Türkiye’nin önemli iş insanları, Dostluk Grubu ve DOĞUSİFED organizasyonunda Van’da bir araya geldi. İş dünyasından önemli isimlerin katılım sağladığı toplantıda Van’a dair önemli konular konuşuldu ve tespitler yapıldı. En ça
Dostluk Grubu ve DOĞUSİFED organizasyonunda TUSİAD ve TÜRKONFED'in de katıldığı İş İnsanları Van buluşması'nda yaptığı konuşmada güvenlik sorununun yatırımları engelleyen bir mazeret olamayacağına dikkat çekerek çarpıcı tespitler yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, “iş dünyası yatırımlarının önünde güvenliğin bir sorun olduğunu ifade etmemeli. Çünkü güvenlik yatırımsızlığın bir sonucudur. Bu nedenle yatırımların yapılması gerekiyor ki gençler iş aş sahibi olsun ve toplumun çaresizliği, huzuru bozmak isteyenlerin gerekçesi olmaktan çıksın” diyerek iş dünyasını Van’a yatırım yapmaya çağırdığı konuşma, iş dünyasında ezber bozan bir yaklaşım oldu.
Toplantının basına açık bölümünde yapılan konuşmalar ile katılımcıların Türkiye, bölge ve Van ekonomisi ile ilgili kurumsal yaklaşım ve değerlendirmeler anlatıldı.
TUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowskı, toplantıda yaptığı konuşmada, “İldeki genel ekonomik faaliyetin asıl odakları olan tarım ve hayvancılık dışarıda bırakıldığında, kentsel nüfus arasındaki işsizlik oranının çok daha dramatik boyutlarda olduğu görülüyor.
Van’da, dış ticaret ve turizm, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkıyor. Coğrafi konumu sonucu İran, Irak, Ermenistan ve Azerbaycan ile yakın olması çok büyük potansiyel getiriyor. Bu potansiyelin kullanılabilmesi için büyük çaba göstermeliyiz.” dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulunun yılda bir kez farklı kentte düzenlediği Yönetim Kurulu toplantısını bu yıl Van'da gerçekleştirdi. İş dünyasından önemli isimlerin katılım sağladığı toplantıda Van’a dair önemli konular konuşuldu. İş dünyasından önemli isimlerin katıldığı toplantının açılışında konuşan TUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowskı, Van’ın yüzde 65’inin 0-29 yaş grubunda olan genç nüfus açısından Türkiye ortalamasının üzerinde olduğuna dikkat çekerek, “Eğitim başarı sıralamasına baktığımızda ise, Van ili Türkiye’de 75’inci sırada. Bu iki veri bize gençlerimize yönelik atılacak çok fazla adımın olduğunu gösteriyor. Gençlerin girişimcilik alanındaki potansiyellerini harekete geçirmek istiyoruz. Gençlerimizin nitelikli ve çağın gereklerine uygun eğitim alması, geleceğin mesleklerine hazırlanması, aynı zamanda girişimcilik potansiyellerinin güçlendirilmesinin kent iş dünyasının da her daim gündeminde olması gerektiğini düşünüyoruz.” Diye konuştu.
KASLOWSKI: VAN DIŞ TİCARET VE TURİZM KENTİ OLARAK ÖNE ÇIKIYOR
Küresel dinamiklerin değiştiğini ifade eden Kaslowskı, “Bilgiye hızla ulaşılıyor; veri hızla derinleşiyor; tüketici tercihleri çeşitleniyor ve bunlara bağlı olarak beklentiler hızla artıyor. Daha çevre dostu olanı, daha az doğal kaynak kullananı talep eden bir dünya var ve ekonomiler buna kayıtsız kalamıyor. İş dünyası için de, bu dinamikleri dikkate alan iş modellerini hızla geliştirmeleri artık kaçınılmaz. Üretim ve hizmet süreçlerinin dijitalleşmesinde kaydedilecek ivme rekabet avantajının en belirleyici bileşeni oluyor. Van’a baktığımızda, işgücüne katılım oranları düşük, işsizlik oranının ise ülke ortalamasından hayli yüksek olduğunu görüyoruz. İldeki genel ekonomik faaliyetin asıl odakları olan tarım ve hayvancılık dışarıda bırakıldığında, kentsel nüfus arasındaki işsizlik oranının çok daha dramatik boyutlarda olduğu görülüyor. Van’da, dış ticaret ve turizm, sınır kenti olması nedeniyle öne çıkıyor. Coğrafi konumu sonucu İran, Irak, Ermenistan ve Azerbaycan ile yakın olması çok büyük potansiyel getiriyor. Bu potansiyelin kullanılabilmesi için büyük çaba göstermeliyiz.” Dedi.
