Ömrünü evlatlarına adayan birçok büyüğümüz artık huzuru huzur evlerinde arıyor. Devletin yaşlılar ve yaşlılıkla ilgili kapsamlı ve kalıcı bir politikayı ivedilikle üretmesi gerekiyor. İslam’ın yaşlılara bakışı üzerine ülkemizde ciddi bir çalışma yapılmamış olması da en büyük eksikliklerin başında geliyor. Dünya Yaşlılık Konseyi Başkanı Dr. Kemal Aydın ile yaşlılara yönelik dünyadaki ve ülkemizde uygulanan politikaları ve temel sorunları konuştuk.
Türkiye’de yaşlılık oranı nedir? Elinizde böyle bir veri var mı?
- Yaşlılık o kadar hızlı değişiyor ki, belki de şu an en hızlı yaşlanan ülkeler arasındayız. 65 yaş üzeri yaşlı nüfusun toplum üzerindeki oranı 9,7. Yani 10’a yaklaşıyor. Bu bir ülkede 10 ise yaşlı ülke konumuna giriyor. Türkiye’de 2023 yılında artık yaşlı bir ülke olarak tanımlanacak.
65 yaş üstü oranı 10 sene önce 5 veya 6 idi. Çok hızlı bir yaşlanma oranı. Mesela Avrupa’da buna 40 yılda ulaşmışlardı. Ama biz kısa sürede hızla yaşlı nüfusa doğru gidiyoruz. Nüfusumuz hızla yaşlanıyor.
Bunun başlıca sebepleri neler?
- Evlenme oranının azalması, boşanmaların artması, gençlerin çocuk sahip olmak istememeleri bunun başlıca sebepleri.
Hep genç bir ülke olarak gördük. Doğum oranındaki azalma da o kadar artmış ki normalde 2,2. En azından dengeliyordu çocuk ve yaşlı nüfus oranını. Şu anda doğum oranı 1.7’ye düşmüş.
Çocuk doğum hızı en hızlı düşen 3. ülke türkiye
Çocuk doğum oranları azaldı mı?
- Fransa ve Romanya’dan sonra Türkiye en hızlı çocuk doğum oranı azalan ülke. Çocuk doğum oranı azaldı ve azalmaya da devam ediyor. Biz çocuk doğum sayımızla, genç nüfusumuzla övünürken artık yaşlanan nüfustan bahsetmeye başlayacağız.
Sürekli pozitif yaşlanma kavramını kullanıyorsunuz? ‘Pozitif yaşlanma’ kavramı tam olarak nedir?
- Yaşlanmayı birkaç türde tarif edebiliriz. Kronolojik yaşlanma dediğimiz zaman doğumdan itibaren bir yaşlanma süreci. Biyolojik yaşlanma ise kişiden kişiye göre değişebiliyor. 90 yaşında bir kişi 60 yaşında, genç ve dinamik göründüğü halde 30 yaşındaki bir kişi ise 50-60 yaşında gibi olabiliyor. Bunda, beslenme, hava-su, güneş, yediği gıdalar, bulunduğu ortam, coğrafya o kadar etkili ki bu durumları biyolojik/kültürel/sosyal/üretken/verimli yaşlanma gibi kavramlarla adlandırıyoruz.
Pozitif yaşlanma aslında yaşlılığı kabul ederek başlayan, bedensel-ruhsal-sosyal olarak bir bütünlük içerisinde; yaşlılığı, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve emeklilik gibi süreçlerin devamı olarak görülmesiyle devam eden bir süreç. Hayattan korkmayarak, üretkenliği devam ettirerek beden, ruh, zihin döngüsünde olgun ve dengeli bir şekilde yaşlanan kişiler pozitif yaşlanmış oluyor.
Eyüp El Ensari, Hala Sultan, Halil İnalcık, Fuat Sezgin...
Pozitif yaşlanma kavramına örnek verebilir misiniz?
- Burada iki örnek verelim. Pozitif yaşlanan iki insan: Halil İnalcık Hoca 97 yaşında iken “Ya Rabbi bana 3 sene daha ömür tanırsanız kitaplarım var onları tamamlarım” demişti. Ben emekli oldum diye kenara çekilmedi. Fuat Sezgin Hoca da yine öyle. Böyle pozitif yaşlanan örnek insanlar var. Yaşlılığı kabul etmiş mücadele etmesini de bilebilmiş. Yaşlılığa karşı yenilmemiş. Mesela Prof. Dr. İhsan Doğramacı, 1995 Dünya Halk Sağlığı Kongresi vardı. 95 yaşında halk sağlığı kongresinin açılış konuşmasını yapmıştı. 100 yaşında devam etti. Böyle kültürümüzde ve dinimizde güzel örnekler var.
Eyüp Sultan hazretleri en güzel örnek değil mi?
- Evet, Eyüp El-Ensari de pozitif yaşlanmaya güzel bir örnek. 80 küsur yaşında Medine’den İstanbul’a geliyor. Hala Sultan var. 105 yaşında Kıbrıs’a geliyor. İdealleri ve hedefi var.
