Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, Siirt’te yeni bir bitki türü keşfederek bilim dünyasına tanıttı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, Siirt’te yeni bir bitki türü keşfederek bilim dünyasına tanıttı.
Siirt’te 2017-2018 yılları arasında yaptığı çalışmalarında topladığı bitkilerden örnekler alan ve daha sonra mikroskopla yaptığı toksonomik araştırmalarda yeni bir tür olduğunu keşfeden Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, keşfedilen bitkiye yetiştiği yer olan Siirt’ten esinlenerek ‘Gundelia siirtica’ ismini verdi. Keşfedilerek bilim dünyasına tanıtılan yeni bitki türü, Yeni Zelanda’da da yayın yapan ‘Phytotaxa’ adlı dünyanın önde gelen botanik sistematiği ve biyo çeşitlilik dergisinde yayımlandı.
Gundelia cinsinin dünyadaki uzmanı olan ünlü botanikçi Mehmet Fırat, keşfedilen bitkinin kenger cinsinin Türkiye’deki 15’inci türü olduğunu belirtti. Kengerin Babiller’de saray yemeği olarak tüketildiğine dikkat çeken Fırat; kök, gövde ve tohum olarak çeşitli şekillerde tüketildiğini ifade etti.
“Bitkinin gen merkezi Anadolu’dur”
Kenger bitkisi üzerinde 20 yıldır çalışma yaptığını, son 7 yılda ise bu çalışmalarını arttırdığını dile getiren Fırat, “Yaptığım çalışmalar kapsamında 2017-2018 yıllarında Siirt’te farklı bir kenger çeşidine rastladık. Halkın gözünde bu bitkiler aynı görünür ancak biz bilimsel olarak farklı özellikleri sınıflandırarak bitkileri keşfedebiliyoruz. Bitkinin yeni bir tür olduğunu anladık, ancak bunun bir yayın süreci vardı. Çalışmamız bilimsel bir dergide 2 gün önce yayınlandı. Yeni tür bitkiye ‘Gundelia siirtica’ adını verdik. ‘Gundelia’ ve ya ‘kenger’ dediğimiz bitkinin dünya revizyonunu yaparken, her ülkedeki popülasyonları inceliyorum. Bu bitkinin gen merkezi Anadolu’dur. Özellikle de Anadolu’nun güney ve doğusunda yer alır. Türkiye’de son bitki keşfimizle Gundelia cinsinin sayısı 15’e, dünyada ise 19’ a çıktı. Bu biyo çeşitlilik için ve gen merkezi olan Türkiye için çok önemlidir” dedi.
“Ekonomiye kazandırılabilecek bir tür”
Biyo çeşitlilik açısından zengin olan kenger bitkisinin ekonomiye kazandırılabilecek bir tür olduğuna dikkat çeken Fırat, “Bu bitki Türkiye’nin birçok ilinde taze sebze, sakız ve turşu olarak kullanılır. Kengerin Irak’ın kuzeyinde tohumları işlenip çerez haline getirildiği fabrikalar var ve Arap ülkelerinin tamamına ihracat ediliyor. Tohumlar toplanıyor ve belli işlemlerden geçirildikten sonra çerez olarak satılıyor. Bu çerez de piyasada 5 dolar ile 30 dolar arasında satılıyor. Hakkari ilimizde de yılda 60-70 ton kenger tohumu toplanarak ihraç ediliyor. Aslında bu cinsin ekonomiye kazandırılması çok muhtemeldir” diye konuştu.
“Babillerin saray yemeği”
Kenger bitkisinin Babil İmparatorluğunda saray yemeği olduğunu dile getiren Fırat, “Bazı taş oymalarında kenger cinsinin resimleri görülmüş ve Babillerde kenger; saray yemeğiymiş, çok kıymetliymiş. Çünkü siz kış mevsimi boyunca sebzeden uzak kalıyorsunuz. Kenger, ilkbaharda ilk filizlenen türlerden biri olduğundan tüketilen sebzelerden bir tanesidir” şeklinde konuştu.
“Dünyanın bütün örneklerini inceleyip geniş bir çalışma yapacağım”
Yemeği yapılan ve aynı zamanda sebze olarak tüketilen kenger bitkisi üzerinde geniş bir çalışma yapacağını söyleyen Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu bitkinin gövdeye yakın kök kısımları toplanarak pazarda satılıyor. Bunun yemeği yapılır, sebze olarak satılır. Ben bu tür ile ilgili kuzey ve güney Kıbrıs’ta, Nahçıvan, Türkiye, İran’ın bir kısmında, Irak’ta, Suriye, Filistin ve İsrail’de arazi çalışmaları yaptım. Bu çalışmaların sonucunda elde edilen örneklerin kromozom ve polenleri çalışıldı ve yayınları kabul edildi. Yakında uluslararası bir dergide bu yayınlar çıkacaktır. Ayrıca 2017’de bir moleküller yayınını Hacettepe Üniversitesinden bir meslektaşımla yaptım. İkinci ve daha geniş çapta bir moleküller yayınında Ortadoğu Teknik Üniversitesinde bir grup meslektaşımla çalıştık. Bu çalışmada yayın aşamasında ve yakında yayınlanacaktır. Bu yılın belli dönemlerinde Afganistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ermenistan ve Yukarı Karabağ bölgelerinde de incelemelerde bulunacağım. Dünyanın bütün örneklerini inceleyip geniş bir çalışma yapacağım.”