Sait Ebinç


Kitap Medeniyeti ve Sayın Valimiz

İdare ve icraa niteliklerine sahip olan yöneticiler niyet insanı değil sonuç insanıdırlar.


Bazı idareciler ömürlerini sadece evraklar arasında evraklar mahzeninde geçirirler. Bu türden insanlar kırk yıl boyunca idarede ne kadar tayfalık etse ne kadar tecrübeli olsalar da büyük işler yapma azminden mahrumdurlar. Bazıları ise sayın Ozan Balcı gibi icraat ve idare adamıdır. İdare ve icrada daha mühimi şu ki, bilinçli bir muhakemeye sahip eskilerin fetanet (zihin açıklığı) İngilizlerin open mind dediği açık bir zihinle önce önünde bulduğu sorunu realiteyi tam olarak anlayıp kavradıktan sonra dirayetle sorunu çözme kararlığıdır. Sayın Ozan Balcı’nın modus operendi’si (iş yapma tarzı) üslubu bu niteliklere sahiptir. İdare ve icraa niteliklerine sahip olan yöneticiler niyet insanı değil sonuç insanıdırlar.

Van’ın idare tarihinde Osmanlı döneminde Van’da valilik yapmış bu niteliğe sahip Vali’lerden biri de 1890 yılında Van’a tevcih olunan Halil Paşa’dır. Paşalık ünvanları bilindiği üzre Osmanlı’da Valilik ünvanıdır daha sonra tevcih ve terfi olundukça paşalık ünvanından sonra “Bey” ünvanını sonrasında da “Efendi” ünvanı alırlardı. Halil Paşa bugün Van’da Halil Ağa mahallesine ismini veren validir. Halil Paşa döneminde Van’da ilk kez İdadi bugün Lise’ye karşılık gelen okul onun zamanında yapılmış fakat Marif Nezareti’nin kayıtsızlığından dolayı hayata geçirilememişti. Yine Halil Paşa zamanında Van-Erciş şosesini Erzurum’a bağlayan yol onun zamanında yapılmış. Kaledeki Hükümet binası onun zamanında yeniden inşa edilmişti. Erek ve Sıhke caddelerindeki iki taraflı kanallar onun sayesinde açılmış. Yolun iki tarafına onun zamanında ağaçlar dikilmiştir.

Esasında bir memleketin yönetiminde mülki amirin sadece iyi niyet sahibi olması kâfi gelmez. Bunun yanında memleket idaresinde gündelik kişisel suçlamalara, çekişmelere ve telkinlere kulak asmadan basiretli dikkatli büyük yapısal projeleri gerçekleştirecek azime sahip olmasıdır. Yoksa sadece masa başında evrak havalesiyle gününü ve görev süresini doldurup tek bir ufak okul yapmadan pek çok yönetici gelip gitmiştir. Bu nedenle bir memleketin idaresi sadece evrak havalesiyle idare olunamaz. Sayın Ozan Balcı büyük işler ve yapısal projeleri hayata geçiren azime sahip bir idarecidir. Memleketimizde, ilçelerden köylere kadar okullarda kütüphaneler kreşler, engelliler kampüsü, köylere yapılan göletler gibi büyük projeleriyle gözle görülen elle tutulan işler yapmıştır.

KİTAP MEDENİYETİ ve ŞEHİR

Terbiye ve yetişme her toplumun her devrin en başta gelen meselesi olmuştur. Bu nedenle hikmet ve irfan kimde ise dünyanın efendisi odur. İrfan ve hikmetin yolu ise eğitim kitap ve kitap medeniyetinden geçer. 

