Van’ın Gürpınar ilçesinde yaklaşık 50 yıl önce bir ev için açılan temelden çıkan Urartu dönemine ait yaklaşık 3 bin adet metal adak levhasının bir kısmı yurt dışına kaçırıldı. Almanya’ya kaçırılan yaklaşık 500 levhanın geri getirilmesi konusunda çalışmalar devam ediyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığındaki kazı ekibi tarafından Gürpınar ilçesindeki tarihi yapıların tespit edilerek turizme kazandırılması amacıyla başlatılan Arkeolojik Yüzey Araştırmaları Projesi devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve Gürpınar Belediyesinin desteğiyle ilçeye 46 kilometre uzaklıktaki Giyimli (Hırkanis) Mahallesi’ne giden kazı ekibi, burada inceleme yaptı. Serbar Tepesi olarak adlandırılan Urartu dönemine ait 380 metre kadar uzunluğa ve ortalama 140-150 metre genişliğe sahip olan ve yüzlerce bronz levha parçasının bulunduğu bölgede ekip incelemelerde bulundu.
“Mekanların içinde adak levhalarının yanında göğüslük, halka, at gözlüğü, disk gibi metal eserler de bulundu”
Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin arkeologlardan oluşan bir ekiple Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve Gürpınar Belediyesinin desteğiyle Gürpınar ilçesinin yüzey araştırmasını yürüttüklerini söyledi. Burada 1971 yılında bir ev temeli açılırken Urartu dönemine ait metal adak levhaları ortaya çıkartıldığının altını çizen Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Bronzdan üretilen ve yağmalanan adak levhaları yaklaşık 3 bin civarındaydı. Kısa zaman içinde dünyanın çeşitli müze ve özel koleksiyonlarına dağıldı. Bir bölümü de yurt içindeki müzelerce alındı. 1972 yılında aynı alanda Prof. Dr. Afif Erzen tarafından arkeolojik kazılar yapıldı. Mekanların içinde adak levhalarının yanında göğüslük, halka, at gözlüğü, disk gibi metal eserler de bulundu. Adak levhaları 8-15 santimetre arasında değişen boyutlarda yapılmıştı. Bu levhalar Urartu dönemine ait metal kemerlerden kesilerek biçimlendirilmiştir. Bunlar dörtgen, oval ve yuvarlak biçimde düzenlenmiştir. Üzerlerine çizgi ve kabartma teknikleriyle dinsel içerikli sahneler işlenmiştir. Üzerlerine tahtta oturan bir tanrı ya da tanrıça huzurunda verilen şölenler, kurban törenleri ve çeşitli tanrı betimleri işlenmiştir. Bunlar Urartu dönemi içinde üretilmiştir ve Urartu sanatı içinde özel yerleri bulunmaktadır. Özellikle bu levhaların çoğunluğu yurt dışında, Almanya’daki çeşitli müzelerde bulunmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu’dan giden sanat eserlerinin tekrar geri getirilmesi için çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda yurt dışında sergilenen adak levhalarının ait oldukları topraklara, yani Van Müzesi’ne dönmelerini ümit etmekteyiz” dedi.
“Buradan çıkan levhaların yaklaşık 3 bin civarında olduğu söyleniyor”
Bugün ilçeye bağlı eski ismi Hırkanis olan Giyimli Mahallesi’nde bulunduklarını ifade eden Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Burası Urartu arkeolojisi açısından çok önemli bir yerleşim birimi. Burada 1960 yılları içerisinde Urartu adak levhaları denilen büyük miktarda ortaya çıkartılıyor. 1972 yıllarında ise Prof. Dr. Afif Erzen başkanlığında bir ekip tarafından burada kazılar sürdürülüyor. Buradan çıkan levhaların yaklaşık 3 bin civarında olduğu söyleniyor. Buradan çıkartılan eserlerin büyük bir çoğunluğu da maalesef yurt dışındaki müzelerde sergileniyor. Yurt içinde de var. Ama çoğunluğu Almanya’da bulunuyor. Biz buradaki son durumu araştırmak adına hem burada yeniden yeni bir gözle Urartuların neden burayı tercih ettikleri, bu civarda maden ocakları var mı yok mu, arkeolojik açıdan yeniden bir inceleme yapmak adına buraya geldik ve incelemelerimizi yapıyoruz ve etraftaki çalışmalarımıza da devam edeceğiz. Buradan çıkartılan eserler Türkiye içerisindeki değişik müzelere dağılmış durumda. Van, Gaziantep, Malatya, Adana müzeleri başta geliyor. Bunların sayılarını şu anda belirlemek çok zor ama çoğunluğunun yurt dışında olduğunu biliyoruz. Almanya’daki adak levhaları ile ilgili doktora çalışması var. Yaklaşık 500 tane eser orada. Bakanlığımız uzun zamandan beri sadece bizim bu eserlerimiz için değil, özellikle Anadolu’dan yurt dışına çıkarılmış olan eserlerle ilgili uzun zamandan beri çalışmalar sürdürülüyor. Bu çalışmalar kapsamı içerisinde muhtemelen bunlar da vardır diye düşünüyorum. Bakanlığımız bu konuda gerçekten yurt dışından çok sayıda eseri yeniden Türkiye’deki çeşitli müzelere getirmiş oldu” diye konuştu.
“Yüzey araştırmalarında yaklaşık olarak 4 kale, 1 gölet, 3’te yerleşim alanı tespit ettik”
Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “9 Haziran’da başladığımız yüzey araştırmalarında yaklaşık olarak 4 kale, 1 gölet, 3’te yerleşim alanı tespit ettik. Yüzey araştırmalarımızda Giyimli bunlardan bilinen bir tanesiydi. Yedisalkım mağarası bunlardan bilinenlerden daha önce tescili edilmiş. 6 tanesi şu an ilk defa literatüre geçecek olan yöredeki insanların bildiği fakat arkeoloji bilim insanlarının çok bilmediği yeni yerler keşfetmiş olduk ve onları da bilimsel yayınlar için hazırlıyoruz” dedi.