Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi Kerem Yıldırım, Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde tecavüz edildikten sonra başına taşla vurularak öldürülen Suriyeli hamile kadın ve 10 aylık bebeği ile ilgili yaptığı açıklamada “Vahşetin etnik kimliği, meşru mazereti olamaz” dedi.
Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi Kerem Yıldırım ve bağlı sendika başkanları düzenledikleri basın toplantısı ile Sakarya’da yaşanan vahşeti kınadılar. Yıldırım, Suriyeli muhacirlerin son bir kaç haftadır özellikle sanat ve siyaset camiası üzerinden sosyal medya aracılığıyla, birer suç makinesi olarak lanse edildiklerini belirterek “ Son olarak Ankara’da bir tecavüz söylentisi üzerine yüzlerce kişi sokağa çıkmış, hedef aldıkları mültecilere saldırmışlardı. Oysa oluşturulmaya çalışılan algının aksine 2014-2017 arasında Suriyelilerin karıştığı adli olayların Türkiye’de yaşanan adli olaylara oranı ise yüzde1.3 idi” dedi.
Yaşanılan her adli olayın mülteciler ile anılmasının zamanla nefret suçu kapsamında değerlendirilebilecek boyutlara ulaşabileceğini belirten Yıldırım açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu bağlamda yaşananların medya tarafından haberlere konu edilişlerin de etnik, siyasi, dini kimliklerin ön plana çıkarılmasını ve bu kimliklere kriminal anlamlar devşirilmesini gayrı ahlaki ve gayrı insani buluyoruz. Toplum içinde yaşanan olayların abartılarak ve manipüle edilerek dillendirilmesi toplumsal infial potansiyelini arttıracaktır. Bu haberlerle oluşturulmaya çalışılan toplumsal gerilim eşliğinde iki gün önce 9 aylık hamile olan Emani AI-Rahmun Sakarya’nın Kaynarca İlçesinde başına taşla vurularak 10 aylık küçük oğlu ise boğularak katledildi. Katil zanlıları maktulün kocası ile yaşadıkları husumetten dolayı bu suçu işlediklerini itiraf ettiler.Türkiye’de üç milyon 200 bin Suriyeli muhacir kardeşimizi ağırlamaktayız. Bu sayının yaklaşık 1 milyon 300 bin’i Suriyeli kadınlardan oluşmaktadır. Bu kardeşlerimiz, ülkemizde uluslararası desteğin dışında kendi imkanlarımız ile ağırlanmaktadır. Muhacir Kardeşlerimize Ensar Olmak inancımızın gereğidir. Biz o muhacir kardeşlerimize ve tüm mazlumlara kol kanat gerdiğimiz için beklide Rabbim bize 15 Temmuz’da rahmet verdi. Sınırı geçince toprağı öpen dede, tek odalı evinin duvarına bizim bayrağımızı asan aile, Suriye’de ağır yaralanan kızını parasız ameliyat ettirebilmiş baba, yaşlı anasına tutunmuş down sendromlu Suriyeli genç, yetimlerini bayramda baştan aşağı giydirdiğimiz ana, hepsi ellerini kaldırıp minnetle dua ediyor bizler için Allah’a”
Türkiye’ye dönük büyük göç dalgasının kontrollü olarak yönetilmesinde toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerektiğini de belirten Yıldırım, “Kamp dışında yaşayan ailelerin, vefa ve vicdan timsali olan kadınlarımız tarafından kucaklanması, toplumsal kabul görmelerine yardımcı olunması, kültürel kodlarımızda ve medeniyet tasavvurumuzda yer alan ensar-muhacir kardeşliğini ihya etmesi bütün bu sorunların üstesinden gelinmesine yapısal bir katkı sunacaktır. Böylece Türkiye’nin verdiği destek dışında neredeyse kimsesiz bırakılan Suriyeli kardeşlerimizle ilgili oluşturulmaya çalışılan "öteki/ mülteci” algısını yıkabiliriz” ifadelerine yer verdi.
Herkesin evlerinden zorla koparılmış bu insanları, mülteci olarak değil insanlık ailesinin fertleri olarak görmesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Başta kadın hakları mücadelesi yürüten kuruluşlar ve duyarlı sivil toplum kuruluşları sessizliğe gömülerek, yaşasaydı Cuma günü doğuma alınacak olan Emani Al-Rahmuni’yi mücadelelerinin dışına iterek, Emani’nin şahsında Suriyeli misafirlerimizin ‘öteki’ olmasına müsaade etmemelidir. Memur-Sen olarak Sakarya’da yaşanan menfur olayı, ‘Vahşetin etnik kimliği, meşru mazereti olamaz’ bilinci ile tel’in ediyor, faillerin en ağır ceza ile yargılanmasını talep ediyoruz. Bir zulümden kaçarken başka bir zulme kurban giden anne ve yavrularına Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyoruz. Bizler mazlum ve mahzun yüreklerin güvenli limanı olmaya devam edeceğiz”