KASLOWSKI: YENİ PROGRAMDA YARGI REFORMUNA DA YER VERİLMESİ SEVİNDİRİCİDİR
Gelecek bir tarihte STK’ların da katılımıyla “Yapısal reform önceliklendirilmesi” çalışmasının yapılmasının yararlı olacağını belirten Kaslowskı, yapısal reformların gecikmemesi gerektiğine dikkat çekti. Kaslowskı, “Önceki yıllarda da programlarda güzel hedefler görmüştük. Maalesef yapısal tedbirler geciktiğinde bu hedeflere ulaşmak mümkün olmuyor. Sürdürülebilir kaliteli büyüme için eğitim, vergi ve işgücü piyasası reformlarını çok önemsiyoruz. Yeni programda yargı reformuna da yer verilmesi sevindiricidir. Yargıda uzmanlaşma ve hız önemlidir. Ancak yargı bağımsızlığının olmadığı durumda adaletten bahsetmek mümkün değildir. Her şeyden önce yargı bağımsızlığını güçlendirecek adımların atılmasını bekliyoruz.” İfade etti.
KASLOWSKI: BİZİM İÇİN ÖZGÜRLÜKLERLE GÜVENLİK ARASINDA BİR ÇELİŞKİ YOK
Bölgesel kalkınma ve ülkenin tümünde yatırım ortamının iyileştirilmesinde yerel yönetimlerin rolünün önemli olduğunu vurgulayan Kaslowskı, “Yerel demokrasinin hayata geçmesinde tüm aktörlerin sorumluluğu vardır. Ülkemizin yaşadığı tüm olumsuzluklara ve güvenlik sorunlarına rağmen sorunlarımızı demokratik çerçeve içerisinde özgürlükleri kısıtlamadan çözme kapasitesine sahibiz. Özgürlükler kısıtlandığında güvenlik sorunlarının da derinleştiğine şahit oluyoruz. Bizim için özgürlüklerle güvenlik arasında bir çelişki yok. Tersine özgürlük alanlarının genişlemesi şiddet eğilimini azaltır, diyalog yoluyla sorunların çözümünü kolaylaştırır. Aynı çerçevede, belediye başkanlığı veya benzeri seçimle gelinen bir kamusal görevin hem hukuk devleti kuralları çerçevesinde denetimi, hem de demokratik meşruiyetine saygı önemlidir. Demokrasi de, ülkedeki güven unsurunun tam olarak sağlanması da bunu gerektirir.” Diye belirtti.
KASLOWSKI: “YATIRIM ORTAMI DA İYİLEŞECEK”
Kaslowskı, son olarak şu ifadelere yer verdi: “O zaman yatırım ortamı da iyileşecek, iş insanları olarak işlerimize, rekabet gücümüze odaklanabileceğiz, istihdam yaratabileceğiz. Aynı doğrultuda, ülkemizin 21. yüzyılda küresel rekabeti gücü için elzem olan Avrupa Birliği süreci ve çağa uygun bir gümrük birliği anlaşması güncellenmesi de mümkün olacaktır. Türkiye hem Avrupa siyasal ve ekonomik sistemi içinde yer alan, hem de bir Avrasya merkez olarak yükselen bir ülke olmayı başardıkça dünyada güçlü bir demokrasi ve ekonomi ve teknoloji ve sosyal kalkınma ülkesi olacaktır. Van da coğrafi konumunu ve ekonomik potansiyeli ile bu yönde bir Türkiye vizyonunun, 21. yüzyılda güçlü bir Türkiye hikayesinin dinamizm kaynaklarından biri olmayı hak etmektedir.”
