Van Milletvekili Arvas: “Tarımsal ve kültürel değeri olan Erciş üzümünü yaygınlaştırıyoruz”

AK PARTİ VAN MİLLETVEKİLİ ABDULAHAT ARVAS, ERCİŞ ÜZÜMÜNÜN YAKLAŞIK 3 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANAN GEÇMİŞİYLE ATASAL GEN KAYNAKLARIMIZ ARASINDA YER ALDIĞINI BELİRTEREK, “BÖLGEMİZDE UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ VE KAYBOLMA TEHLİKESİ OLAN BU

Van Haberleri 14.04.2020 09:07:10 0
Van Milletvekili Arvas: “Tarımsal ve kültürel değeri olan Erciş üzümünü yaygınlaştırıyoruz”
Tarih: 01.01.0001 00:00

VAN (İHA) – AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Erciş üzümünün yaklaşık 3 bin yıl öncesine dayanan geçmişiyle atasal gen kaynaklarımız arasında yer aldığını belirterek, “Bölgemizde unutulmaya yüz tutmuş ve kaybolma tehlikesi olan bu tarımsal mirası canlandırmak, bağcılığı teşvik etmek ve ekonomik katma değere dönüştürmek amacıyla Erciş üzümü konusunda bir çalışma başlattık” dedi.

Açıklamalarda bulunan Abdulahat Arvas, dünyada ve ülkemizde sevilerek tüketilen üzümün ekonomik açıdan olduğu kadar beslenme ve sağlık açısından da önemli bir meyve türü olduğunu belirterek, “Van ve Erciş ilçemizin de içerisinde bulunduğu bölge, dünyanın en eski üzüm bağı alanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Erciş üzüm çeşidi, endemik bir tür olup Van ve çevresinde hüküm sürmüş medeniyetler için tarımsal ve kültürel bir değer taşımıştır. Tarih öncesi çağlardan itibaren yetiştirilmeye başlayan ve halen yetiştirilmeye devam edilen üzümün insan yaşamındaki yeri kadim bir geçmişe sahiptir. Van’da Urartulardan (M.Ö. 900– 600) kalan Menua (Semiramis, Şamran) sulama kanalı ve çevresindeki asma bahçeleri eski belgelerde çokça anlatılmıştır. Aynı şekilde Erciş üzümünün köklü bir geçmişi vardır. Karataşlar mevkiinde bulunan taşlar üzerine, Kral II. Sarduri (M.Ö. 764-735) tarafından yazdırılan çivi yazılı kitabede; Erciş’te üzüm bağlarının kurulduğunu, bağlardan üzüm çalanların cezalandırılacağı belirtilmektedir. 7 bin yıllık köklü bir bağcılık kültürüne sahip olan Türkiye, dünyada sahip olduğu bağ alanlarında 5., üzüm üretiminde 6., ihracatta ise 7. sırada bulunmaktadır. Dünyadaki 7,1 milyon hektar bağ alanının 435 bin hektarı ülkemizde olup, aynı zamanda 77,5 milyon tonluk üretimin 4 milyon tonunu da yine biz yapmaktayız. Yine dünya genelinde toplam 9 milyar dolarlık ihracatın 531 milyon doları Türkiye’den sağlanmaktadır. Türkiye dünyanın 102 ülkesine üzüm ihracatı yapmakta olup, bunun yarısından fazlası yani yüzde 54,6 kısmı Avrupa ülkelerine satılmaktadır” dedi.

Van ve yöresinin özgün çeşidi olan Erciş üzümü yetiştiriciliğinin Türkiye bağcılığına önemli bir zenginlik kattığını dile getiren Arvas, şöyle dedi:

“Erciş üzümü yaklaşık 3 bin yıl öncesine dayanan geçmişiyle atasal gen kaynaklarımız arasında yer almaktadır. Erciş üzümünün başta Urartular olmak üzere sırasıyla; Medler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Ermeniler, Araplar, Selçuklular, Karakoyunlular ve Osmanlılar döneminde yetiştirildiği tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır. Tane ve salkım özellikleri ile Anadolu’da elde edilen üzümler çoğunlukla kuru ve yaş olarak tüketilirken, bir kısmı da pekmez, bulama, pestil, lokum ve köfter şeklinde değerlendirilmiştir. Tarihsel serüveni içinde Erciş üzüm bağlarının, özel misafirlerin ağırlandığı en değerli mekân olduğu görülmekte olup, türkülerde, hikâyelerde ve efsanelerde üzüm bağlarına büyük yer verildiği bilinmektedir. Yaşadığımız coğrafyanın sahip olduğu karasal iklim ve yüksek rakıma rağmen, etrafının yüksek dağlarla çevrili olması ve Van Gölü’nün ılımanlaştırıcı etkisi, Van’ı ve bütün havzayı doğal mikro klima alanı haline getirmektedir. Van Gölü kışın depoladığı soğuğu yaz boyunca kaybederek serinletici, yazın aldığı ısıyı da kışın harcayarak vaha etkisi oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı üzüm gibi daha birçok meyve bu bölgede yetişme şansı bulmuştur. Coğrafya ve iklim parametrelerinin etkisi ile güneş enerjisi bakımından oldukça zengin olan Van Gölü Havzası’nda, yetişen meyvelerin aromaları da yüksektir.”

“Bağcılık, kırsal turizmi canlandırabilir”

Son yıllarda kırsal alanlara yönelik gelişme gösteren en önemli turizm seçeneklerinden birinin de tarım turizmi olduğunu söyleyen Arvas, “Gerek dünyada gerekse de ülkemizde önemi giderek artan Agroturizm, yani tarım turizmi faaliyetleri başında ‘Bağ turizmi’ gelmektedir. Van Gölü Havzası tarihten gelen eski ve köklü bir bağcılık geçmişi ile kırsal turizmin öne çıkan değerlerinden biri olan bağ turizmine hizmet edebilecek bir konumdadır. Bağ turizmi; içinde organik bağcılık, bağ bozumu, festival ve çeşitli etkinliklerle zenginleştirilmiş doğa temelli bir turizm faaliyetidir. Bunun örnekleri ABD, Fransa ve Portekiz gibi dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de Çanakkale, İzmir ve Nevşehir gibi şehirlerde de mevcuttur. Erciş; coğrafi ve iklim koşulları, ulaşım imkanları, zengin toprakları ve girişimci, kadirşinas insanları ile kırsal turizm bakımından önemli bir merkez potansiyeline sahiptir. Kırsal nüfusun doğru yönlendirilmesi ve çeşitli alternatifler sunularak üretime teşvik edilmesiyle niteliklerinin geliştirilmesi ve bu yolla gelir düzeylerinin arttırılması temel hedefimizdir. Bu gaye ile bağcılığı yaygınlaştırma faaliyetimiz kapsamında yapılan çalışmalar ekolojik anlamda sürdürülebilir, ekonomik anlamda uygulanabilir ve sosyal anlamda karşılık bulacak çok yönlü bir projedir. Hasat döneminde sağlayacağı istihdam ve katma değer kırsal kalkınmayı hızlandıracaktır. Sonbaharda başlayan bağbozumu Ege gibi birçok bölge için yeni bir turizm çeşidi olarak kullanılmaktadır. Bölgeyi ziyaret edenler sadece bölgenin gastronomisi ile değil aynı zamanda bölgenin doğası ve kültürü ile de tanışmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

Erciş üzümü çoğaltma çalışması

Yerkürenin en eski bağ alanlarından olan Erciş’in tarih boyunca üzüm yetiştiriciliği konusunda önemli bir merkez olduğunu belirten Arvas, “Ancak günümüzde ilçede sadece 389 dekar alanda bağ yetiştiriciliği yapılmaktadır. Söz konusu alanda toplam 15 bin civarında asma olduğu tahmin edilmektedir. Tekler, Salihiye, Bayramlı ve Tekevler mahallelerinde kapama bağ şeklinde yapılan üzümcülük, diğer yerleşim yerlerinde üreticiler tarafından ihtiyaçları ölçeğinde 5-10 asma yetiştirilerek yapılmaktadır.

Erciş ilçemizde tarih boyunca yetiştirilmiş olan üzüm, yöre halkı tarafından sevilerek tüketilen, ancak çeşitli nedenlerle üretim alanları daralmış bir tarım türüdür. Bölgemizde unutulmaya yüz tutmuş ve kaybolma tehlikesi olan bu tarımsal mirası canlandırmak, bağcılığı teşvik etmek ve ekonomik katma değere dönüştürmek amacıyla Erciş üzümü konusunda bir çalışma başlattık. Van Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Erciş Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ile planladığımız şekilde, erken ilkbahardan itibaren Van Büyükşehir Belediyesi, Erciş Kaymakamlığı, Erciş Belediyesi ve YYÜ Ziraat Fakültesinden değerli hocalarımızın katkıları ile çalışmalarımız program dahilinde devam ediyor. Bu kapsamda öncelikle bağ çoğaltma materyallerinin alınacağı damızlık bağlar tespit edildi. Bağ çeliklerinin köklendirilmesi için uygun toprak karışımı hazırlanarak tüpleme çalışmaları başlatıldı. Aralıksız süren çalışmalarla 150 bin çeliğin haziran ayı ortalarına kadar köklendirilip tüplü olarak üreticilerimize ücretsiz dağıtılması hedeflenmektedir. Başlattığımız proje ile kırsal kalkınmayı destekleyerek buralarda tarımsal alt yapıyı güçlendirmeyi ve geliştirmeyi hedefliyoruz. Dağıtacağımız fidanlarla birlikte ilçemize uygun ürünlerin üretilmesi ve çoğaltılması ile ilgili altyapı oluşturmuş olacağız. İnşallah gelecek yıllarda bu havza ile uyumlu üzüm gibi birçok tarımsal ve kültürel ürünümüzü de kendi topraklarımızda yetiştirip çoğaltacağız. Her alanda üretimi teşvik edeceğiz. Halkımız ve çiftçiler ve bütün paydaşlar ile elimizi toprağa değdirdikçe göreceğiz ki hem istihdam olacak hem de vatandaşlarımız geçimlerini daha iyi şekilde sağlamış olacaktır. Doğanın bize cömertçe verdiklerini düşünürsek bizim de ona karşılığını vermemiz gerekir. Doğaya verilebilecek en güzel hediye ağaç dikmektir. Bir fidanı toprakla buluşturmak, büyüyüp yeşermesini sağlamak kendimiz ve çocuklarımızın geleceği için yapmamız gereken en önemli görevlerden biridir. Yüce dinimiz İslam’da ağaç dikmeyi teşvik ediyor. ’Kıyamet koparken bile elinizde bir fidan varsa onu dikiniz’ diyen Peygamber Efendimiz, başka bir hadisinde de ‘Bir Müslüman’ın diktiği ağaçtan yenen şeylerin her birinin kıyamete kadar sadaka olacağını’ haber veriyor. Dolayısı ile çevrenin ağaçlandırılması, yeşillendirilmesi ve temizliği herkesten çok Müslümanlara yakışır” diye konuştu.

“Erciş üzümü coğrafi işaret olarak tescillenmelidir”

Erciş üzümünün karakteristik özellik kazanış, bilimsel çalışmalara konu olmuş ve Erciş ile özdeşleşmiş bir yöresel ürün olduğunu da kaydeden Arvas, “Erciş üzümün sağlık bileşenleri olan fenolik maddeler ve antioksidan özellikleri bakımından, zengin kaynaklardan biri olarak değer taşımaktadır. Erciş çeşidi, organik asit içeriği bakımından oldukça zengin bir potansiyel sahiptir. Bir araştırmada, tanelerinin makro ve mikro element içeriğinin yüksek olduğu vurgulanırken, bir araştırmada gallik aside yalnızca Erciş’te rastlanmıştır. Erciş üzümü, kallus oranı en yüksek çeşit olarak saptanmıştır. Erciş üzümü sofralık tüketiminin yanı sıra geleneksel olarak pekmez yapılarak da değerlendirilmektedir. Gelişmiş bölgelerin ekonomik kalkınma hamlelerine bakıldığında, itici ivmeyi tarımdan ve kırsal kalkınmadan aldıkları görülmektedir. Kırsal ekonomileri kalkındırmak amacıyla, ürün çeşitliliğinin oluşturulması gerekmektedir. Birçok ilin veya ilçenin ekonomisini sürükleyen belli başlı sektörler ve bu sektörler içerisinde de belli başlı ürünler bulunmaktadır. Genellikle belirli coğrafi alanda yapılan üretim, o alanın doğal kaynakları ve iklim koşulları ile sınırlı olmaktadır. Bu da yöresel ürün olarak tabir edilmektedir. Dünya ve Türkiye’deki yöresel ürünler incelendiğinde, bölgesindeki tüm sektörü ve hatta yöreyi sürükleyen lokomotif ürünlerin var olduğu görülecektir. Bu lokomotif ürünler, artan taleple birlikte sektöre önemli katkılar sunarak, şehirlerin bu ürünlerle anılır duruma gelmesini sağlamakta ve böylece bölgesel kalkınmaya katkı sağlayan çok önemli birer araç durumuna gelebilmektedirler. Yöresel ürünleri ve adlarını haksız rekabete karşı korumak, bu ürünlerin gerçek üreticilerine katma değer sağlamak için dünyada olduğu gibi ülkemizde de ‘Coğrafi İşaretler’ uygulaması mevcuttur. Coğrafi işaretlerin tescilinin amacı, genel nitelikleri itibariyle üretimi, yerel niteliklerine bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunmasını sağlamaktır. Türkiye’de birçok şehir veya ilçe belli bir ürüne kaynak teşkil ettiği ve bu ürün ile ünlenmiştir. Dünya genelinde özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinde de coğrafi işaretler, bölgesel ya da yöresel kalkınmada önemli bir araç olarak görülmektedir” şeklinde konuştu.


Anahtar Kelimeler: