Ülke ve toplum olarak son zamanlarda yaşadığımız politik ve ekonomik sıkıntıların neticesinde, yaşadığım kentin insanında görmediğim bir tutumun varlığından ve duyduğum üzüntünün yansımasıdır bu yazdıklarım.
Dünyada güçlü ülke ve ekonomilerin de zaman zaman yaşadığı ve neticede atlattığı ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu olası ve kalıcı olmayan durumun insanlara nasıl sirayet ettiği çok önemlidir. Her şartta ve durumda güçlü olmak dirayetli olmak ve adaletli olmak gereklerimizdendir.
Kendimizi düşündüğümüz gibi insan ve daha doğrusu bütün canlıları düşünmek zorundayız. Ülke ekonomi dengeleri ile alakası olmayan, döviz kur hareketliliklerini bahane ederek, birlikte yaşadığı toplumun değerleriyle örtüşmeyen ve sadece kendi cukkasını doldurmaya çalışan bir tayfanın türediğini ne yazık ki görmüş bulunuyoruz. Kendilerine düştükleri durumu bir kaç başlık altında izah etmek isterim.
Yapma sebebiniz;
* Daha fazla finans sağlamak,
* fazlasından bir kaç gayrimenkul,
* çevrenizde aileniz dahil bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insana yardımcı olmak,
* Geçici hayali bir zenginliğe sahip olmak,
Yaptığınızın sonuçları;
* Bebesine bez ve mama alamayan anne,
* Çocuklarına üst baş defter kalem üniforma alamayan baba,
* Evine ekmek götürmeyecek anne baba abi abla kardeş,
Yaptıklarınızın sonuçlarını onlarca başlık daha çoğaltabilirim gerek görmüyorum.
Ekonomik sıkıntılardan pay çıkartarak rehavete kapılmak yerine, birlikte yaşadığınız insanlara bir nebze de olda nasıl yardımcı olacağınızı düşünmeniz, çok ve haksız kazanç sağlamanızdan çok daha önemli ve değerlidir. “Ekonomik rehavet gaflete gaflet ise felakete götürür.” Bulunduğumuz deryada bir zerreyiz, birlikte ise kocamanız, geçici sıkıntılar etki etmesin bütünlüğümüze, komşuluğumuza, dostluğumuza, akrabalığımıza ve nihayetinde insanlığımıza.