TURAN: İŞİMİ YÖNETEBİLİYORUM PROJESİ VAN’DA GERÇEKLEŞTİRİLECEK
TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan da toplantıda yaptığı konuşmasında dijitalleşme farkındalığı yaratmak için 2018 yılında Türkiye İş Bankası ile başlatılan Dijital Anadolu Projesi’nde; Antalya, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Denizli ile 5 kentte 1500 KOBİ ile buluştuklarını belirtti. Turan, “Bu yıl da Denizli ve Elâzığ ile başladığımız yolculuk, Diyarbakır ve Eskişehir’le devam ediyor. 2020’de Dijital Anadolu Projesi’ni DOĞUSİFED ev sahipliğinde Van iş dünyasıyla buluşturmayı planlıyoruz. KOBİ’lerimizin kapasitesini artırmak, dijital ve finansal okuryazarlık ile insan kaynağı altyapısını geliştirmek için UNDP ve VİSA ortaklığında İşimi Yönetebiliyorum Projesi’ni hayata geçirdik. 3 yılda 18 kentte 3000 KOBİ’mize eğitim vereceğiz. Adana ve Antalya ile başladık; Hatay, Balıkesir, Bursa, İstanbul ve Mardin ile devam edeceğiz. Boğaziçi Üniversitesi’nin değerli hocalarının hazırladığı mentörlük süreçlerinde TÜRKONFED ve TÜSİAD üyelerinin destek vereceği İşimi Yönetebiliyorum Projesi’ni 2020’de DOĞUSİFED ev sahipliğinde Van’da da gerçekleştireceğimizin müjdesini de vermek istiyorum.” Şeklinde konuştu.
TURAN: “VAN’IN KALKINMASI VE REKABETÇİLİĞİNİ DE POZİTİF ETKİLEYECEKTİR”
TÜRKONFED olarak, bölgelerarası gelir adaletsizliğinin giderilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın, yerelden başlayacağına inandıklarını dile getiren Turan, “Sürdürülebilir kalkınma da ancak yerelin potansiyelleri ölçüsünde sağlayacağı katma değer ile mümkün görünüyor. Kentlerimizin kendi dinamiklerini ve potansiyellerini keşfetmeleri önem kazanıyor. Katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla, yerelde bulunan tüm aktörlere büyük sorumluluklar düşüyor. Ortak akıl ve ortak vizyon ile kentlerimizde; yerel, kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplumla birlikte kent ittifaklarını kurmak her zamankinden daha da önemli hale geliyor. Bu noktada Van, zengin tarihi ve kültürel geçmişi ile dinamik ticaret hayatı sayesinde büyük bir potansiyel taşıyor. Fırsatların ortaya çıkmasının sağlayacak kent ittifakları, Van’ın kalkınması ve rekabetçiliğini de pozitif etkileyecektir. Yerel yönetimlerin, yerel kalkınmada kilit aktörlerden biri olduğunu da ayrıca hatırlatma isterim. Yerel yönetimleri güçlendirmek, yerel kalkınmaya omuz vermek demektir. Bu noktada seçilmiş yerel yönetimlerin, hukukun güvencesi altında denetlenmesini sağlamak ve yasa dışı faaliyetlerin tespitinde, yargı yoluna başvurmak sosyal bir hukuk devletinin gereğidir.” Diye belirtti.
TURAN: 7 MADDELİK ÖNERİ PAYLAŞTI
TÜRKONFED olarak, geçici değil kalıcı çözümleri hayata geçirmek için, 7 maddelik önerileri paylaşan Turan, “Bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum. Özel sektör ve kamuda kurumsallaşma seviyesinin artırılması. Kurumlarımızın bağımsızlığı kadar liyakate dayalı, şeffaf ve hesap verir bir yönetim anlayışını tesis edilmesi. Verimlilik esaslı, yüksek teknoloji kullanımı ile yüksek katma değerli üretim ve yine yüksek katma değerli markalı ihracat ile rekabetçilik gücümüzün artırılması. Doğu ile batı arasında 4 kata ulaşan gelir dağılımı dengesizliğini azaltacak, kalkınma odaklı kapsayıcı politikalarının geliştirilmesi. KOBİ’lerin sürdürülebilir büyümesi için finansmana erişim başta olmak üzere ödeme ve tahsilat sorunlarının çözülmesine yönelik yasal altyapının hazırlanması. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile AB’ye tam üyelik perspektifinin güçlü, kararlı bir şekilde devam etmesi. Toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği temelinde hayatın her alanına kadınların aktif ve etkin katılımının sağlanması. Eğitim ve yargı başta olmak üzere yapısal ve ekonomik reformları hayata geçirilmesi.” Diye sıraladı.
TURAN: “KAPILARI AÇAN ANAHTAR HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR”
Turan son olarak şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin siyaset ve ekonomi alanında dünyada sergileyebileceği gücün en etkin kaynakları, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler toplumu olma nitelikleridir. Tam da bu noktada, ‘Ne yaparsak yapalım; kapıları açan anahtar hukukun üstünlüğüdür. Güven ve şeffaflık’ temelinde, ülkelerin ‘risk primini dengeleyen’” ana unsur demokrasi kültürüdür. Ülkemizin, YEP başta olmak üzere dijitalleşmeden ekonomik reformlara uzanan dönüşümünde başarı için ‘hukuk ve eğitim reformu’” öncelikli çıpalardır. Ancak bu şekilde; orta demokrasi ve orta eğitim tuzağını aşarak, orta gelir tuzağı sarmalından kurtulabiliriz.”
TAKVA: VAN TÜRKİYE’NİN 19. BÜYÜK ŞEHRİDİR
Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Başkanı Necdet Takva, İş adamlarına yaptığı konuşmada el birliğiyle Van’ın turizmine katkı sunulması gerektiğini ve işsizlik sorununun çözüle bilmesi için istihdam alanlarının oluşturulması ve yapılacak yatırımların el birliğiyle yapılması gerektiğini söyledi.
Van’ın tarihi ve turistik önemine değinin Takva, “Tarihte 5 kez yerle bir olmasına rağmen, bugün nüfusu itibari ile Türkiye’nin 19. Büyük şehridir. Türkiye’nin 6. Büyük coğrafyasına sahip şehirdir. Küçükbaş hayvan varlığı ile Türkiye’nin ilk şehridir. Kadim zamanlardan bu yana insanların yaşamaktan hiçbir zaman vazgeçmediği bir şehirdir. Ve Van şehri yeryüzünde herkesin sahip olmak istediği ancak konu sevgi olunca ihmal ettiği şehirdir. Bugün, maden potansiyeli, canlı hayvan varlığı, mera büyüklüğü, jeotermal alanları, yıl içinde aldığı güneş rezervi, Dicle’yi besleyen su kaynakları ve tarihi mirası ile insanların, binlerce yıldır vazgeçemediği, yaşam alanı olarak seçtikleri kadim şehirler arasında yerini almıştır. Bugün itibari ile ekonomik performansı, TÜİK’ in açıkladığı verilere göre, Ülkemizin 81 vilayeti içerisinde, son sıralarda yer almaktadır. İşlenmemiş iktisadi potansiyeli, genç nüfusu, tarihi değerleri, dünyanın en büyük doğalgaz ve üçüncü büyük petrol rezervine sahip İran İslam Cumhuriyetine 90 km’lik mesafede olmasına rağmen geçmişin ihtişamını bugüne taşımada, derin bir ironi ile karşı karşıya kalmıştır. Genel Ülke ekonomisine bağlı olarak, şehrimiz ve bölgemiz, yaşanan olumsuzlukları en derin şekilde hissetmiş, büyük gayretler göstermesine rağmen, zenginleşme yönünde bir sonuç alamamıştır.” Dedi.
TAKVA: ÜLKEMİZİN BATISI EKONOMİ ÇAĞRIMIZA DESTEK VERMEDİ
Van ve ülke ekonomisinin ileri seviyeye taşımak için komşu ülkelerle sürekli diyalog halinde olduklarını belirten Takva, “Bizler Van Ticaret ve Sanayi Odası olarak Komşumuz İran İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkilerin güçlendirilmesi başta olmak üzere. Ülke genelinde ekonomik anlamda ileri seviyelerde olan ve sanayisi gelişmiş birçok ilimize ziyaretler gerçekleştirerek, iş dünyasını kentimizin ekonomik kalkınması yönünde sorumluluk almaya davet ettik. Hükümet temsilcileri başta olmak üzere ekonomik kalkınmadan sorumlu birçok kurum ve kuruluş ile ilişkiler geliştirerek, özelde kentimizin genelde bölgemiz ve Ülkemizin ekonomisine. Van ili olarak katma değer yaratmayı hedeflediğimizi ve işbirliği yapmamız gerektiğini ileterek kalkınmanın sadece kent sakinleri tarafından değil kolektif bir perspektif ve bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirebileceğini çokça dile getirdik. Ancak bu çağrılarımıza en anlamlı cevabı, İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri ve halkı başta olmak üzere Irak Kürdistan Bölgesinde yaşayan insanlar karşılık verdi. Ülkemizin batısından bu çağrımıza anlamlı bir desteği ve sahiplenmeyi ne yazık ki göremedik. Sizlerin bugün burada olmasının, bu çağrımıza değer katacağını umuyoruz.” Diye konuştu.