Sayın Ozan Balcı sayesinde memleketimizde son iki buçuk yıl içinde sarf edilen bu medeni gayret yüz yıllık gayretten ziyadedir. Kitap konusunda Van’a giren üç buçuk milyon kitap imparatorluk dönemi cumhuriyet dönemi dahil hiçbir zaman ne bu seviyeye ne de bu sayıya ulaşamamıştı. Van o nun bu hakiki ve hasbi gayreti sayesinde medeniyet ve kültür muhiti haline gelecek. Kitap ve kütüphane konusundaki bu gayretin meyveleri önümüzdeki yıllarda daha bereketli sonuçlar doğuracaktır. “Van okuyor” projesiyle ekilen bu tohumlar orta ve uzun vadede semeresi çok bereketli meyveler vereceğinden kuşku yoktur. Van onun sayesinde kişi başına düşen kitap sayısında ulusal standardın üstüne çıkarak Avrupa ülkelerinin kişi başına düşen kitap sayısına ulaşmıştır. Üç yüz okula kütüphane, Yüzü aşkın köy yaşam merkezi, ilçelerde açtığı çocuk ve bebek kütüphaneleri, Yüz yirmi ana okulu, Engelliler Kampüsü çaresiz bikes diyabetli çocuklara şeker ölçüm cihazı gibi toplumun dezavantajlı gruplarının dertlerine çare olacak yapısal projeler onun sayesinde hayata geçirildi. Hatta kendi yazlık konutunu bile ağır engellilere tahsis edecek kadar bu memlekete fedakârane hizmetler yaptı. Eğitim konusundaki projeleri 120 ana okulu yüzme havuzları spor salonları üç buçuk milyon kitap, Kültür Sarayı Kompleksi Konferans salonuyla kütüphanesiyle çağdaş bir toplumun bütün ihtiyaçlarına icaplarına hitap edecek estetik şık bir o kadar da işlevsel projeleri hayata geçiren sayın valimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Engelliler için kampüs yüzme havuzundan kreşinden lisesine kadar bütün sorunları etraflıca çözecek bir uygulama alanı gibi bu şehrin yapısal sorunlarına çözüm getirmiştir.

O’nun bu kitap konusundaki bu büyük medeni gayretini anlamayanlar kitabın ve eğitimin ekmekten sonra en önemli ihtiyaç olduğunun farkında olmayanlardır. Bir şehrin ilim ve irfanında kitabın önemi, anlayanlar için kitap bin altın madeninden daha değerlidir. Câhil ise onu bir pula bile almak istemez, ne yapsın, kitap onun ne işine yarar? Bu karanlık naturayı yıllardır artık ezbere biliyoruz. Fatih döneminde yaşamış Latifi’nin kitap üzerinde yazdığı kitap redifli gazeli tam da bizim cahillerimizin ahvalini anlatmaktadır.

“Her dem ehl-i dillerin yâridir kitâp

 Mûnis-evkâtı, yâr-ı gam küsârıdır kitâb

 Câhil almaz bir pula ne etsin  ne kârıdır kitâp”

Her memleket için ufku geniş bereketli zekalara sahip idarecilere ihtiyaç vardır. Bu vasıflara sahip idarecilerin temel özellikleri realiteyi bütün boyutuyla iyi bilen ve kavrayan ibadet ölçüsünde çalışma şevkiyle çalışarak halkın sorunlarını çözme faziletine sahip olmalarıdır. Zaten bu tür insanların çalışma şevki ve aşkı maddî hazlardan, maddî mükafatlardan uzak, rıza-i İlâhî için çalışmayı bir aşk halinde duyup yaşamalarıdır. Onlar gündelik hayatın dedikodusuyla uğraşmaz. Bu gündelik hayatın hay huyu içinde şöhret olmak için harcayarak öldürecekleri zamanları yoktur. Onlar zamanlarını daha yapısal daha derin işlere hasr ederler.  Onların bütün dikkati toplumsal meseleleri çözmek üzerine teksif edilmiştir. İnce işlerle uğraşan ve bakışlarını her nokta üzerinde ayrı ayrı yoğunlaştırmaya alışkın olan bereketli zekalar aynı hünerli bir zenaâtkar gibi sorunları çöze çöze en küçük en ince şeyleri çok iyi ayırt etme yetisini ve gücünü kazanırlar. 

Bu gibi zihinler dikkatlerini ve zamanlarını gündeliğin çeşitli konuları üzerinde dağıtmak yerine sürekli olarak yalnızca program ve projelerine yoğunlaşa yoğunlaşa derin bir görüş ve yeteneğe sahip olurlar. Zaten keskin zekanın ve zihinsel meziyetin ölçüsü yoğunlaştığı işlerden dikkatini koparmadan her hal ve şartta ona sadık olmasıdır. İnsan dikkati oranında büyüktür. Çünkü dikkat bize, eşyanın ve kendimizin kapılarını açar.

