Tarih: 21.09.2023 13:04

Van'daki tarihi camiler restore edilecek

Facebook Twitter Linked-in

Eski Van Şehri, Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında bir alanda yer alan Kızıl Camii ile Ulu Cami, yeniden restore edilerek, ibadete açılacak.

Van Kalesi'nin siluetini etkileyen önemli kalıntılardan biri olan Kızıl Camii ile Ulu Cami, yeniden yapısına uygun restore edilecek. Önümüzdeki günlerde başlayacak olan restorasyon çalışmalarının 2024 yılında tamamlanması bekleniyor.

KIZIL CAMİİ

Eski Van şehrinin doğusunda Tebriz Kapı Mahallesi'nde bulunmaktadır. Sinaniye Camii veya Tebriz Kapı Camii olarak da adlandırılmaktadır. Bugünkü caminin minaresi Selçuklu döneminden; cami kısmı ise Osmanlı Devrinden kalmadır. Üzerinde kitabe bulunmadığından hangi tarihte yapıldığı belli değildir. Eski Van kentinden günümüze ulaşabilmiş iki tuğla minareden biri Ulu Caminin, diğeri de, Topçuoğlu Camii, Sinaneddin Camii, Yesir Camii veya Tebriz Kapısı Camii adlarıyla anılan Kızıl Caminin minaresidir. Kısmen ayakta olan tuğla minarenin ait olduğu ilk cami bugün mevcut değildir. Mevcut duvarlar, eski yapının yerine inşa edilen camiye aittir.

Paralelkenarı andırır bir plan şemasına sahip harim duvarları, dıştan ve içten kesme taşlarla kaplanmıştır. Dıştaki kesme taş kaplamanın tamamı sökülmüş durumdadır. Biri son cemaat yerinde, diğeri harimde olmak üzere iki mihrabı bulunmaktadır. Harime, kuzey duvarı üzerindeki bir kapıdan girilmektedir.  Evliya Çelebi'nin naklettiği bilgi ise şudur: ''...Tebriz Kapısı Camii eski bir mabettir, Yapıcısını bilmiyorum. Bunun da avlusunda medresesi vardır...''

Cuinet, Kızıl Cami'nin İstanbul'daki Süleymaniye Cami'nin ve Edirne'deki Selimiye Cami'nin mimarı ve Osmanlı mimar okulunun kurucusu ve hem de birçok eseriyle ünlü olan Mimar Sinan tarafından yapıldığını söylemektedir. Abdüsselam Uluçam, Eski Van'ın Tebriz kapı mahallesinde bulunan caminin asıl adı ve tarihi bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda Kızıl Minareli Cami olarak belirtilmiş olup halk arasında Ermeni Mahallesi arasında kaldığı için Yesir (Esir) camisi olarak da adlandırıldığını belirtmektedir.

1987-88 sezonunda Prof. Dr. Taner Tarhan tarafından kazılarak harimi ortaya çıkarılmıştır. Günümüze kıble duvarının bir bölümü ulaşmıştır. Caminin doğu cephesinde yer alan minare kare prizmal kaideli ve silindirik gövdelidir. Üzerinde bilimsel bir araştırma yapılmadığından ve kaynaklarda yeterli bilgi olmadığından kesin bir tarihleme yapmak, şimdilik imkânsızdır. Halen, görkemli bir şekilde yükselen minaresi Ulu Camii ile yakın benzerlik gösterdiğinden, bu yapının XII. ile XIII. yüzyıllar arasında inşa edilmiş olması muhtemeldir. Silindirik minare, tümüyle tuğladan örülü olup, tuğlalar 'baklava motifi' oluşturacak şekilde sıralanmıştır. Üst kısımda, geometrik dekorlu bir şerit, gövde çevresinde dolanmaktadır. Şeridin alt ve üst kenarlarında, firuze ve lacivert renkli somaklar sıralanmıştır. Halen, bunlardan birkaç tanesi mevcuttur.