TAKVA: VAN KADİM KENTLER ARASINDA YERİNİ ALMIŞTIR
Van ilinin tarih boyunca her zaman önemli bir ticaret merkezi olduğunu anımsatan Takva, “Jeopolitik konumu, sosyo-kültürel yapısı ve medeniyetlere beşiklik yapması, kentsel anlamda bir kimlik kazanmasına kısmen vesile olmuş, insanların binlerce yıldır kendilerine yaşam alanı olarak seçtikleri kadim kentler arasında yerini almıştır. Bugün baktığımızda, bir saatlik uçuş mesafesinde 125 milyonluk bir pazara ve 5 ülkeye erişim sağlayabilen önemli bir geçiş noktasında bulunmaktadır. Çokça fark edilmese de çekim merkezi olma özelliğini kaybetmeyen ilimiz, modern çağın teknolojik ve iktisadi değişim ve dönüşümüne ayak uydurma noktasında, yeterli yatırım alamaması nedeniyle, sıkıntılı süreçler yaşamış, ancak burada yaşamayı tercih eden insanların sevgisi ve gayreti ile ayakta durmayı başarmıştır. Tekraren ifade etmek gerekirse, Van ili, 20.921 km² yüzölçümü ile ülkemizin 6. büyük şehridir. 21 yaş ortalaması ile emek sermayesi açısından en güçlü ilk 3 şehir arasında yer almaktadır. Yine 2,7 milyon küçükbaş hayvan varlığı ile ülkenin ilk sırasında yer almaktadır. Van şehri, yetersiz sanayileşme, tarım ve hayvancılığın modern tekniklerden uzak, geleneksel üretim ve dar bir bakış açısı ile gerçekleştirilmesi neticesinde, en önemli iktisadi varlığımız olan bu sektörün, yeterince katma değer yaratamamasına neden olmuştur.” İfadelerini kullandı.
TAKVA: VAN TÜRKİYENİN PARLAYAN YILDIZI OLACAK
Van’ın gelecekte Türkiye’nin parlayan yıldızı haline geleceğini söyleyen Takva Konuşmasını şöyle sürdürdü: “Stratejik konumu, ulaşım ağları, 6. Yatırım Teşvik Bölgesinde yer alması, turizm potansiyeli, güneş enerjisi potansiyeli, zengin maden yatakları ve doğal kaynakları. Tarım ve hayvancılık potansiyeli, genç nüfusu, sulanabilir arazi varlığı ile bakir ve mucizevi dokunuşları bekleyen ilimizin, sahiplenilmesi ve ülke ekonomisi ile bütünleşmiş bir şekilde, iktisadi çıktılar üretmesi konusunda, sizlerin de burada yaşayan bizler gibi sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. İran ile Ülkemizin 560 km’lik kara sınırı bulunmaktadır. 300 km’si Van-İran sınırıdır. Şu gerçeği gözden çıkarmamamız gerekmektedir. Türkiye’nin batı ile rekabet üstünlüğü bulunmamaktadır. Türkiye’nin doğusu ile rekabet üstünlüğü söz konusudur. Bu perspektifle baktığımızda, İran’ın enerji kaynaklarını kullanarak, Van, gelecekte figüran değil yıldızı parlayan bir şehir konumuna gelecektir. Bu realitedir. Bu gerçeklik; Gelecekte Türkiye’nin Van üzerinden ihtiyaç duyacağı ortak sanayi ve endüstri bölgelerinin kurulacağına işaret etmektedir. Bir başka argümanımız da turizmdir. Henüz İstanbul ve Ankara başkent değilken ilimiz, 2700 yıl önce Urartu Medeniyetine başkentlik yapmıştır. Dolayısıyla bu tarihsel mirasın varisi konumundadır. Van Denizimiz, turizme konu olacak önemli bir değer ve doğal mirastır. Bu mirasın sadece Vanlılara değil hepinize emanet bırakıldığını unutmamalıyız. Genel toplamda özetleyecek olursak, Van Gölü Havzasının koruma altına alınarak Turizm İhtisas Bölgesi olarak değerlendirilmesi ve eşgüdümlü bir şekilde yapılacak yatırımlarla kentimizin bir turizm merkezi olmasını sağlayabiliriz. İlimiz ve bölgemiz gençliğinin Antalya, İstanbul, İzmir ve diğer batı illeri yerine buralarda çalışmalarını sağlayarak emek göçünün önüne geçebiliriz.”
TAKVA: ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU MAAŞ ALANLARIN SAYISININ, MAAŞ ÜRETENLERİN SAYISINDAN FAZLA OLMASI
Van Ticaret ve Sanayi olarak, yapılacak tüm yatırımlara destek olacaklarını ve tüm imkânlarıyla ile yapılacak olan yatırımın arkasında duracaklarının altını çizen Takva, “Halkımız dezavantajlı bir bölgede, gündelik kazanımlar ile hayatını idame ettirmekte ve biz iş dünyası aktörleri olarak tüm yatırımlarını burada yaparak ayakta durmaya çalışmaktayız. Sizlere bir film repliği ile bu kente olan bağlılığımızı anlatmak isterim Bir yeri seversen, orası Dünya'nın en güzel yeridir. Ama Dünya'nın en güzel yerini sevmezsen, orası Dünya'nın en güzel yeri değildir. Bu hissiyatla, şu an yaşadığımız dünyanın en güzel yerini severek, hükümetlerin derin ihmallerine rağmen ayakta durmaya devam ediyoruz. Umudumuzu asla yitirmeyeceğiz. Bu geri kalmışlığın kader olmadığına inanıyoruz. Çok çalışacağız. Geçmişin ihtişamını sizlerin de desteği ile geleceğe taşıyacağız. Van Ticaret ve Sanayi olarak, yapılacak tüm yatırımlara destek olacağımızı ve tüm imkânlarımız ile arkasında duracağımızı belirtmek isterim. Bölgeler arası eşitsizlik meselesi gittikçe derinleşmektedir. Batımızdaki iş dünyası aktörleri, kalkınmanın bütüncül olması için inisiyatif almalıdır. Bu ülkenin en büyük sorunlarından biri maaş alanların sayısının, maaş üretenlerin sayısından fazla olmasıdır. Maaş üretenlerin sayısını artırmamız gerekiyor. Bunun için daha fazla iş birliği ve iletişime ihtiyacımız var.” dedi.
TAKVA: HEDEFİMİZ İŞ ARAYAN DEĞİL, İŞ KURAN BİR KENT
Türkiye’nin ekonomik çıkmazlarından birinin de işsizliğin iş dünyası üzerinde oluşturduğu dayanılmaz baskı olduğunu söyleyen Takva, “Bunu aşmanın yolu, işgücü piyasasına giren her insanın iş arayan olarak değil, “birer girişimci, birer iş kuran” düzeyde yetiştirilmesi gerektiğine olan inancımızın, bütün otoriteler tarafından paylaşılmasıdır. Bu perspektif, Ülkemizin, kamu ve özel sektör aktörlerinin inandığı ve savunduğu ulusal politika haline dönüşmelidir. Sizlerin de desteği ve samimi iş birlikleri ile yapacağımız küçük dokunuşlar, Ülke genelinde sosyal bütünleşme başta olmak üzere ve sonuçta sağlanacak ekonomik entegrasyon ile daha güçlü bir Türkiye’yi ve daha huzurlu bir Doğu Anadolu’yu birlikte inşa edebiliriz.” Diye konuştu.
TAKVA: VAN’A SAHİP ÇIKMALIYIZ
Türkiye’nin diğer illerine sahip çıkıldığı gibi Van iline de sahip çıkılması gerektiğini belirten Takva, “Hepimiz, ekonomi aktörleri ve maaş üretenler olarak, tüm Ülkeye sahip çıktığımız gibi Van şehrine de sahip çıkmalıyız. Politikacılar şunu savunuyor huzur ve güvenliğin olmadığı yerde üretim, imalat, zenginlik, refah oluşmaz. Oysa bizler, şunu söylemeliyiz, üretim, imalat, zenginlik, refah ve ekonomik gelişmişliğin olmadığı yerde huzur ve güvenliği sağlamanız söz konusu değildir. İş dünyası için huzur ve güvenlik meselesi sebep değil sonuçtur. İşsizliğin, fukaralığın, üretimsizliğin, yoksulluğun sonucudur. Dolayısıyla, huzur ortamının tesisi iktisadi müdahalelerle gerçekleşebilir. Bu yaklaşım sayesinde, bölgemizde yaşanan sorunlar ve ekonomik daralma, yapılacak ekonomik müdahaleler ve demokratik adımlar ile son bulacaktır. İş dünyası aktörleri olarak, böylesi talepleri yüksek sesle dillendirme misyonumuz vardır. Bu görev ve sorumluluğu bu şehirde güçlü bir sesle ifade edebilir, daha huzurlu ve zengin bir ortamı kolektif bir yaklaşımla, tesis edenler olabiliriz.” İfadelerini kullandı.
ÇİFTÇİ: BÖLGELER ARASINDA CİDDİ BİR GELİR DAĞILIMI SORUNU VAR
Toplantıda bir konuşma yapan DOĞUSİFED başkanı Suat Çiftçi, 2014 yılından bu yana bölgede çalışma yapıp proje ürettiklerini söyledi. Doğu-Batı arasındaki ticari köprülerin kurulması amacı ile kurulan DOĞUSİFED’in temel stratejisinin ortak akıl ve uzlaşı kültürü temelinde bölgesel kalkınma ve Van'ın büyük fotoğrafında buluşma olarak tanımlandoğını ifade eden Çiftçi, “Bölgemizin ihtiyacı olduğuna inandığımız iki temel unsuru hatırlatmak isterim. Bunlar, kardeşlik hukukunun geliştirilmesi ve ekonominin güçlendirilmesi. Bölge olarak, ciddi sıkıntılarımızın olduğu gerçeği açıktır. Ülkemizde, bölgeler arasında ciddi bir gelir dağılımı sorunun olduğu hepimizin malumudur. Van'ın da dahil olduğu TRB2 bölgesinde Van, Muş, Bitlis ve Hakkari'de kişi başına düşen gayrı safı milli hasılada yıllık 3 bin 500 dolar iken, buna karşın Marmara'da kişi başına düşen gayrı safi milli hasıla ortalama 24 bin dolar. Yanı, ülke ortalamasının en dip noktasındayız. Sosyoekonomik gelişmişlik açısından 76 sıradayız. Bölgede Genç işsizlik önemli bir sorundur.” Dedi.
ÇİFTÇİ: “ÖNERİMİZ, BU YATIRIMLARIN ARTARAK DEVAM ETMESİDİR”
Çiftçi bu coğrafyadaki sorunların temelinde zayıf uzlaşı kültürünün olduğunu belirterek, “Ülke olarak, son zamanlarda ciddi bir süreçten geçtiğimizi biliyoruz. Dün olduğu gibi, bugünde bu zor süreçleri hep beraber, ortak akıl ve uzlaşı kültürü temelinde, evrensel değerler çerçevesinde; güçlü demokrasi, güçlü ekonomi ve güçlü toplum ilkesi ile aşabileceğimize inanıyoruz. Burada TÜRKONFED-TÜSİAD gibi çok önemli roller üstlenmiş, ekonomiye yön veren iş dünyası örgütlerine büyük görevler düştüğü açıktır. Bu konuda, TÜRKONFED'in yapmış olduğu orta gelir tuzağı, kent bölge raporu, BORGİP Projesi gibi değerli çalışmalar bizlere ışık tutacaktır. Ancak, Kamu yatırımlarının, bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasında son derece önemli olduğu açıktır. Son yıllarda bölgemizde yapılan duble yollar, Tüneller, Bölge Hastaneleri ve benzeri çok ciddi kamu yatırımlarının yapıldığı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Fakat önerimiz, bu yatırımların artarak devam etmesidir. Son söylediğim, ilk söylediğim olsun. Yapılacak iki Şey. Kardeşlik hukukunun geliştirilmesi, ekonominin güçlendirilmesidir.” Şeklinde konuştu.
AVCI: VAN'DA 500 İSTİHDAM KAPASİTELİ TEKSTİL FABRİKA HAYATA GEÇİRDİK
Fikir, girişim ve yatırım amaçlı 3 yıl önce benzersiz bir konseptle, kurulan ve birçok amacı içinde barındıran Dostluk grubu oluşumunun aktif olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade eden Dostluk Gurubu Başkanı Mehmet Avcı, Van’da gerekli yatırımların yapılması gerektiğine dikkat çekti. Avcı, “Ticari olarak geçen sene Ticari işler komisyonu koordinatörümüz Sayın Hayrettin Gümüşkaya öncülüğünde Van'da hayata geçirdiğimiz 500 istihdam kapasiteli tekstil fabrikamız bir "sosyal ticari girişim” olarak çoklu ortaklık kültürünün en somut örneklerinden biri oldu. İstikrarımızı hiç bozmadan her ay bir üyemizin ev sahipliğinde gerçekleştirmiş olduğumuz "aylık buluşmalarımız” Organizasyon komisyonu koordinatörümüz Sayın İshak Sevimli öncülüğünde network ve kaynaşma organizasyonlarında birlikte hareket etmenin güçlü bir sinerji oluşturup, etkin bir yapı örneğini ortaya koydu. Sosyal yardımlaşma komisyonu koordinatörümüz Sayın Sevgi Başıbüyük öncülüğünde her yıl 5 bine yakın öğrenciye motivasyon amaçlı gerçekleştirdiğimiz ziyaretler ve yardımlarımız ayrıca çeşitli okul ve bireylere sağladığımız imkanlarla sosyal yardımlaşma alanında da duyarlı bir oluşum olduğumuzu göstermiş olduk. Bu ay bu toplantının Dostluk grubu organizasyonuyla yapılması bizlerin doğru ve emin bir yolda olduğunu çok net göstermektedir.” Dedi.
