Ortadoğu bir kez daha büyük bir hesaplaşmaya sahne oluyor. İsrail, Gazze’de işlediği insanlık suçlarından sonra şimdi de bölgedeki diğer topraklara göz dikmiş durumda. Der’a çevresindeki girişimleri, askeri operasyonları ve sivil halka yönelik baskıları, bölgeyi yeni bir kaosa sürükleme arzusunun bir yansımasıdır. Ancak bu kez oyun farklı: Artık sadece Filistin değil, Türkiye de doğrudan hedefte.
İran’dan Yunanistan’a, Kuzey Irak’tan Suriye sınır hattına kadar Türkiye, bir kuşatma planının ortasında. Bu kuşatma sadece fiziki değil; ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yönleriyle derinlemesine örülmüş bir ağ. İsrail, Türkiye içerisindeki aparatlarını kullanarak ekonomik ambargolar, medya üzerinden algı operasyonları ve sokak hareketleriyle ülkeyi zayıflatmaya çalışıyor. Ancak başarılı olamayacaklar.
Çünkü bu milletin mayası sağlam. Çünkü ümmet uyanıyor. Kudüs davası, artık sadece Filistinlilerin değil, Türkiye'nin, Malezya’nın, Pakistan’ın, Endonezya’nın ve tüm Müslüman coğrafyanın ortak davasıdır. Bugün sokaklarda yankılanan "Özgür Filistin" sloganı, aynı zamanda bir istiklal mücadelesinin de habercisidir.
Kuran ve Sünnet Ne Diyor?
Rabbimiz, İsrailoğulları’nın zulmünün son bulacağını, hak yolda yürüyen müminlerin galip geleceğini şöyle buyurur:
“İsrailoğullarına Kitap’ta, ‘Yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibirle böbürleneceksiniz’ diye bildirdik.” (Sure: İsra, Ayet: 4)
“Sonunda, bu iki bozgunculuktan birincisinin cezası geldiğinde, üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin içlerine kadar girip sizi aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir tehditti.” (Sure: İsra, Ayet: 5)
Bu ayetler bize gösteriyor ki, zalimlerin düzeni her zaman geçicidir. İsrail’in kurduğu baskı düzeni de nihayetinde yıkılacaktır. Çünkü bu Allah’ın vaadidir.
Efendimiz (s.a.v.) ise kıyamete yakın İsrail ve onun zulüm düzeninin sona ereceğini şöyle haber veriyor:
“Kıyamet kopmazdan önce, Müslümanlar Yahudilerle savaşacak. Müslümanlar onları öldürecek. Öyle ki Yahudi bir taşın ya da ağacın arkasına saklanacak da, taş ya da ağaç şöyle diyecek: ‘Ey Müslüman! Ey Allah'ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür.’ Ancak Garkad ağacı (Yahudilerin ağacı) böyle demeyecek.” (Müslim, Fiten: 82; Buhârî, Cihad: 94)
Bu bir nefret dili değil; tarih boyunca mazlumların sesi olmuş, adaletle hükmetmiş İslam’ın, zulme karşı duruşunun ifadesidir. Ayet ve hadislerdeki bu ifadeler, İsrail’in değil, zulmün sonunun geleceğinin işaretidir.
Türkiye'nin Misyonu
Türkiye, bu ümmetin son kalesidir. Bugün sadece sınırlarını değil, insanlığın vicdanını da savunmaktadır. Filistin’de ağlayan çocuğun, Suriye’de ölen annenin, Yemen’de açlıktan kıvranan babanın umudu haline gelmiştir.
İsrail’in zulmü, onun sonunu getirecek. Çünkü zulüm ile abad olunmaz. Türkiye, ümmetin desteğiyle bu kuşatmayı yardı ve Allah’ın izniyle zulmün kalesi olan İsrail’e karşı hak cephesinin öncüsü olmaya devam edecek.
Bu dava artık sadece siyasi değil, ahlaki bir duruştur. Ve şunu unutmayalım:
“Allah, zalimleri sevmez.” (Sure: Âl-i İmrân, Ayet: 57)