Bir idarecide dikkat ve zihin açıklığından kasıt esasında Dünya nedir?  İçindekiler nedir, siyaset denilen şu satranç ne biçim şeydir? Bunun her bir tarafını hem bilen hem de bir taraftan icraat ve idarede gözle görülen elle tutulan iş yapma tarzıdır. Bu iş yapma tarzını yönetimde ve icraatlarda uygulama meselesi yöneticilerin formasyon ve nosyonuna bağlı olduğu kadar konulara ve sorunlara hangi ölçekte nasıl baktığıyla da ilişkilidir. Ülkemizde yaygın olduğu üzere yönetim sorumluluğunu taşıyan yöneticiler ve siyasetçilerin bir kısmı olayları ve sorunları çözme tarzlarında yerel ve mahalli darlığı aşıp dünya ölçeği içinde el alma alışkanlığından uzaktır.

Bu nedenle sayın valinin dirayeti liyakati ve hukuk nosyonuyla mevzuat bilgisiyle usulü bilmesi memleketin gelir gelmez memleketin bütün sorunlarını anlamak için çalıştay yaptırmasından belliydi. Böyle insanların gelişi her yerde değer olduğu gibi gittiği her yerde de değerdir. Çünkü bu vasıftaki insanlar neresi olursa olsun bütün meziyetlerini hasletlerini kendileriyle beraber taşırlar. 

İyi bir idareci karşılaştığı müşkül durumları çözme konusundaki kararlığı ve inancı sorun çözme odaklı bir meziyettir. İyi bir yöneticinin yaptığı işlerde istikrar güven devamlılık ve sonuç alma kararlığı idarecilikte en önemli meziyetlerdir. İdeal bir yönetici olmanın mesuliyetin millete karşı borcunu en çok duyan ve ona göre samimiyetle çalışan bir insandır. Samimiyet zaten kelime anlamı itibariyle Farsça “öz” “iç” demektir. Bu nedenle onun memlekete kazandırdığı bütün işler yaptığı bütün işler esaslı ve özlü işlerdir. O gündelik telkinlere kulak asmayacak kadar basiret dikkat sahibi azimli işlerin adamıdır. Zaten büyük azme sahip olan insanların temel özelliği gündelik telkinlere kulak asmamalarıdır. Kendisi Van’ın esaslı ve özlü icraatlara olan çözüm biçimini ortaya koymuştur. Zaten bir memleketin iyi yönetilmesi için güçlü bir zihin, merhametli ve muhabbetli bir kalb, hem kendi kültürünü hem de çağdaş batı kültürünü iyi bilen bereketli bir zihinsel meziyete sahiptir. Bu vasıflara sahip olanlar taklit yerine yeni yaratıcı fikir ve projeler ile aydınlanmış bir kafa tereddüte karşı kavi ve kudretli azim ve kararlılıkla donanmış bir kişilik ister.

ASIRLIK HARAP MABETLERİN YENİDEN AYAĞA KALDIRILMASI

Sayın Vali’nin  en büyük icraatlarından biri üzerinden asırlar geçmiş harap vaziyette kalan Van’ın asırlık bin yıllık harap mabetlerini Ulu Camii’yi Kızıl Mesciti Hüsrev Paşa Hanı gibi asırlık mabetleri yeniden ayağa kaldırmasıdır. Sayın Vali’nin bu icraatları tarihe geçecek zihinlerde unutulmayacak projelerdir. Asırlardır toprak altında kalmış ecdadın o mabetlerin sesiz yığını altında kalmış Kur’an ve ezan sesleri onun sayesinde eski şehrin dört bir tarafından şehrin semalarında yeniden canlanacaktır. 

Ahmed Hüsrev Koyuncu
13.09.2024 05:59:01
Muhterem Sait hocam Anlattığınız gibi Sayın Valimiz bizi bizden çok daha iyi seven,bizim ve geleceğimiz için çalışan, "Hasbi" ve çok kıymetli bir zattır. Allah kendilerinden razı olsun.