oksihemoglobin(O2Hb) şeklinde vücuttaki hücrelere taşıyıp hücredeki kimyasal yanma sonucunda oluşan karbondioksiti(CO2) de karbaminohemoglobin(CO2Hb) şeklinde bağlayarak akciğerlere taşımaktır. Canlı vücudu tarafından üretilen karbondioksit gazı zehirleyici bir gaz değildir ancak uzun süre maruz kalınması durumunda boğulmalara sebep olur.
Karbonmonoksit gazı, solunduktan sonra hemoglobine oksijenden ortalama 250 kat daha hızlı ve çok sıkı bağlanarak karboksihemoglobin(COHb) oluşturur. Bu şekilde karboksihemoglobin haline gelen hemoglobinin, oksihemoglobin haline gelmesi ve hücrelere yeniden normal oksijen taşıma görevini yapması güçleşir. Karbonmonoksit gazına maruz kalındığı süre boyunca, hücrelere yeterli oksijen taşınamadığından hücre ölümü başlar. Bir süre sonra başta beyin olmak üzere, kalp ve diğer organlar fonksiyonlarını kaybedecek duruma gelir. Hücre ölümlerinin ilk etkisi beyinde görüldüğü için ilk belirtiler baş dönmesi ve baş ağrısıdır. Devamında dalgınlık, yorgunluk hissi, mide bulantısı, nefes darlığı, kalp çarpıntısı gibi hafif belirtiler veya sersemlik, unutkanlık, kusma, bitkinlik, kas krampları, bilinç kaybı gibi ağır belirtiler görülebilir. Zehirlenmenin başlamasıyla kişinin yaşamını yitirmesi arasında çok kısa bir süre olacağından acil müdahale edilmesi gerekir. Karbonmonoksit maruziyetinden sonra hastaya müdahale edilerek hasta hayata döndürülse dahi hastanın beyin hücrelerinde kalıcı hasarlar meydana gelebilir.
Hayati tehlikeye sahip, böylesine önemli bir konuda mutlaka önleyici tedbirlerin alınması gerekir. Bu amaçla, doğal gaz ile çalışan cihazlar her yıl bakımdan geçirilmeli, baca bağlantısının uygun biçimde yapılmasına özen gösterilmeli, bacalar standartlara uygun değilse özellikle lodoslu havalarda soba yakılmamalı, yakılması zorunlu ise gece mutlaka söndürülmeli, şofben ve kombi ile ilgili problemler giderilmeli, karbon içeren yakıtların kullanıldığı yerlerde karbonmonoksit sensörleri mutlaka kullanılmalıdır.