Rabia GENÇAY BEZİR


Kalbin Tarifsiz Acısı mıdır Ayrılık?

Dost talep etti ,biz yazdık, yüreklerimiz de tanığı oldu bu dilsiz acıya...


Günün birinde kişilerin hayatlarında meydana gelen o yüksek uçurum ve kayboluşun müsebbibi "Ayrılık" denilen derin, aynı şekilde can acıtıcı yarayı kaleme alacağımı düşünmezdim!

Gün bugündür deyip aldım kalemi elime  başladım  yazmaya, benden ricası olan dostun hatırına...

Sevgi dedikleri şey, kimi zaman öyle sarsılmaz, içten bağ kurar ki, ayrılık anı geldiğinde kalp bunu algılamaya çalışır ve beraberinde getirdiği acıyı tarif etmekte yetersiz kalır sözcükler ve konuşma dili...
Sevgi nağmeleriyle dolu günler, aydınlığın gölgesi altında sessizliğe bürünür.
Kalp, bu sessizlikte sahibinin dilindeki yankıları duyar...
İki kişi arasında bir zamanlar çiçeklenen kelimeler, şimdi ayrılık rüzgarlarıyla sürüklenir.

Ayrılığın ilk anı ,bir kalbin   yıldırım   çarpması gibidir derim.

Kişinin dilindeki bu çarpma, sözcüklerle ifade edilemeyen bir iç çekişe dönüşür.
Aşkın dilinden gelen acı ,zaman aşımıyla birlikte kalbin derinliklerine kazınır, izlerini her hal   ve durumda kendini belli ettirip hissettirir.

Zaman, ayrılığın yarasını sarar belki, ancak kişinin dilindeki ve yüreğindeki bu yara izi hasebiyle kalpte bir hüzün bırakır.
Aşkın dilinden gelen bu hüzün ,yitirilen bir cennetin özlemiyle titrer...

Sevginin yolu, bazen ayrılığın karanlık koridorlarına kadar uzanır.
İki insan arasındaki bağın kopması, derin izler bırakır ve bu izler, ayrılık acısını anlamlandırmada adeta bir rehber görevi görür.
Ayrılık acısı, kalbin en derin köşelerine nüfuz eden bir sancıdır.
İki yolun ayrılma anı, duygusal bir depremin fay hatlarını tetikler.
Sıcak lavlarıyla çevresine zarar verir.

İlk etaplarda , ayrılığın sızısı yüreği parçalayan bir bıçak gibi keskindir.
Her an geçmişin hatıraları zihni sarar ve kalp ,bir tür yas sürecine girer.
Boşluk hissi, kırık bir puzzle parçasının yerine oturmaması gibi devam eder.
Gönüller arası bağın kopması, yürekte dipsiz bir uçuruma ve boşluğa sebebiyet verir!...
Bu boşluğun zamanla ancak yavaş yavaş yerini doldurmaya başladığına şahit oluruz...
Ancak ne var ki bu acı, aynı şekilde zamanda bir öğrenme sürecinin başlangıcını işaret ettiğine tanık olduk.
Yürek bu sancılı dönemde kendi gücünün keşfine vakıf olur.

Her kelime, kaybolan hikâyenin boşluğunu dolduramaz.

Ayrılığın ardından ,o kimsenin dilindeki sessiz çığlıkların yankıları kalpte uzun süre devam eder.
Bu dildeki acı, zamanla bir hüznün   şarkısına dönüşür ve bir ömür boyu taşınacak bir hikâye ya da   roman olarak zamanın tozlu raflarında yerini alır...

Teşbihte hata olmaz derler ya hani; sevgiyi ve neticesi ayrılık olan yarayı , Okyanuslarda gezen gemi benzetimiyle konumu taçlandırmak isterim!..

Sevgi gemisi, başlangıçta umut ve sevgiyle dolup taşar.
Deniz aşkın coşkulu dalgalarıyla sarhoş ederken, gemi sevgi limanına doğru yol alır.
Ancak günün birinde , gökyüzünde bulutlar toplanır ve fırtına habercisi rüzgarlar esmeye başlar.

İlk çatırdama ,kalbin gemisine çarparken, ayrılık sinyallerini vermiştir.
Geminin direği sallanır, duvarlarına ayrılığın soğuk dalgaları çarpar.
Bu dalgalar ,geminin içindeki sevgi hazinelerini alt üst eder, her bir anıyı yutarcasına sürükler .
Geminin batışı, yüreğin sularında bir hüzün fırtınasını başlatır.
Her batış dalgası , aşkın gemisinin daha da derinlere çekilmesine neden olur.
Kalp bu batışı durdurmaya çalışsa da   ayrılık gemisi çaresizce sulara gömülür.

Geminin batmasıyla birlikte , yürek sularında kırık dalgalar ve parçalanmış umutlar kalır geriye...

Bu geminin enkazından yükselen hüzün bulutlarını dağıtmaya kimselerin gücü yetmez.
Kalp, ayrılığın soğuk sularında yüzen bir yaralı kuş misali çırpınır, ancak ne var ki gemisi batmışsa bir kez, geriye dönüşü mümkün olmayacaktır.
Gemi bir anı, batışının verdiği   tarifsiz acısı da ateş dolusu yürekte ve buz kesmiş bedende yapılmış bir dövme izi olarak yerini alır!...

Dost talep etti ,biz yazdık, yüreklerimiz de tanığı oldu bu dilsiz acıya...

Vesselam...

Salih tan
18.02.2024 16:14:32
Hocam çok anlamlı ve güzel olmuş

Neslihan Oğuz
2.03.2024 10:06:47
Kalbe dokunan, inceden inceye ayrılığı işleyen bir yazı, çok beğendim