Sonuna noktasını bırakamayacağım bir şiir bu,
Öyle ki yazsın analar. kadınlar, gelinler, çocuklar.
Yeter ki susmasınlar, tutsunlar hayatı bir ucundan,
Konuşsunlar, haykırsınlar korkmadan, çekinmeden.
Azizim; yine yolumuz kesişti bu mısralarda,
Öyle kaptırmışız ki kendimizi bu zamansız zamanlara,
Unutur olduk kağıdın kokusunu, kalemin karasını.
Şimdi bakıp gözlerime ‘’hayrola’’ deme,
Hayır mayır yok bu alemde.
Kalleşlik, hasetlik övünç olmuş millete.
Kırk şahit lazım şu sözlere şiir demeye.
Lakin ben yine de yazacağım defterimin en derinine,
Anlatacağım KADINI sana, anlatamayacağım kadar.
Bir nefesti ‘’ KADIN’’
Soludukça bitmeyen, soluklandıkça hayat veren.
Doğurandı kadın, acıyı, kederi, neşeyi, sevinci…
Seni ve beni doğurdu kadın.
Hayattı, suydu, topraktı, doğdukça doğurandı..
Güneş doğuşundan utandı.
Ne çok şeydi ‘’ KADIN ‘’
Aşkı bağrında taşıdı,
Şefkati yüreğinde,
Hüznü gözlerinde.
Gülüşü umut veren ,
Bedeni intihar saklayandı kadın..
Miskin, amberin yatağıydı saçları,
Kirpik uçlarından dökülürdü sevdası.
Varoldu kadın, koyuldu yollara,
Yürüyecek yollar bulamadı.
Batırdılar aşkın dikenini kalbine,
Sardılar bedenini kementlerle,
Vurdular ensesinin taa köküne köküne.
Kır dizini otur,
Eteğin eksik, hatta mini dediler.
Ateşten çemberlerden geçirdiler,
Çivili fıçılara attılar,
Ruhunu çarmıhlara gerdiler.
Ayıp dediler, günah dediler,
Elalem deyip deyip beynine üşüştüler.
Çelme taktılar, kanattılar o narin dizlerini.
En kötüsü de neydi biliyormusun Azizim,
Hıçkıra hıçkıra ağlattılar..
O ağladıkça döndüler sırtlarını o sırtlanlar,
Zafer kahkahaları attılar.
Yolum yolum yoldular saçlarını,
Sürüdüler doğurduğu toprakta kadını.
Azizim, sonra ne mi oldu?
Üçüncü sayfalarda öldürdüler kadını,
Kadının adını, kokusunu endamını…
O sırtlanlar var ya o sırtlanlar,
En büyük acıyı ölüm sandılar,
Oysa tüm ölümleri ağlattılar.
Öldün mü KADIN ?
Öldün mü KADIN !!!
Uyan, uyan artık kadın…
Bekleme bir öpücüğü, uyanmak için,
Bekleme saçlarına tutunup tırmanan adamları.
Çık kalelerinden, kulelerinden,
Koyuver kendini rüzgarın koynuna.
Bırak salınsın eteklerin, çalsın zillerin,
Doldursun havayı kahkahaların,
Kendin sar dizlerini, silkele elbiseni.
Vur topuğunu doğurduğun toprağa,
Vur ki duyulsun umudun ayak sesleri.
Benim anam, benim bacım, kızım ,kısrağım,
Ey gülüşü hayatı vadeden kadın gibi kadınım.
Ey babam, kardaşım, oğlum, aslanım,
Adam gibi adamım.
Tutun birbirinizin ellerinden, yüreğinden,
Verin sırt sırta, omuz omuza.
Şimdi bir olma vaktidir,
Bir ölüp bin doğma vaktidir,
Kadının, kadına köstek değil destek olma vaktidir,
Güllerin efendisine ahde vefa vaktidir.
Ey gözlerine mil çekilmişler,
Ey dudakları mühürlenmişler,
Siz nerden bileceksiniz beni, benim savaşımı.
Bu bir direnişin, var olma çabasının hikayesidir.
Adım yok, yerim yok, yurdum yok,
Azizim sorarlarsa kimim diye;
Söyle onlara ‘’ BEN KADIN ‘’ …
KADINCIK