Van’da yıllardır hizmet veren 16 yıllık Ebe ve Emzirme Danışmanı Nurgül Gönen, anneliğin kutsallığının anne sütü ve emzirme ile birlikte nitelendiğini ifade ederek, “Emzirme, besinin ötesinde olup anne ve bebek arasında ruhsal bir bağa neden olur” dedi.
Emzirmenin yeni doğan bebeğin beslenmesinde eşsiz besin niteliği taşıyan anne sütünün bebeklere en sağlıklı ulaşma şeklidir. Emzirme sürecinin başlaması ve sürdürülmesi anne ve bebekle ilgili birçok faktörden etkilendiğini ifade eden Gönen, annenin çoğu zaman zorlayıcı faktörlerle baş etmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Doğum öncesinden başlayan ‘emzirme’ serüveninin anne-bebek ve topluma faydalarının saymakla bitmediğini dile getiren Gönen, emzirme danışmanlarının anneleri bu serüvende yalnız bırakmadığına dikkat çekti. Anne sütünün bebeklere verilen en büyük hediye olduğunu vurgulayan Gönen, “Anne sütü verme süreci başta anne ve bebekler için zor olabiliyor. Bu sebeple emzirme süreci çok önemli bir zaman süreci olup hemen başlayıp bitirecek bir süreç değil. Bebek doğduğu andan itibaren başlıyor ve 2 yaş ile ötesine kadar devam ediyor. Bebeğin doğduğu andan itibaren anneyle iletişime geçmesi, ilk yarım saat içinde emmeye başlaması çok önemlidir. Çünkü sonrasında anne ve bebek arasında iletişim kopabiliyor ve emzirme sekteye uğrayabiliyor. Bebekler ilk doğduğu andan itibaren emme, arama ve yutma refleksi ile dünyaya gelirler. Bu da ilkel bir reflekstir. Çünkü bebekler bu hareketleriyle hayatta kalmaya çalışıyorlar” dedi.
"İnsan yavrusu, gelişiminin büyük kısmını dışarıda tamamlar"
Bebeklerin hayatta kalma içgüdüleriyle doğduklarının altını çizen Gönen, “Bu sebeple yapılan çalışmalarda gördüğümüz üzere bebekler arama, emme refleksleriyle annelerini bulabiliyor ve hayatta kalmayı başarıyorlar. Bu nedenle ilk yarım saat içerisinde anne ile temasın başlatılması çok önemli. Nasıl ki herhangi bir memeli doğum yaptığında acaba emzirir mi, yavrusu emer mi diye endişe duymuyoruz ve o yavru memeyi bulup emiyor. İnsan yavrusuna da güvenmek ve optimum koşulları sağlamak yeterlidir. İnsan yavrusu, gelişiminin büyük kısmını dışarıda tamamlar. Beyin gelişimi, bağırsak gelişimi, mide, damar, sinir sistemi gelişimi devam eder. Bebeğin sağlıklı gelişimini destekleyen besin de anne sütüdür” ifadelerini kullandı.
Bebeklere ilk 6 ayda sadece anne sütünün verilmesi gerektiğine vurgu yapan Gönen, “Anne sütü verilmesi gerekiyor. Doğumların sezaryen ve epidural doğumların artmasıyla birlikte, bu doğal süreç sekteye uğramakta. Doğal doğumlarda doğal hormonların harmanisinden geçen bebek arama ve emme refleksini başlatabiliyor. Planlı sezaryen bir doğumda bebek bunu yapmakta zorlanabiliyor” diye konuştu.
"Emzirme süreci uzun soluklu bir süreç"
Emzirmenin; besinin ötesinde olduğu için anne ve bebek arasında ruhsal bir bağa neden olduğunu dile getiren Gönen, sözlerine şöyle devam etti:
“Emzirme bebeğin dünya ile kurduğu güvenli bağın başlangıcı. Bu bağın sekteye uğraması sadece bebeği değil, anneyi de etkilemektedir. Anne kendini yetersiz hissetmeye başlıyor. Annelik hormonlarının güçlü olduğu bu ilk günlerde anne depresif olabilirken bebek ise bu bağı kuramadığı için güveni ilk etapta sarsılabiliyor. Bebek annenin göğsünde güvenli hissediyor. Solunumu, kalp atımı daha stabil oluyor. Bu anlamda emzirmenin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum ve buna gönül verdim. Bu çerçevede emzirme eğitimleri veriyorum. Nasıl ki doğuma hazırlanmamız gerekiyorsa, nasıl ki hamilelik döneminde doktora gidiyorsak, aynı şekilde annelerin de emzirmeye hazırlanması gerekiyor. Emzirme süreci, uzun soluklu bir süreç olup, bu süreç iki yaşına ve iki yaşın ötesine kadar süren bir süreç. Bu nedenle anne de ilk günlerde zorlandığı için mamalar, biberonlar, emzikler, sular ve benzeri gıdalar kullanmaya başlıyorlar. Bu nedenle emzirmede sekteye uğruyor. Anne emzirme eğitimi alırsa ilk günlerde karşılaşacağı sorunların farkında olur ve ona göre doğru davranışlar sergileyebilir. Bu anlamda emzirme eğitimlerinin önceden alınması çok önemlidir.”
"Emzirme eğitimlerinin 18 ila 34’üncü hafta arasında alınması gerekir"
Bebeklerin 37 ve 42’nci haftalarda doğabildiğini dile getiren Gönen, bu nedenle eğitimlerin hamileliğin 18’inci haftası ile 34’üncü haftası arasında alınması gerektiğini söyledi. Annelerin doğumdan sonra emzirme problemi ile karşı karşıya kalmaması içinde tavsiyelerde bulunan Gönen, “Şunu bilmelerini isterim ki, bunu tek başlarına yönetmek zorunda değiller. Zaten lohusalık ruhsal ve bedensel olarak yoğun ve yorucu süreç. Bu kafa karışıklığında bir sürü gereksiz uygulamalar ve yöntemler için maddi ve manevi sarf yapmadan önce emzirme uzmanı ile görüşmelerini öneririm. Emzirme danışmanının önerileriyle doğru uygulamaları yapmaları anneleri ve bebekleri rahatlatacaktır” dedi.
Tüm dünyada etkili olan korona virüs pandemisi sürecinde hastalık geçiren annelerin bebeklerini emzirebildiğine dikkat çeken Gönen, “Burada hijyen kurallarının olması önemlidir. Annenin maske takıyor olması, elini yıkaması ve memesini de temizlemesi gerekir. Bunun dışında korona virüsün emzirmeyle geçmediğini görüyoruz. Bu da çok güzel bir durumdur” şeklinde konuştu.