Minare kesme taşlarla kaplı kübik bir kürsü üzerine oturmaktadır. Minare girişi, kürsünün batı yüzündedir. Pabuç kısmı sekizgen prizmal şeklindedir. Yaklaşık 15 metrelik kesimi ayakta olan silindir şekilli gövde, pabuç kısmı gibi tuğla ile yapılmıştır. Şerefe, petek ve külahı yıkılmıştır. Pabuç ve gövde, tuğlaların değişik şekilde dizilmeleriyle meydana getirilmiştir. Baklava dilimini andırır bir süslemesi vardır. Gövdenin üst kısmında eni 1 metreyi aşan, geometrik desenli bir süsleme kuşağı görülmektedir. Alçı zemin üzerine yerleştirilmiş sırsız tuğlalarla meydana getirilmiş olan geometrik örnek, uçlarında beş sivri kollu yıldızlar bulunan, sekiz kollu Selçuklu geçmelerinden oluşmaktadır. Süsleme şeridi, altta ve üstte, yan yana dizilmiş seramik tabaklardan oluşan bir kenarsuyu şeridi ile sınırlanmıştır.

Minare gövdesindeki süslemenin benzerleri, Tokat Alaca Mescit (1300) minaresinde görülmektedir. Ayrıca, Sivas Ulu Camii (1212-13) ve Ankara Arslanhane Camii (XII. Yüzyıl ikinci yarısı) minarelerinde de, gövdeyi dolanan süsleme kuşağı, seramik tabaklarla sınırlandırılmıştır. Böylece, Kızıl Camii'nin minaresini XIII. Yüzyıla tarihlemek mümkün olmaktadır.

ESKİ VAN ULU CAMİ

Eski Van Şehri sınırları içerisinde, Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında bulunan Eski Van Ulu Cami, günümüzde ne yazık ki oldukça harap bir durumda. Öyle ki, camiyi ancak 1913 yılındaki W. Bachman'ın fotoğraf ve çizimleri ile 1970-1971 sezonlarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın gerçekleştirdiği kazılarda ortaya çıkarılan buluntularla tanımak mümkün olmuş. Her ne kadar Aslanapa, caminin 14. yüzyıl başlarına tekabül ettiğini söylese de, tarihi süreç ve yapı özellikleri ile caminin Selçuklu dönemine tarihlendiği görülüyor.

1571 tarihli Van vilayeti evkaf tahrir defterinde Cami-i Kebir'in Şah-ı Ermen evkafından olduğunun belirtilmesi de bunu kanıtlar nitelikte. Van Gölü çevresinde hakimiyet kuran Ahlatşahlardan I. Sökmen (1100-1112) ya da II. Sökmen (1128-1185) zamanında yapılmış olduğu kabul edilen Eski Van Ulu Cami, dikdörtgen planlı olup, mihrap önü kubbeli ve çok destekli camiler grubuna giriyor. Kuzey duvarın batı cephesine açılmış bir taç kapıdan giriş yapılan caminin kuzey tarafına, Osmanlı döneminde bir bölüm eklenmiş.

Caminin iç mekanı ise, mihrap önünü örten mukarnaslı bir kubbe ile bunu yanlardan çevreleyen çapraz tonozlarla örtülü bölümlerden meydana geliyor. Günümüze kadar ulaşan ve caminin kuzeybatı köşesinde yükselen minaresi ise, tuğladan silindirik gövdeli bir yapıya sahip, şerefeden sonrası ne yazık ki yıkılmış.

Her ne kadar günümüze ulaşamasa da, eski fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla caminin iç mekanı, süsleme ve mimari özellikleri açısından oldukça nitelikli. İç mekan duvarlarında, mihrap ve dış cephedeki taç kapıda yoğunlaşan süslemeler, tuğla ve alçıdan yapılmış olup, geometrik, bitkisel ve yazı örneklerinden meydana geliyor.

Günümüzde minaresi ile temel seviyesinde duvarları mevcut olan Eski Van Ulu Cami, Van'da Selçuklu izlerini taşıması açısından oldukça önemli bir yapı olma özelliği taşıyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —