İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden " Financial Times", Van Gölü, Van müzesi, Akdamar adası gibi tarihi ve turistlik mekanlara manşetinde geniş yer verdi.
VAN POSTASI GAZETESİ ÖZEL
İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden " Financial Times", Van Gölü, Van müzesi, Akdamar adası gibi tarihi ve turistlik yapılara Manşetinde geniş yer vererek, görülmeye değer güzellikleri için Van’a gidilmesi gerektiğini önerdi.
Gazete, Van’da halkın hizmetine sunulan müzenin ziyaret edilmesi gerektiğini okurlarıyla paylaşarak, Van için “Burası bir geçiş noktasıdır, Türkiye, ülkenin uzak doğu ucunda bir yolculuğa çıkmış anthony sattin sadece şu anda tourisp haritasına uzanan şaşırtıcı eski anıtları ziyaret ediyor ” başlığıyla duyurdu.
BURASI BİR GEÇİŞ NOKTASIDIR
Gazetede geçen haberde, “Sabahattin Alkans, Van Gölü kıyılarında sabah saat 11: 00'de yolculuğumuza devam ettiğimiz sırada, “Burası bir geçiş noktasıdır” dedi. Bunu söylemeden önce bana Van’ın yükselen kalesini, büyük Osmanlı mimarı Sinan’ın bir camisini, bir Selçuklu mezarını, antik çivi yazısı ve Van’ın göz alıcı yeni müzesindeki Neolitik savaşçıların resimlerini göstermişti bile.”
VAN BİRÇOK DİLE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Umarım bir geçiş noktasından bahsettiği zaman, Türkiye'nin bu kısmının -yani uygarlık koridorlarından biri olan bu noktanın- Mezopotamya, İran ve Orta Asya'ya giden ya da oralardan gelenlerin geçtiği bir nokta olarak kastettiğini düşündüğüm için beni affedebilir. Aklında daha pratik bir şey olduğu ortaya çıktı: “geçiş, Vapuru kullandığımız yer. ”Böylece Akdamar Adası'na kısa bir yolculuğa çıktık. Yolda, Türkçe, Ermenice, Fransızca, Almanca, Amerikanca dillerini duydum.
AKDAMAR KİLİSESİNE DAVET EDİLDİ
Akdamar, büyük bir geçmişi olan küçük bir adadır. Kutsal Haç'ın güzel Ermeni Apostolik Katedrali, 1100 yıl önce, mavi gökyüzünün altında hala köz gibi parlayan pembe bir volkanik kayadan inşa edildi. Kilise yakın zamanda devlet tarafından restore edildi ve yılda bir kez Ermeni patriğinin Pazar günü hizmet vermesine izin verildi. Ziyaret ettiğim gün de ayin olmuştu, Türklerin kısmet veya kader dedikleri bir durum galiba. Dışarıda bir kalabalık vardı ve bir kuyruk vardı çünkü 10. yüzyıl mimarları uzak bir adada bu kiliseyi inşa ettiklerinde kalabalıkları planlamamışlardı. Bununla birlikte, inşa ettikleri şeyin etkisini hayal ettiler. Düşük dış kapıdan geçerken kafamı bükeceğimi, karanlık zırhın büyük kaldırım taşlarını geçeceğimi, sonra da yükselen uzun taşların adım adım yükselip beni kubbenin altındaki güneşli parıltıya götüreceğini biliyorlardı. Vay be! Şimdi bile, bir tiyatrodaki perdenin yükselmesi gibi, mükemmel bir şekilde çalışıyor. Güneş ışığına boğulan kilise, insanlarla ve iki papaz grubundan derin, melodik tezahüratlarla doluydu, biri mavi, diğeri kırmızı cübbeler, başka bir geçit noktasında sona eren güzel bir günde güzel bir an.” denildi.
Kaynak: Van Postası Gazetesi