Yaşlanmaktan korkuyoruz
Hedefi ve ideali varsa bir insanın yaşlılığı da pozitif geçiyor değil mi?
- Pozitif yaşlanmada muhakkak bir hedef olmalı. Hedefimiz var ise zaten pozitif yaşlanmış oluyorsunuz. Birçok ülkede özellikle ABD’de pozitif yaşlanma konferansları olur yıllık. Bunun diğer adı da dengeli yaşlanmadır. Çok önemli bir iş kadını ile bir toplantıda karşılaştık. Dünya yaşlanma konseyinin kurulma anları falan. “Aman yaşlılık benden uzak dursun” dedi. Bir korku varsa bu pozitif yaşlanmaya dönüşemez. Aslında toplumda da bir korku var. Bu yüzden kimse yaşlılık, yaşlanma, yaşlı demek istemiyor.
Hayvanlarla ilgili 1000'e yakın dernek varken yaşlılarla ilgili 2-3 tane ancak var
Yaşlılarla ilgili çalışma yapan dernekler var mı?
- Bu alanda çalışma yapan çok az dernek var. Kıyaslama olmaz ama hayvan haklarıyla ilgili belki 1000’e yakın grup, dernek, federasyon, hayvanları koruma platformları varken yaşlılık, yaşlanma, aktif/pozitif yaşlanma, yaşlı hakları, yaşlı hukuku, üretken yaşlılık, sağlıklı yaşlanma gibi alanlarda ülkemizde 2-3 tane dernek var. Yıllarca önce 2006 yılında zannediyorum Kastamonu üniversitesinde, Kastamonu Valiliği, belediye, sivil toplumlarla beraber büyük bir toplantı yapmıştık. Karadeniz Yaşlılık Kurultayı. Hollanda’dan bir misafirimiz gelmişti. Hollanda’da milletvekili idi. Eşi ve kendisi de savcıydı.
Bizim de Hollanda’da ki çalışmalarımızda danışma kurulumuzdaydı. Toplantı öncesi ‘Kemalciğim Kastamonu’daki yaşlılar derneği, emekliler birliği, aktif yaşlanma derneği, yaşlılık konseyi, yaşlılar partisi, yaşlılar konfederasyonu temsilcisi ile bir toplantı yapmak istiyorum. Bu başkanlar ile beni görüştürür müsün’ dedi.
Dedim ki ‘Burada bu bahsettiklerinizden yok. Sadece bir emekliler derneği var.’ Şaşırdı ve ‘Bu dernekler ve onların temsil gücü yoksa biz o zaman yaşlılığı konuşmayalım.’ Böyle dernekler, kurumlar olacak ki demokrasi ve kalkınma sağlansın.
Yaşlılarımız artık evin baş köşesinde değil
Hollanda bu konuda bizden daha mı ileride?
- Hollanda’da yaşlılar sendikası var. Yaşlılar birliği var. 15-16 milyon nüfusluk bir ülkede 1-2 milyon üyesi olan sendikalarda Katolik, Protestan ve hümanistler toplanır yaşlılar konusunda kararları onlar verir. Politika yapıcıları onlar etkilerler. Kastamonu’da yaşlılarla ilgili çalışma yapan kurum olmadığını anlatınca Hollandalı arkadaş ‘Türkiye demokrasiyle yönetilen bir ülke değil mi? Neden böyle kurumlar yok’ dedi. Zamanla oturacağını söyledik. O zaman 2006 idi. Bugün de hâlâ yaşlılarla ilgili çok fazla dernek ve vakıftan bahsedemiyoruz.
İhtiyaç hissedilmediğinden mi kurulmamış?
- Bu zamana kadar böyle dernek ve vakıfların kurulmaması de belki de böyle bir ihtiyacın oluşmamasından kaynaklanıyor. Bundan sonra var ama. Çünkü artık yaşlılarımız evimizin başköşesinde değil.
Dünyada yaşlılara yönelik çalışmalar daha mı ileride?
- Dünyada yaşlılara yönelik bakanlık düzeyinde -Avusturya’da, Kanada’da, Amerika’da- kurumlar var ve yaşlılarla ilgili sorunları gündeme getirmek için varlar. Hollanda’da aynı şekilde. 150 sandalyeli bir parlamento da muhakkak 5 sandalye bu 50 yaş üstü grubundur. Biz de de 50 yaş üstü 25 milyonun üstünde kişi var. Bu grup doğru dürüst temsil edilmiyor. Aslında sağlıklı yaşlanma da herkes 50 yaşından sonra bir emeklilik planı yapmalı. Nerede emekli olacağım? Kiminle kalacağım? Arkadaş grubum nasıl olacak? Aktif bir yaşlanma için bunlar çok gerekli.
Devlet politikası nasıl olmalı?
- Bu konuda ciddi ve kapsamlı bir devlet politikası yok ama çok gerekli. İşyerlerinde, okullarda. Öyle hazırlıksız bir şekilde emekli oluyoruz ki. Hele ki birçoğu üst düzey kişiler, milletvekilleri, üst düzey askerler, valiler aktif bir hayatta iken bir anda boşluğa düşmüş gibi kalıyorlar.
Sabah kalktıklarında her şeyleri yapılıyorken, kapıda karşılanıyorlar, yiyeceklerine kadar her şeyleri planlanmış bir kişinin aniden emekliliğe hazırlığı olmadan, emekli olduğunu düşünün. Öyle bocalıyorlar ki, erkenden vefat edenler bile var.
Birçok ülkede emekliliğe hazırlık programı devlet programıdır. 50’den 55 yaşına kadar emeklilik için para biriktirme. Emeklilikle ilgili dayanışma.
Yaşlılığı aktif olarak değerlendirmeye beden sağlığı imkân tanıyor mu?
- Şu an insanoğlu 90-100 yaşına kadar yaşayabiliyor. Mahatir Muhammed, Malezya’da 95 yaşında başbakanlık yapan güzel bir örnek. Kendisiyle birkaç defa görüşme imkânımız oldu. Mesela biz bu örnekleri medyaya taşımalıyız.
İslam'ın yaşlılığa bakışı üzerine ciddi çalışma yok
Diyanete bu konuda hangi görevler düşüyor?
- İslam dininin yaşlılığa yaklaşımı konusunda çok ciddi bir çalışma yapılmamış. Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu konuda da çalışma yürütmek istiyoruz. Hele kadınlarımız 40-50 yaşında gelin alırsa ‘ben ARTIK kaynana oldum, benden iş bitti’ diyor. Onun yerine hayat devam ediyor. Gelin ile beraber ortaklığını sürdürse, kaynanalık psikolojisinden çıkıp hayatını yaşamaya devam etse çok daha mutlu yaşlanacak.
Yaşlılık psikolojisine girmek de etkiliyor insanı değil mi?
- Vücudu yaşlılık moduna koyduğun zaman hemen etkileniyor. Pozitif yaşlanma dediğimiz şey aslında vücudu yönetme sanatı. Siz hiçbir şeyde aşırıya kaçmadan hayatı dengeli bir şekilde yaşadığınız zaman, mutlu, üretken, aktif bir yaşlılık geçirebilirseniz. Ama korku varsa maalesef korku vücudu olumsuz etkiliyor.
En büyük korku; başıma bir şey gelse bana kim bakacak
Yaşlıların yaşadığı temel korku ve kaygılar nelerdir?
- Bana bir şey olsa kim bakacak. Ne olacak? Yatalak olsam bana kim bakacak? O korku herkeste var. Şimdi günümüzde büyük aile kalmadı. Akrabalar kalmadı. Herkes yalnızlaştı. O dev binalarda komşu komşuyu tanımıyor. Ki evvelden en önemli mesele komşuydu. Ben hastalandığımda beni kim hastaneye götürecek? Bu korkular insanın hep bilinçaltında var. Bunun için muhakkak derneklere üye olarak bir haberleşme kurulmalı. Bir yerde bir lirayla dahi aktif olmalısınız. Hemşeri derneklerine sahip çıkarsanız onlar da size sahip çıkar. Sosyal katılımı zayıf olan sosyal diyalogu zayıf olan insanlarda korku çok daha fazla çünkü arkadaşı olanlar bir şekilde muhakkak arayacak.
Kahvehaneler bile bu konuda yardımcı olabiliyor. Kahvehaneleri, bilimsel bir kütüphane olarak kullanabilsek oralar dayanışma yeri olabilir.
Yaşlılık sorununa biraz hazırlıksız yakalandık
Yaşlılık ve yalnızlık, korkutucu değil mi?
Artık yalnızlık diye bir gerçek var. Büyük aile çok kalmadı. Büyük şehirlerde yaşlıların ciddi sorunları var. Anadolu’da yine kırsal alanda herkes çalışıyor. Yaşlılığın rolü birden değişti. Aktif rolden pasif role döndü. Çünkü artık üretken değil. Çoluk çocuğuna komşusuna bağlı bir kişi haline geldi.
Her zaman genç bir nüfusa sahip ülke olarak yaşlılığa hazırlık mıydık?
Şimdi bütün bunlara biraz da hazırlıksız yakalandık. Bu konuda birçok ülkenin tecrübeleri oldu. İyi uygulamalar oldu. Avustralya’da yaşlanma ile ilgili bir bakanlık var. Sağlık ve yaşlanma bakanlığı. Burada kavramlar da önemli tabii. Yaşlılık anne karnından son döneme kadar oluşan bir süreç. Her gün yaşlanıyoruz. Bir yerden sonra vücut geriye doğru dönüyor. Yaşlanma konusunda birçok bilimdalı ortak çalışmalı. Sağlıklı bir ortam, sağlıklı bir yaşlanmayı da beraber getirir olacak. Komşular dahi burada çok önemli. Sosyal ortam yaşlılıkta çok daha önemli hale geliyor. Kaynak: Yeni Akit