İrfan GÜLAÇAR


Anne Demek

Anne Demek


Bilmek başka, hissetmek başkadır. Hayatımızı bildiklerimiz değil, hissettiklerimiz yönetir daha çok. His dünyamızın en değerli varlıkları da annelerimizdir. “Anne!” sözünü duyunca, aklımızdan çok kalbimiz çalışır. Öyle ki, “Bana dünyayı tek kelime ile anlat” deseler, kesinlikle “Anne” derim.
Anne 'toprak' demektir. Bizi dokuz ay karnında taşıyıp hayata armağan eden anneler toprak gibidir. Toprak gibi karnında yaşatır, toprak gibi doğurur, toprak gibi koynunda büyütür… Minerallerini, suyunu, kokusunu bize verir. Onun sayesinde köklerimiz derine, dallarımız yükseğe gider.

Anne kişisel tarihimiz demektir. Doğduğumuz andan itibaren bütün yaşamımıza şahitlik yapar anneler. Bebeklik, çocukluk, ergenlik ve gençlik öykümüzün en önemli karakteridir onlar. Kimi zaman kahkahaların, kimi zaman kızgınlıkların, kimi zaman da gözyaşının içinde hep o vardır.
Anne demek kocaman bir yürek demektir. Anne-evlat ilişkisi akılların değil, yüreklerin buluşma yeridir. Anne yüreği bir başka çalışır. Göründüğünden daha büyüktür. Yüreğinin her hücresinde evladı saklıdır. Öyle ki, biz o yüreği incitsek de sever; hoyratça davransak da sever; hatırını sormasak da sever…

Severken keşkeleri yoktur anne yüreğinin.

Anne demek teslim olmak demektir. İlk olarak ona güveniriz, ona bağlanırız. Onu gördüğümüz andan itibaren karnımızın doyacağını, altımızın temizleneceğini, bir yerimiz ağrısa hemen ilgilenileceğini hissederiz. Hayata ve insanlara karşı duyduğumuz güvenin perde arkasında annemiz vardır. Başkalarına duyduğumuz güven aslında annemize duyduğumuz güvendir. Kopyalayıp çoğalttığımız güven duygusuyla başkalarını hayatımıza sokarız.

Biz evlatlara birkaç hatırlatma…
- Annemizin ömrünü uzatmak istiyorsak, yüzümüze ve gözbebeklerimize kalbimizden geçen sevgi ve gülümsemeyi konduralım ve onlarla öyle konuşalım. Dokunalım sarılalım öpelim… Bunu her fırsatta yapalım