AVCI: VAN’DA YATIRIMCILAR İÇİN GÜVENLİK ORTAMI SAĞLANDI
Ekonomide, kalkınmada, sosyal ve kültürel faaliyetlerde ilerlemek büyük oranda güvene dayalı bir şekilde gerçekleştiğini söyleyen Avcı, “Bu gün Dünyanın saygın iş STK’larından biri olan TÜSİAD'ın ve ülkemizin en büyük iş STK’sı olan TÜRKONFED'in yönetim kurulu toplantılarını Doğu Anadolu’nun kalbinde yani memleketimizde yapıyor olması herkese, Van'ın güvenli bir şehir olduğunu, yatırımların ve organizasyonların rahatlıkla yapılabileceğini göstermektedir. Bölgesel büyümenin daha hızlı yaşanacağını umut ediyoruz. Bölge ekonomisinin kalkınmasında TURKONFED'in hazırlamış olduğu raporlar, oluşturmuş olduğu dinamik yapıların bir örnek olduğunu da ayrıca belirtmek isteriz. Kendilerinin bu çalışmalarını yürekten kutluyoruz. Gayri safi milli hasılada yüzde 1'in altında kalan doğu illerinin içerisinde bulunan Van'da Ticaret ve Sanayi odasının etkin faaliyetlerinin önemli katkısıyla komşu ülkelerle ticaret hacminin arttırılması yönünde başta turizm olmak üzere etkin ivme kaydedildiğini görmekteyiz.” Diye konuştu.
AVCI: DOĞU ANADOLU’DA HALEN BÜYÜK ORANDA İŞSİZLİK VAR
Devlet tarafından sağlık, eğitim ve yol başta olmak üzere birçok alanda 1520 yılda yapılan yatırımların bölgenin kalkınmasında önemli rol oynadığını anımsatan Avcı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Ancak, güvenin olmadığı bir ortamda ekonomik ve sosyal kalkınma olmasının da mümkün olmayacağının farkındayız. Son yıllara kadar sürgün yeri olarak anılan bu bölgenin kapasitesi düşük kişilerin atanmasıyla kamu eliyle sağlanan imkan ve öğretilerin, eğitim başta olmak üzere bir çok alanda geri kalmasına sebep oldu. Bu algıyı ve olguyu değiştirmeye yönelik gösterilen hassasiyetlerin insan kaynağı nezdinde daha ileriye taşınacağını umut ediyoruz. Gelişmiş olan şehirlerle en az gelişmiş olan şehirlerin aynı statüde değerlendirilerek ülke genelinde sabit bir asgari ücret belirlenmesi bölgede kaçak işçi çalıştırılması ve birçok çalışanın sosyal haklarından mahrum kalmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle bölgesel asgari ücret belirlenmesi ve denetimlerin daha dikkatli yapılması büyük önem taşımaktadır. Yatırımların oluşması için hazırlanan teşvik paketlerinin coğrafi konumu, çalışma koşulları, ham madde yetisi analizi yapılarak bölgesel teşvik paketleri yerine il ve sektör bazlı olmasının daha çok ilginin arttıracağını düşünmekteyiz. Ülkemizin kalkınması için en az kalkınmış bölgelere yoğunlaşmak büyük önem taşımaktadır. Batıda teknoloji, bilim, sanat, küresel entegrasyon konuşulurken Doğu Anadolu’da halen büyük oranda işsizlik, çocuk yaşta evlilik, terör olaylarını konuşmaktayız. Yatırımları doğrudan buralara getirme olasılarının düşük olduğunu gördüğümüz için dolaylı yatırımların sağlanacak güven ve girişimlerle olabileceğinin kanaatindeyiz.”