Kenan GÜL

Tarih: 26.04.2025 09:09

Depremler ve İlahi İkaz

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, yalnızca yer kabuğundaki bir hareketlilik değil, aynı zamanda ilahi bir ikaz olarak da değerlendirilmelidir. Zira yeryüzünde meydana gelen her hadise, maddi sebeplerin ötesinde, manevî bir mesaj da taşır. Kur’an ve sünnet ışığında bu olaylara bakıldığında, sadece fay hatlarının değil, insanlığın kalbî ve ahlaki durumunun da bir yansımasıdır.

Toplumların Manevî Sarsıntısı

İstanbul gibi tarihi ve manevî sorumluluğu büyük bir şehirde yaşanan sarsıntı, sadece binaları değil, insanları da uyandırmalıdır. Zira Rabbimiz buyuruyor:

“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyâmetin sarsıntısı gerçekten büyük bir şeydir…” (Hac, 1-2)

 

Bu ayet, kıyametin dehşetiyle birlikte dünya üzerinde yaşanan ilahi ikazların da insanlık üzerindeki etkilerine işaret eder. Her sarsıntı bir mesajdır; gafletle değil, tefekkürle karşılanmalıdır.

Van ve Kahramanmaraş Depremleri Unutulmayan Uyarılar

Geçmişte yaşanan Van depremi ve 6 Şubat 2023’te Doğu ve Güneydoğu’daki 10 ili etkileyen büyük Kahramanmaraş depremleri de benzer bir uyarı mahiyetindeydi. O büyük acıların ardından yürekler dağlandı, şehirler yıkıldı, binlerce can yitip gitti. Ancak bu felaketler, yalnızca birer doğa olayı değil; aynı zamanda insanlara tevbe kapılarını aralayan ilahi ikazlardı.

“Allah bir kavme verdiği nimeti, onlar kendilerinde olanı değiştirmedikçe değiştirmez.” (Enfâl, 53)

 

İnsanlar, Rabbinden gelen ikazı anlayıp kendini düzeltmedikçe, o nimetlerin korunması da mümkün değildir.

Gazze ve Mazlum Coğrafyalar  Duyarsızlık da Bir Sarsıntıdır

Sadece fizikî depremler değil, vicdanların sarsılması da ilahi ikazlara sebeptir. Gazze’de aylardır yaşanan insanlık dışı zulüm, masumların üzerine yağan bombalar ve dünyanın, özellikle de Müslümanların bu acıya olan duyarsızlığı, sarsıntıların en büyüğüdür. Bir çocuk ağlarken sessiz kalan kalpler, Allah katında hesaba çekilecektir.

“Hayâsızlığın, çirkin şeylerin müminler arasında yayılmasını isteyenler için dünyada da ahirette de acıklı bir azap vardır.” (Nûr, 19)

 

Dünyanın her köşesinde ahlakın bozulduğu, iffetin küçümsendiği, mazlumun sahipsiz bırakıldığı bir ortamda Allah’ın gazabının tecelli etmesi kaçınılmaz olur. Lut kavmi ve Pompei halkı da haddi aşmaları sebebiyle, yerin altından gelen bir sarsıntı ile helak edilmişti. Tarih, sadece bilgi değil, ibrettir.

Sebepler ve Sonuçlar Arasında Tevbe ile Bir Yol

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:

“Zina çoğalırsa, zelzeleler artar.” (Taberânî)

 

Bu sahih hadis, toplumsal bozulmanın doğrudan tabiat olaylarına yansıdığını gösterir. İsyan, iffetsizlik, kul hakkı, faiz, gıybet, ahlaki çöküntü… Hepsi manevi dengenin bozulmasına sebep olur. Sonuç olarak, bu ahlaki zelzelelere maddi depremler eşlik eder.

Ancak bu sadece bir korku dili değil, aynı zamanda bir kurtuluş çağrısıdır. Çünkü Rabbimiz, azabından önce rahmetini gönderir. Uyarır, bekler, tövbeyi kabul eder. Şart ise içten bir dönüş, samimi bir istiğfardır.

Tedbir ile Tevekkül El Ele

Elbette ki önlem alınmalı, zemin etüdü yapılmalı, sağlam binalar inşa edilmeli. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:

“Deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et.” (Tirmizî)

 

Ancak sadece maddi tedbirler yetmez. Ahlak, edep, ibadet, helal kazanç, kul hakkına riayet… Bunlar da manevi tedbirlerdir. İstanbul’da, Van’da, Gazze’de ve dünyanın dört bir yanındaki sarsıntılar, ümmetin uyanışı için birer işarettir.

Son Söz  Kalplerin Sarsıntısı

Depremleri yalnızca jeoloji kitaplarından değil, Kur’an ve sünnet penceresinden de okumalıyız. Her zelzele, yeryüzünün değil belki de kalplerimizin kırıklığını haykırıyor. Dualarımızla, sadakalarımızla, tevbe ve gözyaşlarımızla Rabbimize yönelelim.

Unutmayalım, gafletle geçiştirilen her uyarı, daha büyüğünü getirir. İstanbul’un, Gazze’nin, Maraş’ın sarsıntısı; kalplerimizi uyandırsın. Zira Allah sabırlıdır ama adildir.

“Eğer siz şükrederseniz ve iman ederseniz, Allah size neden azap etsin ki?” (Nisâ, 147)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —