Uzmanlardan yeni eğitim yılı öncesi uyarılar

Van’da Kavram Eğitim Kurumları Müdürü ve Rehberlik Öğretmeni Lokman Tekin; mutlu, başarılı ve sağlıklı bir toplumun ancak kaliteli bir eğitimle mümkün olduğunu ifade ederek, “Öğrenciler, okullar, öğretmenler, aileler birbirleriyle

Van Haberleri 6.09.2019 12:53:24 0
Uzmanlardan yeni eğitim yılı öncesi uyarılar
Tarih: 01.01.0001 00:00

Van’da Kavram Eğitim Kurumları Müdürü ve Rehberlik Öğretmeni Lokman Tekin; mutlu, başarılı ve sağlıklı bir toplumun ancak kaliteli bir eğitimle mümkün olduğunu ifade ederek, “Öğrenciler, okullar, öğretmenler, aileler birbirleriyle yarışma halinde değil, dayanışma halinde olmalıdırlar” dedi.

2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı’na sayılı günler kala uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. Başarılı bir eğitim için herkese düşen görevler olduğunu dile getiren Kavram Eğitim Kurumları Müdürü ve Rehberlik Öğretmeni Lokman Tekin, eğitimin belki de son yıllarda en çok yıpranan sektör olduğunu söyledi. Eğitimde neredeyse hiçbir şeyin tam olarak yolunda gitmediğini belirten Tekin, “İdealize ettiğimiz, bilinçlenme seviyesi yüksek, manevi değerlerine sahip çıkan, doğaya ve diğer tüm canlılara karşı “yaşatıcı” olabilen, bilimi ve bilimsel değişimi yakından takip edip, yeni değişimleri oluşturabilen bir toplum ancak eğitimi güçlü olabilen bir toplumdur. Peki eğitimi güçlü hale getirebilmemiz için neler yapmalıyız? Eksikliklerimiz neler? İdealize ettiğimiz bir toplumu nasıl oluşturacağız? Öncelikle eğitimi doğru anlamamız ve şu 3 ayrıntıyı unutmamamız lazım: Eğitim sadece okullarda verilmez, eğitim yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve eğitim için herkes bir şey yapabilir” dedi.

Toplumda başarılı, sağlıklı ve güvenli bireyler yetiştirmek istiyorsak, bunun derhal hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Tekin, “Birincisi toplumda herkes öğretmen kesiliyor. Bırakalım öğretmenliği sadece öğretmenler yapsın. Çocuklarımızın ve gençlerimizin anneye, babaya, dedeye, amcaya, teyzeye de ihtiyacı var. Çocuklarınızla arkadaş olmayın! Onların yığınla arkadaşı ve öğretmeni var ama bir annesi ve bir babası var. İkincisi çocuklarımıza sosyal bilimler, görsel sanatlar, spor ve pratik beceriler kazandırmamız lazım. Okullarda öğretilen bilgiler soyut ve hayattan kopuk olmamalıdır. Sınavlar öğrencinin ilgi, yetenek ve becerilerini ölçen, onları geliştiren bir formata dönüştürülmelidir. Üçüncüsü ise öğrenme, oyun haline dönüştürülmelidir. Öğrenciler öğrenirken, aynı zamanda zevk alabilmeli, oyun terapisi hissedebilmeliler. Matematik, fen bilimleri gibi soyut kavramlar gerektiren dersler müzik, drama, spor gibi uygulamalarla öğretilmelidir” ifadelerini kullandı.

Açıklamalarında aile, veli, öğretmen olarak herkesin yapabileceklerinin olduğuna vurgu yapan Tekin, “Yaşları ne olursa olsun çocuklar ve gençler, okula kendileri gitmelidir. Ailenin aşırı korumacı yaklaşımı, çocuklarda ve gençlerde çok fazla güven kaybına neden olur. Bu yüzden yaşlarına bakmaksızın, kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayabilecek sorumluluklar almaları gerekir. Çocuklarımızın, bağımsız yetişmeyi öğrenmeleri gerekir.Unutmayın, çocuklarını okula getirip götüren bir anne-baba olmazsa, onları ödev yapmaya zorlayan bir anne-baba da olmaz. Evet, okullarımızda çetrefilli, uzun ve zaman alıcı bir müfredatımız var. Bunu basite ve anlaşılır hale getirmemizin en etkili yolu, kitap okumak, okutmaktır. Mutlaka günü belli saatlerinde çocuklarımızın kitap okumasını sağlamamız lazım. Bunun yanında her öğretmenin mutlaka yüksek lisans yapması lazım. En küçük öğretici unvan, bu olmalıdır. Öğretmenlik, toplum gözünde statüsü en yüksek meslekler arasında olmalıdır. Sistem bunu sağlamıyorsa da öğretmenler olarak bizler saygınlığımız, davranışlarımız, tutumlarımız ve hareketlerimizle bunu sağlamalıyız. Öğrenmenin yeri okullardır. Bu yüzden aile içindeki ilişkiler, eğitim ekseninde şekillenmemelidir. Bununla birlikte rekabet, üstünlük kazanmak gibi hırsa dayalı durumları çocuklarımızın hayatından atmamız lazım. Saygıya, öğrenmeye, bilinçlenmeye ve mutluluğa dayalı bir rekabet bilinciyle çocuklarımızı yetiştirmemiz lazım. Eğitim, asla çocuk için bir yarış değildir. Çocuklarımızı birbirleriyle yarıştıran bir model, kesinlikle tarihe gömülmelidir. Çocuklarımızdaki en büyük hazine saygı, sevgi, merhamet ve özgüvendir. Aynı anlayış, eğitimdeki tüm birimler için de geçerli olmalıdır. Öğrenciler, okullar, öğretmenler, aileler birbirleriyle yarışma halinde değil, dayanışma halinde olmalıdırlar. Evet, eğitimin şakası olmaz. Çünkü mutlu, başarılı ve sağlıklı bir toplum ancak kaliteli bir eğitimle mümkündür” diye konuştu.


Anahtar Kelimeler: