Rabia GENÇAY BEZİR


Ey İnsanoğlu Balığın Karnından Çıkma Vakti Gelmedi mi?

Ey İnsanoğlu Balığın Karnından Çıkma Vakti Gelmedi mi?


EY NEFSİNE ZULMEDEN İNSAN!
BALIĞIN KARNINDAN ÇIKMA VAKTİ GELMEDİ Mİ?

Bir tren yolculuğu misalidir hayat! Başının ve sonunun uzunluğu itibariyle Hz. Adem’den günümüze dek süre gelen sonucu muamma olan bir yolculuk!...

Bilirsiniz dizi dizi vagonlara sahiptirler trenler, menzile ulaşmak için ardı sıra gidilmek için!...

İyi ile kötüyü, hayır ile şerri, ya da daha bariz anlatımla hak ile batılı aynı anda, aynı seyirde yol aldırtan ve aynı yere taşıyan bir tren!...

Halk arasında şarkı konusu dahi edilmiş, sevgiliye vuslatı geciktirme sebebi olarak görülmüş ve bu sebeple kendisine 'kara' yakıştırması yapılmıştır ki buda hepimizce malumdur..

Peki, buradan yola çıkarak 'kara tren' diyebilir miyiz bu hayat yolculuğuna?
Evet öyle sanıyorum ki söylememizde bir sakınca yok..

Zaman zaman farklı duraklarda dursa da, iyiyi ve yahut kötüyü bıraksa da istenilen yerlerde,  bu tren hiç şüphe yoktur ki tüm ihtişam ve hızıyla yol almaya devam etmektedir.

Her vagonunda hak ile batılı, anladığımız başka bir yönüyle iyiyi ve kötüyü aynı şekilde barındıran demiştik ya hani. Birlikte aynı havayı soluyup nitekim ona müdahalesi olmayan bir birliktelik, O'nu değiştiremediği uyarma niteliği taşıyamayan 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' mantalitesini kendisiyle özdeşleştirmiş 'İYİ' olma durumu!...

Ancak hepimiz de gördük ki tek başına iyi olmak yeterli gelmiyormuş. Biliriz ki günün birinde o yılanların gelip bizleri zehriyle boğma anı an meselesidir. Ki bunu şu an içinde bulunduğumuz hal ile çok bariz görmekteyiz..

Hz. Yunusun hayatı bizler için en güzel örnek teşkil etmektedir!
'Muhakkak ki Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.!' (saffat/139)

'O'nu yüz bin kişiye peygamber olarak gönderdik' (saffat/143)

Yunus (A.S.), Ninova halkına gönderildiğinde, onlar put ve heykellere tapmaktaydılar ve çok zalim bir topluluktular!.. Onları imana davet ettiği vakit iki kişi dışında kimse Yunus’a (A.S)  iman etmemişti, çağrısına kulak asmamışlardı..

Yunus’a (A.S.) “aramızda bu kadar kâhin, bilgin ve âlim varken sen tek başına ortaya çıkıyor ve atalarımızın yanlış olduğunu bizlere bildiriyorsun? Sen hiç şüphesiz ki kimsenin alışkın olmadığı bu hükümlerle bizleri yolumuzdan döndüremezsin” deyip kendisine türlü eziyetlerle işkence ettiler...

Yunus(A.S.) Allah'ın kendi kavmine tanımış olduğu40 günlük mühlete sabredemeyip 37. günde halkını terk etmişti!..
Bunun neticesinde 'Allah Yunus’u (A.S.) bir balığın karnında günlerce bekleterek hatasının sonucunu yaşatmakla birlikte 'farkına varma, kafasına, dank etme' halleriyle istiğfar etmesini sağlamıştır!..

'Eğer Allah'ı tespih edenlerden olmasaydı herkesin diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.' (saffat/47)

Balığın karnındayken ağlayarak şöyle dua etmişti Yunus(A.S.)  'La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin' senden başka ilah yoktur, sen eşi ve benzeri olmayansın, noksansızsın, kuşkusuz ben kendime zulmettim ve yazık edenlerden oldum!'...

Evet, Yunus peygamber bu yakarış ve istiğfarla kurtuluşa erip balığın karnından çıkmış oldu...

Sorarım evvela kendi nefsime sonra sizlere; Peki ya biz?

Evet zulmettik biz kendimize ve nefsimize!..
Evet zulmettik biz iyiliğe ve onun getirilerine!..
Evet zulmettik biz hayata ve insanlığa!..
Evet zulmettik biz hayatın amacına ve gönderiliş gayesine!...

