Kenan GÜL


Hz. Peygamber’in Dilinden Ticaret Ahlakı

Bugün ticaretle meşgul olan herkes, bu altın prensipleri hayata geçirerek hem kendi işlerini bereketlendirebilir hem de toplumun huzuruna katkı sağlayabilir.


Hz. Muhammed’in (s.a.v.) rehberliği, sadece İslam toplumuna değil, bütün insanlığa yönelik hikmetli bir eğitim ve ahlak anlayışını içermektedir. Bu öğretiler, saadet asrında olduğu gibi, bugün de ticari hayattan toplumsal ilişkilere kadar hayatın her alanında yol göstericidir. İnsanlara bir ütopya değil, hayatın gerçeklerinden yola çıkarak uygulanabilir prensipler sunan Peygamberimiz, bireysel huzurun ve toplumsal düzenin temelini oluşturacak esaslar ortaya koymuştur.

Ticaret ahlakına dair Hz. Peygamber’in sözleri, asırlar boyunca dürüst ve güvenilir bir ticaret anlayışını inşa etmiştir. Bunlardan biri, Mekkeli muhacirlerden ve tüccarlardan Kays bin Ebü Gareze el-Gıfarî’nin (r.a.) hatırasıdır. Kays (r.a.), ticaretle meşgul oldukları dönemde kendilerine “simsar” denildiğini anlatırken, Hz. Peygamber’in kendilerine daha güzel bir sıfatla hitap ederek şöyle buyurduğunu nakleder:
“Ey tacirler topluluğu! Ticarette (genellikle) yalan ve yemin karışır, siz de ona sadakayı karıştırınız.”

Bu sözler, ticaret ahlakının temel prensiplerini ortaya koyar. Hz. Peygamber, ticaretin doğasında var olan risk ve yanlışlara dikkat çekerek, bunları telafi etmenin yolunu sadaka anlayışıyla genişletmiştir. Sadaka kavramı, yalnızca bir fakire verilen maddi yardım değil; müşteriye güler yüzle davranmaktan, ölçüp tartarken dürüst olmaya, iade taleplerini hoşnutlukla kabul etmeye kadar her türlü iyilik ve kolaylığı kapsar. Zira Peygamberimiz, “Her iyilik sadakadır” diyerek bu anlayışı evrenselleştirmiştir.

Ticarete Bereket Katmak

Ticarette bereket kavramı da Hz. Peygamber’in sıkça vurguladığı bir başka konudur. Bereket, yalnızca maddi kazanç değil, yapılan işin huzur, güven ve hayır getirmesi anlamına gelir. Rasulullah (s.a.v.), alıcı ve satıcı arasındaki ilişkinin dürüstlükle yürütülmesi gerektiğini şu şekilde ifade eder:
“Alıcı ve satıcı, birbirinden ayrılıncaya dek muhayyerdir. Ancak yalan söylerler ve gerçeği gizlerlerse bereket yok olur.”

Bu hadis, ticaretin sadece ekonomik bir faaliyet olmadığını, aynı zamanda ahlaki bir sınav olduğunu ortaya koyar. Doğruyu söylemek, güven vermek ve karşılıklı memnuniyeti sağlamak, ticaretin bereketli olmasının anahtarıdır. Aynı şekilde Hz. Peygamber, ticaretin huzurlu bir şekilde tamamlanabilmesi için şu altın prensibi dile getirmiştir:
“Alışveriş yapan her iki taraf, akitten memnun kalmadıkça ayrılmasınlar.”

Bu ilke, tarafların gönül rahatlığıyla iş yapmalarını teşvik eder. Çünkü gönül, Allah’ın nazargâhıdır ve dünyevi işlerde huzursuzlukla meşgul olmamalıdır.

Dürüstlük ve Güvenilirlik

Hz. Peygamber’in ticaret ahlakına dair en çarpıcı tavsiyelerinden biri de alışverişin ardından iade taleplerine dair söylediği şu sözdür:
“Kim bir Müslümanın alışverişi bozma talebini kabul ederse, Allah onu muhtaç duruma düşürmez.”

Bu, sadece bir ticaret tavsiyesi değil, aynı zamanda toplumsal huzurun inşası için bir düsturdur. İnsanlar arasında güveni artıran, ilişkileri sağlamlaştıran bir yaklaşımdır.

Sadaka ve Ahlaki Derinlik

Sadaka kavramı, ticaret ahlakının temel taşıdır. Ancak bu sadaka, sadece maldan bir miktar vermekle sınırlı değildir. Müşteri memnuniyeti sağlamak, iş ortaklarına kolaylık göstermek, yalan ve aldatmadan uzak durmak da sadakanın kapsamına girer. Bu şekilde ticaret, bereket ve dua kazandıran bir faaliyet haline gelir.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ticaret ahlakına dair prensipleri, yalnızca geçmiş toplumlar için değil, bugünün ticaret hayatı için de geçerliliğini korumaktadır. İnsan psikolojisini, toplumsal ihtiyaçları ve ahlaki değerleri esas alan bu prensipler, ticari hayatı huzurlu ve bereketli kılmanın yolunu göstermektedir. Eğer bu prensipler hayata geçirilirse, ticaretin kazancı sadece maddi kazançla sınırlı kalmayacak; toplumda güven, huzur ve ahlak bilinci de köklü bir şekilde yerleşecektir.

Bugün ticaretle meşgul olan herkes, bu altın prensipleri hayata geçirerek hem kendi işlerini bereketlendirebilir hem de toplumun huzuruna katkı sağlayabilir.