Bir çoğumuzun ”ne çabuk geldi” dediği Mübarek Ramazan ayının yarısına doğru ilerlerken, hiç sorduk mu kendimize “Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.' (Zâriyât/56)
Ayeti Kerim'e mealinde “Rabbim ‘in beni yaratma gayesi olan yalnız O'na ibadet etmeyi ne kadar yapabildim?” diye.
Bu süreci “Rabbime daha çok ibadet etmem ve O'na yönelip yalvarmam için bir fırsattır benim için.” diye düşündük mü hiç? Evde kalarak o kadar güzel bir yöneliş ile Allah'a yönelip tövbe etme zamanı ki. Tüm gününü uyku ile geçirip sonrasında kalkıp iftarda tıka basa mideyi doldurup tekrar yatmak. Allah böyle bir ibadeti bizden istiyor mu? Allah'ın bizim bu şekil oruç tutmamıza ihtiyacı var mı?
'O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Ve yalnız rabbine yönel.' (İnşirâh 7/8)
Ramazan ayı, ibadet ayı. Ramazan ayı, Kur'an ayı. Ramazan ayı, tövbe ayı. Ramazan ayı, Rabbine yönelme ayı. Ramazan ayı, maneviyat ayı. Tüm bunlar ve aklıma gelmeyen güzelliklerin ayıdır Ramazan. Gece ibadet edip uyuyup sahura kalmanın adıdır Ramazan. 'Ben zaten yiyip yatıyorum sahura kalmama gerek yok.' diyenlere, “peki o feyzi o bereketi o maneviyatı yaşamayı istemiyor musun?” diye sorduğumuzda alacağımız cevap ne olurdu acaba?
Sahura kadar uyumayıp, sabaha doğru artık yatayım diyerek uykuya bir dalıp iftara kadar yatmak nasıl bir ibadet şekli acaba? Ne oldu geçen saatlere heba olmadı mı yazık olmadı mı? Allah'ın sana emanet olarak verdiği zamanı ne ile geçirdin? Allah için ne yaptın? Eğer cevabın 'Hiç' ise, hiç durma hemen kalk da Allah'ın sana verdiği cevabı oku.
'Oruç tutup iftara kadar uyumak değildir. Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip iyi dünya ve ahiret için yararı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.'(Asr/1-2-3)