'And olsun ki insanların birçoğu hüsrandadır” şiarınca kendimizin de hüsranda olduğunu unuttuk ve' emri bil maruf nehyi anil münker' görevini bilemedik yada kulak ardı ettik!...

'İman edenler ve birbirilerine hakkı, sabrı tavsiye edenler müstesna' derken bizler ne sabrı nede hakkı irşad edenler olduk!...
Geldiğimiz nokta ne yazık ki 'kurunun yanında yaş da yanar” hali oldu...


Evet peygamberler kendi kavimlerini ilahi musibetlerle uyardığı gibi, Allah da birçok sarsıntı ve afetlerle bizleri uyarmakta!...

Gördük; Avusturalya’da olan yangın ve felaketi!
Gördük; Çin’den başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alıp, yakıp kavuran adeta insanlığa diz çöktürten Korona virüsünü!...
Gördük; Çekirge sürüsünü ve bunun beraberindeki oluşan korku ve kaygıyı!...

Sizce görmedik mi? Gaflet ve isyan denizine gark olmuş, şirk bataklığında yok olmuş bugünkü topluluklara bir uyarı niteliği taşıdığını?!..

İsrail oğullarına gelen yedi bela gibi şu anki insanlığa da musallat olmuş bu musibetlere karşın hala gaflet uykularındayız!...

Ne istiğfar ne de bir yöneliş!...

Kavimlerin helak sebebi tüm çirkinlikler ve günahlar pik yapmışken, günümüz dünyasında 'düşünen' insan sayısı yok denecek kadar az yazık ki!...

Katliamlar, israf, fuhuş, eşcinsellik, ölçü ve tartıda hile, fırsatçılık, dahası tüm ufak çaptaki günahlar...

“Büyük kıyamet mi geliyor?” dedirtecek hal üzerindeyiz.
Yapılan onlarca açıklamalar, konuşan binlerce uzman nasıl bir haldir  ki, bir kez olsun neden acaba “Allah' demeyi, 'Allah' lafzını dile getirmeyi, zikretmeyi akıllarına getirmiyor? “Artık akletmez misiniz?' buyruğuna dikkatleri çektirtmiyorlar?
Bilelim ki 'Allahtan başka ilah yoktur ve Allah katında tek din İslam’dır.” Ki bunu bu covid 19' un vermiş olduğu zayiatla gördük hepimiz açık ve aleni olarak....

Elbette hastalığı, afeti, her ne var ise sebep-sonuç-belirti vs. gibi mevzular konuşulacak, tartışılacak. Elbetteki bunun neticesinde tedbirler alınıp bu çerçevede yol alınacak ancak ne var ki;
Ey insanlık!
Ey ben Müslümanım diyen 'er ' ve 'her' kişi!...
Artık şuna birde vahyin nazarıyla bakma zamanı gelmedi mi?
Tarih boyunca oluşan her bir olay, meydana gelen her bir kötü durum ve musibet, insanlığın isyan, günah ve firavunluklarıyla açıklanmamış mı?
Peygamberler bunun için gönderilmedi mi?

Rabbimiz bizleri düşünmeye, akletmeye ve istiğfara çağırmakta!..

'Göktekinin sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz?' (nahl/45)'

'Tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz'..

'Kendilerinden önce nice toplulukları helak ettiğimizi görmezler mi? size ummadığınız güç ve otoriteyi onlara vermiş, gökyüzünü bol yağmurla üzerlerine yollamış, nehirleri altlarından akar kılmıştık. Günahları sebebiyle onları yerle bir ettik ve onların yerine başka bir nesil inşa ettik.' (en'am/6)'

Evet kendimize yazık ettik!...
Yunus'u (A.S.) balığın karnında sınayan Allah, bizleri de evlerimize hapsederek sınamakta ve bizlerden istiğfar, pişmanlık, şükür beklemekte!...

Evet kendimize yazık ettik!...
Zira Allah hoyratça akıl almaz bir şekilde şükürsüzlük içinde kullandığımız onlarca nimetten mahrum bıraktı..
En önemlisi de kendi evinden 'Kabeden' huzurundan mahrum bıraktı...
Kanaatimce bundan elzem bundan kötü bir durum daha olamazdı...

Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik! Eğer ki bizi bağışlamaz bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!...
İnsanlığa seslenişimdir, balığın karnından çıkma vakti gelmedi mi???
Ramazan bunun için en büyük vesile ve fırsat!

Vesselam ....