Günümüzde eleştirel düşünme becerisinin eksikliği, toplumun manevi ihtiyaçlarını karşılayamayan bir din eğitimi anlayışını ortaya çıkarıyor. Özellikle İslam'ın eleştirel düşünmeye ve öz eleştiriye verdiği önemin, imamların eğitim süreçlerinde yeterince dikkate alınmaması, bu durumu daha da derinleştiriyor. Tarih boyunca camiler, yalnızca ibadet yerleri değil; aynı zamanda ilim, irfan ve sosyalleşme merkezleriydi. Bugün ise camiler, ne yazık ki bu tarihi işlevlerinden uzaklaşmış durumda.
İmamlar: Maneviyatın Bekçisi mi, Devlet Memuru mu?
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan binlerce imam, topluma manevi rehberlik yapma görevini üstleniyor. Ancak, bu görev anlayışının büyük bir kısmı, devlet memuru zihniyetine sıkışmış gibi görünüyor. Çoğu imamın, sadece maaşını düşünerek mesai saatlerini doldurmayı yeterli görmesi, camilerin sosyal ve manevi işlevlerini yerine getirememesine neden oluyor. Namaz saatleri dışında bomboş kalan camiler, gençleri çekemiyor ve toplumda gerçek bir manevi uyanış sağlayamıyor.
Bugün, gençlerin önemli bir kısmı kahvehanelerde, eğlence mekanlarında veya sanal dünyada vakit geçiriyor. Maneviyattan uzak, ibadeti ve ahireti hatırlamayan bir nesil yetişiyor. Bu durumun önemli nedenlerinden biri, camilerde görev yapan imamların gençleri anlayamaması ve onlara hitap edecek etkinlikler düzenleyememesi. İmamların çoğunluğu, sadece belli gün ve gecelerde yapılan rutin programlarla sınırlı bir görev anlayışına sahip. Bu dar perspektif, camileri birer kültürel merkez olmaktan çıkarıp, âdeta boş binalara dönüştürüyor.
Camilerin Tarihi Rolü ve Bugünkü Durumu
Tarih boyunca camiler, toplumu bir araya getiren, eğiten ve manevi olarak besleyen yerlerdi. İçerisinde ilim halkalarının oluşturulduğu, kitapların okunduğu, sosyal yardımların organize edildiği camiler, toplumun merkeziydi. Bugün ise bu işlevler büyük oranda kaybolmuş durumda. Namaz vakitleri dışında neredeyse tamamen boş kalan camiler, gençlerin uğrak yeri olmaktan uzak. Cemaatin büyük kısmını yaşlı bireyler oluşturuyor.
Çözüm Önerileri: Daha Bilinçli Bir Din Hizmeti
Diyanet İşleri Başkanlığı, imamların eğitimine yönelik ciddi bir reform süreci başlatmalıdır. Günümüz dünyasının dinamiklerini anlayan, Kur’an’ı çağın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yorumlayan ve anlatabilen imamlar yetiştirilmelidir. İmamların sadece dini bilgileri aktaran kişiler değil, aynı zamanda toplumun manevi rehberleri oldukları bilinciyle hareket etmeleri sağlanmalıdır.
Camiler, gençlere hitap edecek programlar ve sosyal etkinliklerle yeniden canlandırılabilir. Kitap okuma etkinlikleri, ilmî sohbetler, gençlik kampları ve benzeri faaliyetler düzenlenerek, camilerin toplumun her kesimine hitap etmesi sağlanmalıdır. İmamlar ise bu etkinliklerin öncüsü olmalı; sadece ibadet lideri değil, aynı zamanda toplumsal sorunların çözümünde rol alan bireyler hâline gelmelidir.
Sonuç: Manevi Uyanış İçin Yeniden Yapılanma Şart
Eğer bu yanlış gidişata dur denilmezse, camiler birer “ibadet anıtı” olmaktan öteye geçemez. İmamların manevi rehberlik rolünü hakkıyla yerine getirememesi, gelecekte toplumun dini hassasiyetlerinin tamamen kaybolmasına yol açabilir. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı, imamların eğitiminden cami politikalarına kadar her alanda köklü bir reform yapmalıdır. Bu reformun odağında ise gençlere ulaşan, onların sorunlarına çözüm üreten ve İslam’ın evrensel mesajını doğru bir şekilde aktaran bir din hizmeti anlayışı olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, camiler sadece ibadet edilen yerler değil; aynı zamanda maneviyatın yeniden inşa edildiği, toplumsal barış ve dayanışmanın temellerinin atıldığı kutsal mekânlardır.