Van’ın ilk serbest ebesi ve yoga eğitmeni Nurgül Gönen, gelinen bu zamanda herkesin yoga yapması gerektiğini belirterek, “Yoga bir yaşam biçimidir” dedi.
Van’da yaklaşık 5 yıldır yetişkinlere yoga, hamile yogasi, doğuma hazırlık eğitimi, emzirme danışmanlığı verdiğini ifade eden 16 yıllık Ebe Nurgül Gönen, bölgenin ilk serbest ebesi olduğunu söyledi. 5 yıldır yoga ile doğuma hazırlık eğitmenliği ve emzirme danışmanlığı yaptığını dile getiren Gönen, “Kendimi araştırırken yogaya rastladım. Bedenimin, nefesimin farkında olmadığımı, zihnimin sürekli çalıştığını fark etmek beni çok rahatsız etti ve ben bu nedenle yogayı araştırmaya başladım. Sonra eğitimlere gittim. Van’da bu işle ilgilenen biri yoktu. Şehir dışına uzun soluklu eğitimlere, workshoplara gidip geldim. Sonra Van’da yogayı sosyal medyada yakın çevremdeki kişilere duyurmaya başladım. Yepyeni bir şeydi Van için. Spor salonlarında, kültür merkezlerinde gönüllü olarak özel yoga, hamile yogası verdim” dedi.
Yoganın fiziksel hareketin ötesinde bir şey olduğunu söyleyen Gönen, “Yoga; nefesi, zihni ve bedeni kullanarak kendimizi birleştirmenin bir süreci. Fiziksel olarak bedeni tanıma, esnetme, germe, açma şeklinde olsa da sağladığı faydalar sinir sistemimizi güçlendirmeye, ruhsal büyümemize katkı sağlıyor. 3 ay, 5 ay, 1 yıl, 5 yıl yaptım bitti denilecek bir süreç değil. Kendimizi bulduğumuz bir süreç. Çünkü ilk defa bedeninle, zihninle yüzleşiyorsun. Bu da çok keyifli oluyor” ifadelerini kullandı.
"Özellikle hamile kadınlardan yoğun ilgi var"
Yoga eğitmenliğinden sonra hamile yogası eğitimlerini tamamladığını belirten Gönen, özellikle gebe olan kadınlara eğitim verdiklerini söyledi. Gebeliğin 16’ncı haftasından sonra doktor tavsiyesi ile gelen kadınlara hamile yogası, doğuma hazırlık eğitimi, doğum sonrasına hazırlık ve ebeveyn desteği verdiğini belirten Gönen, “Şu anda özellikle hamile kadınlar başta olmak üzere bayanlardan bir talep var. Onlara nefes, meditasyon, egzersiz, anne-bebek iletişimi dersleri veriyorum. Bunun yanında yetişkinlere de yoga dersleri veriyorum” diye konuştu.
"Bebekler annenin hissettiği her şeyi sünger gibi çekiyor"
Özellikle pandemi sürecinde evde kalan insanların online bir şeylere ulaşmaya başlamasıyla yoganın artık her tarafta duyulmaya başladığını belirten Gönen, bunun yansımalarını görmeye başladığını söyledi. Özellikle gebe kadınların keyifli bir gebelik geçirmeleri için yoganın önemli olduğuna dikkat çeken Gönen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hamilelik 9 ay süren, doğum ile taçlanan ve aileye katılan yeni bir birey ile yaşamın farklı bir boyuta geçtiği bir süreç. Gebelerin keyifli bir gebelik geçirmeleri çok önemli. Bedenen ağrıların, sızıların, krampların olmadığı bir gebelik süreci keyifli kılıyor. Hamile yogası egzersizlerle bedeninin rahatladığı, kendine vakit ayırabildiği bir zaman dilimi. Huzurda olan bir anne adayının bebeğiyle rahimdeyken güçlü bağlar kurması kolaylaşıyor. Anne-bebek iletişimi ilk olarak rahimde başlıyor. Bebekler annenin hissettiği her şeyi sünger gibi çekiyor. Annenin bedenen ve ruhen iyi olması, bebeğin sinir sistemi ve beden gelişimini olumlu etkiliyor. Dolayısıyla hamile yogası doğumu kolaylaştırıyor. Anne derslerde öğrendiği gevşeme, bırakma ve doğru nefeslerle doğumu daha iyi yönetiyor. Bedeninin egzersizlerle esnemesi, bebeğin daha kolay doğumuna sebep oluyor.”
"Yoga sadece bağdaş kurup, elleri birleştirip ’ommm’ yapmak değildir"
Eğitimlerin hafta içi ve hafta sonu verildiğini belirten Gönen, grup derslerinin yanında özellikle pandemi sonrasında özel derslere rağbetin olduğunu söyledi. İnsanların yogayı hep meditasyon olarak bildiğinin altını çizen Gönen, “Yoga bir yaşam biçimidir. Çocuklar dahil herkes yoga yapabilir. Yoga sadece bağdaş kurup elleri birleştirip ‘ommm’ yapmak değildir. Nefesin, zihin ve bedenin esnetildiği, güçlendirildiği bir süreçtir. Eğer bedenimizin farkında değilsek meditasyon kısmına ulaşamıyoruz. Kendimizi sürekli kastığımızda zihnimizde günde 60 bin defa geçen düşüncelerin içinde kayboluyoruz. Yaşam şeklimiz, koşturmacalar, trafik, çalışma sistemimiz, rahat koltuklar ve sandalyelerin hepsi hem zihnimizi hem de bedenimizi çok yoruyor. Sürekli küçülen, kısalan kaslar ortaya çıkıyor ve belki de insan şekli de yavaş yavaş değişiyor. Sürekli oturduğumuz için ağrılarımız, stresimiz artıyor. Bu yüzden herkesin yoga yapması gerekiyor. Çünkü eskilerde olduğu gibi doğal bir yaşamımız yok. Yürüme alanımız, nefes alacağımız çok bir yerimiz yok. Sürekli şunu yapmalıyım, şunu yetiştirmeliyim dertleri, geç uyanmalar, geç yatmalar derken, bedenimiz, zihnimiz dinlenemiyor ve sürekli çalışıyor. Haliyle nefeslerimiz de bu stres ortamında kısalmaya başlıyor. Tam olarak nefes alamıyoruz. Onun için bizim bu yaşam şartlarında yapmamız gereken en önemli şeyin yoga olduğunu düşünüyor, herkesi sağlıklı bir yaşam için yogaya bekliyorum” dedi.