Tarih: 13.06.2020 19:39

Van SDİ kentteki korona virüs salgınını değerlendirerek Vali Bilmez’e teşekkür etti

Facebook Twitter Linked-in

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) Dönem sözcüsü Cevdet Arvas korona virüs salgını döneminde alınan tedbir ve çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulunarak normalleşme sürecinde rehavete oluşmalıdır dedi. Kentteki pandemi sürecinin başarılı bir şekilde yönetildiğini izinsin yapılan taziyeler nedeniyle salgının yayıldığını kaydeden Arvas, Vatandaşlara kurallara uyulması konusunda da çağrıda bulundu.

ÖZGÜN MODELLER GELİŞTİRİLMELİDİR
Korona virüs salgını küresel ekonomik krizi tetiklediğini belirten Arvas, “Kovid-19 salgını, küresel ekonomik krizi de tetikleyen fiili bir durum oluşturdu. Sağlık sistemlerinin dayanıklılığı ile birlikte hâkim küresel siyasetin ideolojik argümanına dönüşen kapitalist ekonomi modelini de sorgulanır hale getirdi. Virüs bu noktada krize yol açan asıl sebep olarak değil, belki beklenen sistem krizini açığa çıkaran bir unsur oldu. Gelinen nokta itibariyle dünya servetinin %99’unun %1’lik bir kesim tarafından kontrol edilir hale gelmesi, mevcut sistemin insani ve ahlaki olmadığını tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Bu duruma paradan para kazanmayı esas alan yöntemi, üretim ve istihdamdan ziyade sistemin büyük oranda faizli ekonomik sistem neden olmuştur. Birçok devlet ekonomik durgunlukla baş edebilmek için günü kurtaracak karşılıksız para basma işine girişmişlerdir. Sömürü ve emek hırsızlığıyla meşhur, mevcut ekonomi modelini pansuman tedbirlerle diri tutmak yerine sosyal adalet anlayışı ile hakça bölüşüm ve adil paylaşımın hedeflendiği, faiz ve rant yerine emek ve üretimin değer kazanacağı özgün modeller geliştirilmelidir.” Dedi.

FIRSATÇILIĞA ENGEL OLUNMALIDIR
Salgın döneminde yapılan fırsatçılığa engel olunması gerektiğinin altını çizen Arvas, “İslam ülkeleri, batının sömürü çarkını ayakta tutan Dünya Bankası, İMF ve DTÖ gibi kuruluşların kapitalist kuramları peşinden koşmak yerine sosyal adaleti emreden İslam’ın iktisat modelini hayata geçirerek bütün insanlığa çıkış yolunu göstermelidir dedi. Arvas, “Dünyayı etkisi altında alan Kovid-19 pandemisi risk ortamını da beraberinde getirdi. Yeni tip koronavirüsün ortaya çıkmasıyla birlikte okulların tatil edildiği, seyahat kısıtlamalarının getirildiği, etkinliklerin iptal edildiği ve insanların mümkün olduğunca evde kalmaları konusunda uyarıldığı bir süreç içine girildi. Tüm bireylere ve kurumlara belirli sorumlulukların düştüğü bu süreçte iş dünyası da bazı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu nedenle koronavirüs pandemisi sürecinde kurumların gerçekleştirdikleri kriz yönetimi ve kriz iletişimi önemli konular arasına girdi. İyi bir itibar, maddi varlıklardan bile daha değerlidir. Dolayısıyla, krizlerin itibar yıkıcı etkisi düşünüldüğünde, kriz yönetimi tüm kurumlar için önemlidir. Krizleri başarıyla atlatan kurumların itibar kazandığı, krizlerle iyi bir şekilde yüzleşemeyen kurumların ise itibarlarıyla birlikte tüm varlıklarını kaybedebildikleri geçmişte yüzlerce örnekle kanıtlanmıştır. Pandeminin işsiz bıraktığı insanlarla birlikte işsizlik ülkenin en önemli sorunu haline gelmiştir. Buna ilişkin bir çözüm üretilmezken insanların bankalara borçlanmasının teşvik edilmesini anlmak mümkün değildir. Açlık ve yoksulluk sınırı, temel gıda fiyatlarındaki artışlar nedeniyle yükselirken yoksulluk oranı da bu paralelde yükselmeye devam etmektedir. Ekonomi yönetiminin bu hususu gündemine alması gerekir. Bununla birlikte konut ve taşıt kredilerine yapılan teşvikleri ranta dönüştüren odaklara da fırsat verilmemelidir. Konut ve araç fiyatlarındaki artışlar için bir standart belirlenmeli ve fırsatçılığa engel olunmalıdır.” Diye konuştu.

