Rabia GENÇAY BEZİR

Tarih: 05.11.2023 03:17

Benim Rengim Filistin

Facebook Twitter Linked-in

Savaşların insanların hayatlarını, toplumlarını ve ülkelerini yıkıcı olaylardan biri olarak tarih boyunca travma niteliği oluşturacak şekilde varlığını sürdüğünü biliriz...

Hayatın en karmaşık ve kalbin en derin yaralarından biridir savaş... izlerini asırları bulduğu bir yıkım!..
Savaşın etkileri sadece fiziksel dünyamızı değil, aynı zamanda duygusal evrenimizi de etkiler.

İnsanlık savaşın karanlığında birçok acı ve trajedi yaşarlar ve bu özellikle çocuklar üzerinde derin etkilere yol açar ki bunu son bir ayı aşkındır, Siyonist İsrail'in Filistin çocuklarına uyguladığı katliamda  ne acıdır ki şahit olmaktayız...

Çocukların, savaşın en masum kurbanları oluşu, onların barışın yerine şiddetin hüküm sürdüğü dünyada yaşam savaşı vermeleri ayrı bir acı katmakta yüreklere...

"Çocukları ürkütülmüş bir Dünya'nın denizi mavi olsa ne yazar, olmasa ne "...der şair.

Sözün bittiği yerdeyiz, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, dizlerin bağının çözüldüğü ve iki elimizin arasına başımızı alıp düşünmekten beyinlerimizin dumura uğradığı zamandayız!

Çaresiz, çözümsüz, yapılabilecek bir şeyin bilinmezliği içinde öylece şaşkın...

Dünya'nın gözleri önünde akıtılan oluk oluk masumiyet kokan kanının denizlerin rengini kırmızıya boyandığı şu günlerde; "Zalim kim, mazlum kime denir, saflarda nerde olduğumuzun ayırım noktasındayız...

Kimliklerin belirginleşme netlik kazanma anına gelmiş bulunmaktayız...

Söz konusu savaş, "Hak ile Batıl" üzerinden yapılınca, Batılın gaddarlığı, gözü dönmüşlüğü, içlerindeki kinin kusma şekli ayrı bir acıya dönüşmektedir mazlumun bedenleri üzerinde!...

Asıl meselenin karşılarına aldıkları zayıf çocuk ve kadınların bedenleri olmadığını, hakikatin perde arkasının "Hakk'a" açılmış savaş olduğunu idrak etmeyen akıl ve basiret yoktur sanırım...

Batıl korkaktır, pusu kurar, mertçe gücü oranında karşılaşmaz, gücüne eşit olanla değil, zayıfa odaklanır, ondan alır öcünü...

Güç eşitsizliği, gücü olanın zayıftan farklı olması, kararların güç sahipleri tarafından verilmesi, güçlünün "haksızca" ayrıcalıklara sahip olması, toplumda var olan eşitsizliğin taraflar tarafından kabul ediliyor olması bugün Siyonist İsrail'in haklılığını gösterir netice değildir...

Orantısız gücün etkileri somuttur,kazanımının görünümü de onlarda olduğu sanılır ancak ne var ki ,bu asla Dünya'ya gerçek gücün sahibini unutturmaz!!!

Hakk , davasını savunma uğruna, zafere ulaşma, batıla galip gelme durumunda bile olsa, kendisinden zayıf olana , çaresize dokunmaz!
dokunulmazlığı vardır "kadının, çocuğun ve yaşlının"...

Ganimet olarak tutulan rehinlerin dahi zulme maruz bırakılmayan bir davanın  sahibidir "Hak davası".

Rabbin öğretisi, emri ve merhametin tecellisi...

Netice itibariyle bugün renginizin, saflarınızın belirlenme günüdür!...
Zalimin karşında sessiz kalanın "dilsiz şeytan "olduğunu bilmenin bilinciyle...

Turgut Uyar'ın bir cümlesini aktarmak isterim;
"yapmacıksız bir yaşamı özlüyorum,
Kurtuluşumuz şiirden filan gelmeyecek,
Yaşamımızdan gelecek ,gelecekse...

Zira insanlığın kurtuluşu, mazlumların selahiyete ulaşması "hakkın batıla "galip gelmesinin tek odak noktası; yaşam şeklimiz, hayattaki duruşumuz, ne kadar net ve berrak olduğumuz, olacağımızla ilintili olacaktır!...

Benim rengim "beyaz", benim rengim  "mazlum",  benim rengim "Filistin"!...
Karanlık seçimim , karanlık yönüm olmaz olamaz...
Peki ya sizlerin rengi NEDİR?!!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —