Sabır, hayatın her aşamasında bize rehberlik eden derin bir erdemdir. Ruhumuzu saran huzurun anahtarıdır ve hayatın dalgalı denizlerinde bizi güçlü kılar.
Karanlık gecede yol aldığın esnada ayaklarının kanatmasına aldırış etmeden üzerinde yürüdüğün dikenlere katlanmanın adıdır sabır. Kan kusup sonra da kızılcık şerbeti içtim demektir sabır. Bugün çekilen ızdırap, yarın kuşanılan ve hissedilen gücün adıdır sabır.
Rabia Bezir olarak, sabrın yaşamımın merkezinde yer aldığını söyleyebilirim. Hayatın getirdiği zorluklar karşısında sabırlı olmak, içsel huzura ulaşmamı ve manevi yolculuğumda ilerlememi sağlamıştır.
İslami öğretilerde, sabır büyük bir öneme sahiptir. Kuran-ı Kerim'de birçok ayette sabrın övüldüğü ve müminlere sabretmeleri tavsiye edildiği görülür.
"Sende sabah akşam Onun rızasını isteyerek Rabbine dua edenlerle birlikte sabret" (kehf/28).
"İnsanlar ve mallarla denecekleriniz mutlaka olacak; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'tan ortak koşanlardan mutlaka üzücü ve sıkıcı işler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'tan korkarsanız, muhakkak ki bunlar, azim sahibi işlerdendir." (Al-i İmran Suresi, 186) ayetleri bize sabrın bereketini vurgular.
Sabır, sadece zorluklar karşısında değil, hayatın güzellikleriyle dolu anları yaşarken de önemlidir. İnsan olarak hepimiz hayatın iniş ve çıkışlarını tecrübe ederiz. Bazı anlarımızda coşku ve sevinç içindeyken, diğer anlarımızda ise üzüntü ve endişe içinde olabiliriz. Sabır, bu değişken duyguların ve olayların akışına uyum sağlama gücümüze yardımcı olur.
Sabırla kucaklaştığımızda, içsel dengeyi korur ve kudretli bir duruşa ulaşırız. Sabrın, aynı zamanda dua ve ibadetle birleştiğinde çok daha etkili olduğuna inanırım. Zira sabır, Allah'a teslimiyetin ifadesidir ve O'na olan güvenimizi pekiştirir. Dualarımızda sabır dileyerek, yaşadığımız sıkıntıları Rabbimize havale ederiz. Böylece, Rabbinin hikmeti ve lütfuyla güçlenir ve rahatlarız.
Rabbimiz, sabır ve tahammülün cömertlikle ödüllendirileceğini müjdelemiştir: "Ancak sabreden, kendini Allah'a yönelten, kesin bilgiyle bilen ve rahmete ulaşacağı ümidiyle Rabbinin yoluna uygun davrananlara gelince, işte onlar için elbette hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır." (Fussilet Suresi, 30) Sabır, manevi aydınlanmamızın ve Allah'ın rızasına ulaşmamızın yolu olarak bize gösterilmiştir.
Sonuç olarak, hayatın akışı içinde sabırla süzülen bir ruh, iç huzuru ve manevi derinliği bulur. Sabır, İslami öğretilerle desteklenerek, hayatın tüm yönlerine uygulanabilecek bir felsefi kavramdır. Bireysel gelişimimizde, toplumsal ilişkilerimizde ve Allah'a olan bağlılığımızda sabrın gücünden yararlanmak, ruhumuzu zenginleştirir ve bize sonsuz bir huzur sunar.
Rabbimiz bize sabır ve metanetle yürüyebileceğimiz bir yol gösterirken, biz de bu yolda ilerlemek ve sabrın nimetlerini keşfetmek için dua ve gayretle adım atmalıyız.
Selam ve dua ile…