NORMALLEŞME SÜRECİNDE REHAVET OLUŞMAMALIDIR
Korona virüs salgınının kentte iyi yönetildiğini anımsatan Arvas, normalleşme sürecinde vatandaşların rehavete kapılmaması gerektiğini kaydetti. Arvas, “Kovid-19 virüs salgını yaklaşık dört aydır ülkemizde de ciddi anlamda etkisini göstermiştir. Salgına bağlı olarak 10 Haziran 2020 itibariyle 4.763 vatandaşımız hayatını kaybetti. Toplam iyileşen 147.860 Hala 174.023 kişi üzerinde pozitif vaka sayımız bulunmaktadır. Gelinen süreçte virüsün yayılım hızı, vaka sayısındaki düşüş ve hastalığın kontrol edilebilir aşamaya gelmesi sevindiricidir. Gösterilen özverinin ve ödenen bedellerin heba olmaması, salgının yeniden alevlenmemesi için normalleşme sürecinin doğru yürütülmesi çok önemlidir. Bu kapsamda ilk adım atıldı ve büyük oranda kısıtlamalar kaldırıldı. Atılan adımlar ve alınan mesafe elbette değerlidir. Bu noktaya toplum olarak tedbirlere uymakla geldik şüphesiz. Vatandaşlarımızın tedbirlere bir süre daha riayet etmesi, rehavete kapılmaması gerekir. Salgın öncesi duruma dönüşün kısa vadede mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Bu süreçte tedbir ve destek paketleri noktasında da bir rehavet oluşmamalıdır. Yeni dönem uygulamaları ile toplumun sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının doğru tespit edilerek gerekli adımların zamanında atılması çok önemlidir. Yeni normal dönemde özellikle dar gelirli toplum kesimleri ve küçük esnafta ciddi ekonomik sıkıntıların baş göstermesi muhtemeldir. Bu kesimleri rahatlatacak alternatif çözüm yöntemleri geliştirilmelidir. İl olarak koronavirüs ile mücadelede başta Van Valiliğimiz, il sağlık müdürlüğümüz ve üniversite bünyesindeki hastaneler ve vefa sosyal destek grupları ile diğer kamu kurumları güzel ve başarılı bir mücadele süreci verdiler. Fakat gelinen noktada bir kısım vatandaşlarımız üzerlerine düşen sorumluluğu maalesef yerine getirmeyip örf, adet, gelenek ve göreneklerinden dolayı bu hassasiyete riayet etmediler. Halk olarak sağlık bakanlığının uyarıları dikkate alındığında sağlıklı günlerin daha yakın olacağı bilincinde olmalıyız.” İfadelerini kullandı.

SAĞLIK SEKTÖRÜNDEKİ ÇİFTE STANDART BİTMELİDİR
Sağlık çalışanlarına yönelikte açıklamalarda bulunan Arvas, şu şekilde konuşmasını sürdürdü:”Kovid-19 salgın sürecinde bazı aksaklıklar dışında ortaya konulan kriz yönetimi sağlık alanında gelinen nokta açısından önemlidir. Ancak bu seviyeye rağmen sağlık çalışanları içinde oluşturulan modern kast sistemini andıran uygulamalar halen devam etmektedir. Sağlık çalışanları arasında birden fazla statünün olması, aynı işi yapmalarına rağmen çalışanların farklı ücretler alması iş barışını ve sağlıkçılarımızın motivasyonlarını ciddi anlamda zedelemektedir. Salgın sürecinde ek ödemelerdeki iyileştirmelerin ciddi farklılıklarla çalışanlara yansıması, aynı birimde çalışanların bile birbirlerinden çok farklı ücretler alması, ek ödemelerin üç ay tavandan yatırılma sürecini gölgelemiştir. Adil olmayan bu uygulama, geçmişte taşeron elemanı olarak görev yaparken, yasal düzenleme ile sürekli işçi statüsüne geçirilen temizlik, klinik destek (hasta bakıcı), veri kayıt ve güvenlik hizmeti çalışanlarını mağdur etmiştir. Sağlık hizmeti bir bütün olup, bu alanda görev yapan tüm çalışanlar yapının tamamlayıcı unsurlarıdır. Hizmet sunumunda bazı kesimleri küçümsemek, değersizleştirmek veya ötekileştirmek adil ve sosyal yönetim anlayışı ile bağdaşmaz. İşçi statüsündeki çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesi sağlık hizmeti bütünlüğünün gereğidir. Bu anlamda mağdur edilen personeller için bir bütçe oluşturularak farklılığın giderilmesi adaletin gereğidir ve iş barışına hizmet edecektir. Unutulmamalıdır ki Sağlık işi bir ekip işidir.”

Kaynak: Van Postası Gazetesi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —