Van İl Müftülüğünce 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle “15 Temmuz’un Tahlili ve Çıkarılması Gereken Dersler” konulu bir panel düzenlendi.
Van Ticaret ve Sanayi Odasının konferans salonunda gerçekleştirilen panele YYÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeki Taştan ve YYÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Gözütok panelist olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan İl Müftü Nimetullah Arvas, öncelikle İslam tarihinde yaşanan fitne hareketlerinden örnekler vererek, tarihin her döneminde ihanet hareketleri olduğunu söyledi. Arvas, “15 Temmuz ihanet hareketi ise itikadı açıdan, fikri açıdan, birlik beraberliği bozma açısından, masum ve savunmasız insanlara karşı acımasız ve gaddarca taarruza kalkışması, tarihte eşine ender rastlanan bir işgal hareketidir. Dışarıdan sürekli İslam ümmetinin, itikadı açıdan, fikri açıdan, güç birliğini bozma yönünde sürekli tehlikelerle karşı karşıya kalınmış ve bu saldırı dini dava eden, din kisvesi altında bir güruhun, din hizmetlerinin önündeki engelleri kaldıran ve bu hizmetlerin yaygınlaşması için çalışıp gayret sarf eden bir idare karşı yapılması manidardır. Bu darbe girişimi yeryüzünde yaşayan bütün mağdurların, mazlumların, horlananların, ezilenlerin umudu ve ümidi vatanımıza karşı, İslam ümmetinin kalesi olan Anadolu’yu işgal etmek, tasallut ve taarruzla bu milletin evlatlarını tarih sahnesinden silmeyi amaçlamıştır. Ancak gizli mahfillerde zındıka komitecilerinin plan ve tuzakları tutmadı. Anadolu’nun Müslüman yiğit evlatları, liderlerinin çağrısına uyarak bir sevk-i ilahi ile Çanakkale’de olduğu gibi müstevlilere dur dedi ve hezimete uğrattı” dedi.
Prof. Dr. Zeki Taştan ise, 15 temmuz darbe teşebbüsünün emir-komuta zinciri altında yapılmadığını hatırlatarak, “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yıllardır gizlice örgütlenen FETÖ/PYD adı verilen bir terör örgütünün öncülüğünde gerçekleşmiştir. Türkiye darbeler tarihinde ilk kez; İslam’ı, dini istismar eden terörist bir grup, İslam’ı referans alan bir hükümete karşı darbe teşebbüsünde bulunmuştur. Bu darbe teşebbüsüyle halk, iradesine sahip çıkmak için ilk kez sokaklara dökülmüştür. Bu darbe teşebbüsüyle ilk kez halka ateş açılmış, kan dökülmüştür. Darbeci terör mensupları, silahsız bir şekilde sokağa çıkanlara ateş etmiş; İstanbul ve Ankara’daki darbe karşıtı protesto ve direniş eylemlerinde 248 sivil şehit; bin 537 kişi gazi olmuştur.
Bu darbe teşebbüsüyle cumhuriyet tarihinde ilk kez devlet kurumları bombalanmış ve ateş altına alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başbakanlık, Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gölbaşı Polis Özel Harekât Merkezi gibi stratejik kurumlara bombalı saldırılar düzenlenmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi, halkın direnişiyle başarısız olmuş, ilk kez bir fiili darbe püskürtülmüş ve suçlular an itibariyle cezalandırılmaya başlanmıştır. Türkiye’de bir darbe teşebbüsü ilk kez canlı yayınla tüm dünyada izlenmiştir” diye konuştu.
Prof. Dr. Şakir Gözütok ise, “Her sıkıntıya düştüğümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları daima üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yapmışlardır” diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kurtuluş Savaşında ilk kez cihadı ilan eden Denizli Müftüsüdür. Keza yönetim düzeyinde 47 Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde 84 din adamı görülüyor. 47 Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden 17’sinin başkanı din adamıdır. Bu sebeple ihtiyaç duyulduğu her zamanda din görevlilerimiz üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmişlerdir. Nitekim 15 Temmuz’da da minarelerden okunan selalar ile insanların dini duyguları, memleketin müdafaası ve korunması adına harekete geçirilmiştir. 15 Temmuz olayı birçok yönüyle Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilişi dönemine çok benzemektedir. Kıbrıs’ta görev yapan ve aşağılık kompleksine sahip Derviş Vahdetî’yi birileri teşhis edip İstanbul’a getirmişler. Orada palazlandırıp matbaa kurdurmuşlar ve Volkan Gazetesi diye bir gazete çıkarttırarak, şeriat ile yönetilen Osmanlı Devletinde ‘Şeriat isteriz’ diye yaygara kopartılmıştır. Şimdide Erzurum’da görev yapan benlik duygusu yüksek, egosunun peşinde ve hükmetme zaafına sahip bir imamı tespit edip onu da palazlandırarak devletin bütün kademelerinde güçlenmesini sağlamışlardır. Günü geldiğinde de devletin meşru yöneticilerini alaşağı etmek için harekete geçirmişlerdir. Çünkü yabancı güçler güçlü ve bölgede etkin bir Türkiye’yi istememektedirler. Güçlenen Türkiye’nin önünü kesmek adına, daha önce devreye soktukları birçok hain planları sonuç vermeyince, nihai ve son darbeyi vurmak üzere 15 Temmuz hareketi gerçekleştirmişlerdir. Milletimizin vatanına ve devletine olan derin bağlılığı pek çok hain planı bozduğu gibi 15 Temmuz kalkışmasını da akim kılmıştır.”
Program sonunda konuşmacılara Türkiye Diyanet Vakfı yayınlarından Hadislerle İslam Eseri hediye edildi.