Rabia GENÇAY BEZİR


Hayat Denen Muamma

Hayat Denen Muamma


Hayatı bilirim ben! insanın omuzlarına düşen ağırlıktan, yüreğine dolan acıdan bilirim..

Hayatı bilirim ben! Öyle müsamahakâr değildir insana hayat.
Yol vermez sarp geçitler gibidir..
Çoğu vakitler önüne katıp sürükleyen hortum misalidir.. Dimdik, inançla durmasını bilmeyen kişi için...

Hayatı bilirim ben! Merhametten yoksun, gaddar, gözünün yaşına dâhi bakmaktan ırak. Seni emandan mahrum savunmasızlığınla, acziyetinle baş başa bırakan hayatı...

Bütün bir ömrünü adamış olsan dâhi “bana mısın?” demeyen bir hayat!..
Nankörlüğü gün ışığı gibi apaçıktır hayatın!..
Şakağından vurmak gerek belki de...
Ne var ki “sünetullah gereği, çekilmesi kaçınılmaz bir bedel” diye düşünür vazgeçersin.
Asıl ebedi hayatı kazanma adına katlanma, gerçek ve ölümsüz mutluluğa erişebilme adına bedel ödeme!..
Bizleri yaratanın selamını duyma adına boyun eğme!..


Velhasıl eğer ki bu hayat han ise, bizler de bu handa hancıysak, zorunluyuz menzile ulaşmak için acı çekmeye ve katlanmaya...
İşte o vakit acılar şerbet misali tat ve lezzet verir bizlere..

'Buyur kulum'! Gir cennetime lafzını duyma pahasına varsa binlerce canı tek tek vermeye hazır ve razı olmaktır kanaatimce...

Bu duygu ve düşünce ile yola çıkıp, yazarını bilmediğim şu dörtlüğün; sonucu güzel olacaksa, göğüslemeye değer dediğim bu hayatı ne kadar elzem bir şekilde özetlediğini bir kez daha görüyorum.

'Aşina bir çehre yok sanki etraf bomboş.
Yollar eğri büğrü yokuşlardan da yokuş,
Çile, ızdırap, sevgi, hasret ve vuslat...
Her şeye rağmen bu yol ne gariptir, ne hoş!...'


“Sözün bittiği yer” diyorum ve herkese imrenilesi, pişmanlık içermeyen bir yaşam dileğiyle...

Vesselam...