İl kongresi ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Van'a gelen Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 'Kınamakla yetinmek yerine artık somut adım atılmalı, bu vahşete son verilmeli' dedi.
Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriye Yapıcıoğlu, İl Başkanı Rasim Sayğın ve partililerle birlikte basınla bir araya gelerek açıklamalarda bulundu.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına değinen Yapıcıoğlu, “Biz sadece Türkiye’ye değil bütün insanlığa çağrıda bulunuyoruz. Orada bir devlet yok. Orada bir işgal rejimi var. İşgal rejimini devlet olarak tanıyan herkes bu kararından dönmeli, vazgeçmeli ve tanıma işlemi geri alınmalı. Bütün ilişkiler kesilmeli, diplomatlar geri çağırılmalı. Varsa diplomat kılıklı Siyonistler onları da ülkelerinden deport etmeliler. Askeri, siyasi, ekonomik, ticari bütün ilişkiler kesilmelidir” dedi.
“Siyonist işgal rejimi vahşeti durmuyor”
HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, “Pazar günü Van İl Kongremizi gerçekleştirmek üzere Van’a geldik. Rasim başkanımız güven tazeledi. İnşallah önümüzdeki dönemde de Van İl Başkanlığını yürütecek. Teşkilatlarımız kısmi bir yenilenmeyle önümüzdeki dönemde daha fazla hizmet etme konusunda inşallah gerekli gayretlerini attıracaklar. Hem Van’ın hem de memleketin geri kalan kısmi sorunlarıyla daha yakından ilgilenme konusunda kararlılığı ortaya koydular ve inşallah bunu sürdürecekler. Bugün 23 Ekim, Van depreminin 12. Yıl dönümü. Bu vesileyle 12 yıl önce Erciş’te ve ondan yaklaşık 2 hafta sonra merkezi Van olan depremde vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Malumlarınız olduğu üzere 7 Ekim sabahından bu yana sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın bir numaralı gündemi Filistin meselesidir. Siyonist rejimin Gazze’ye yapmış olduğu soykırım derecesine varan saldırılar, bu saldırılarda ortaya çıkan vahşet görüntüleri ve tabiri caizse batı dünyasının sağır eden sessizliği var. Gazze 17 yıldır kuşatma altında. 2016 yılında Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra hem karadan, hem de denizden ablukaya alındı. En temel insani ihtiyaçların bile Gazze şeridine girmesine çok sınırlı bir şekilde izin verildi, bazen bütün bütün kesildi. 1948’de Siyonist işgal rejiminin kendisini devlet ilan etmesinden bu yana, bazen soykırım derecesine varan çok ciddi katliamlar yaşanıyor. 75 yıldır sürekli adım adım işgal genişliyor. 75 yıldır çocuk, kadın, yaşlı demeden siviller öldürülüyor. 75 yıldır sürekli dünya kamuoyu, uluslararası kurumlar, kuruluşlar kınamakla yetiniyor. Birleşmiş Milletler’den, Güvenlik Konseyi’nden alınan kararlar da uygulanmıyor. Hiç kimsenin kınaması yâda sadece sözlü tepkisi, Siyonist işgal rejimini ve vahşet rejimini durduramıyor” ifadelerini kullandı.
“İsrail terör örgütü gibi davranmaya devam edecek”
İsrail’in terör örgütü gibi davrandığını belirten Yapıcıoğlu, “7 Ekim’de Aksa Tufanı adıyla Gazze’deki Filistinliler bir operasyon başlattı. Onlar diyorlar ki ‘biz bu operasyonu başlatmasaydık, zaten Siyonist güçler çok ciddi bir saldırı başlatma hazırlığı içerisindeydiler. Biz yapacakları saldırının merkez karargahını basmak suretiyle onların planlarını bozduk ve orada çok ciddi savaş planları, saldırı planları ve çok değerli bazı istihbari bilgeleri ele geçirdik’ diyorlar. Muhtemeldir ki, bu 7 Ekim günü yapılan baskında beklemediği bir darbe alan Siyonist rejim, çizilen karizmasını düzeltmek için daha önce pek çok vahşet ortaya koyan Siyonist rejim, daha önce olmadığı kadar vahşileşti ve bu kez dünyanın gözü önünde, daha önce belki bir yıla yaydığı vahşeti şimdi birkaç haftaya sığdırma niyetinde ve durmadan saldırılarını sürdürüyor. Sayın Cumhurbaşkanının ‘eğer örgüt gibi davranırsa, örgüt gibi muamele görür’ sözü anlamladır ama şunu da ilave etmek gerekir; 1948’den bu yana hiçbir zaman devlet gibi davranmadı, hep örgüt gibi davrandı ve bundan sonra da bir terör örgütü gibi davranmaya devam edecek. Bizim nazarımızda hiçbir zaman devlet olmamıştır, orası bir devlet değil, bir terör örgütüdür, bir işgal rejimidir ve saldırılarını hiçbir hukuk, hiçbir kural, hiçbir kaide, hiçbir değer tanımaksınız gerçekleştiriyor. Şu son dönemde belki sosyal medyanın da yaygınlaşması ile ortaya konan vahşetin görüntüleri, bütün dünya kamuoyuna ulaştı. İnsanların gözü önünde kameralar kayıttayken, fosfor bombaları kullanıyorlar ve sonra inkâr ediyorlar. Deliller ortaya konulduktan sonra pişkin pişkin bunlara gerekçeler uydurmaya çalışıyorlar. ‘Biz terörle mücadele ediyoruz’ diyorlar. Çocuk hastanelerinin üzerine önce ‘hastaneyi boşaltın’ uyarısı yaptıktan sonra, hastanenin boşalmasının teminen fosfor bombasını çocuk hastanesinin üzerine attılar. Bundan sonra çocuk hastanesi tamamen boşaldı” diye konuştu.
“Siyonizm dünyanın gelmiş, geçmiş görebileceği en tehlikeli ırkçılıktır”
Yapıcıoğlu açıklamasının devamında, “Saldırılarına 7 Ekim Aksa Tufanını gerekçe olarak gösteriyorlar. Ne kendileri, ne de onların avukatlığını yapmaya çalışan Siyonist zihniyetli hiç kimse bu soruların cevabını veremez. Eğer bu saldırıların gerekçesi Aksa Tufanı yada Aksa Tufanı operasyonunu gerçekleştiren Hamas yada İslami cihat ise, peki Batı Şeria’da öldürdüklerini neden öldürüyor? Eğer saldırıların gerekçesi Hamas’ın varlığı ise, Hamas’ın varlığını ortadan kaldırmak için bunu yapıyorsan, Hamas yokken neden saldırıyordun? 1948 dedik ama aslında belki 1917 yani İngiliz işgaline kadar geri götürebiliriz, İngilizler tarafından Filistin toprakları işgal edildiğinden bu yana, kurmuş oldukları belki küçük çaplı terör örgütleriyle oradaki insanlara vahşeti yaşattılar. Bütün dünya aslında bunu görüyor ama belki bazıları bunu söylemeye cesaret edemiyor. Saldırgan taraf Siyonist işgal rejimidir, Siyonist işgal rejimi, Siyonist olmayan Yahudiler dahi, dünyadaki bütün inanç gruplarının, bütün farklı, etnik kökenlilerin, bütün milletlerin başının belasıdır. Çünkü Siyonizm dünyanın gelmiş, geçmiş görebileceği en tehlikeli ırkçılıktır. Kendisinden başka hiç kimseyi insan kabul etmez ve bu nedenle diğer insanlara insan muamelesi yapma gibi bir zorunluluk da hissetmez. Küçük bebeleri, henüz doğmuş birkaç günlük bebeleri öldürmeyi bile kendisine bir hak görüyor ve bazıları çıkıp kameraların önüne, ‘eğer biz bunları öldürmezsek, bunlar büyüdüklerinde bir Yahudi öldürecekler’ diye savuna bilme cesaretini gösterebiliyorlar. Çoluk, çocuk binlerce kişinin sığındığı hastaneyi vuruyor, bir anda yüzlerce insanı katlediyor, şehit ediyor, önce bunu alay edercesine üstleniyor, ‘zaten sağlık ekipmanları yeterli olmadığı yavaş yavaş öleceklerine, biz onları rahat bir ölümle onları bundan kurtardık’ diyebilecek kadar alçalabiliyorlar. Dünya kamu oyundan tepki yükselince, bu sefer yine insanlıkla, insanların aklıyla alay edercesine ‘aslında bu füzeyi biz atmadık’ diyorlar” dedi.
“Yeni bir sistemin inşası için gerekli adımlar atılmalıdır”
Hür Dava Partisi Genel Başkanı Yapıcıoğlu, “Bütün bunlar bir şeyi gösteriyor ki, Siyonist rejim asla hiçbir değeri, hiçbir hukuku, kuralı tanımıyor, tanımayacak ve asla sadece kınamalarla, sadece sözlü tepkilerle durdurulamayacak. Sınırları belli olmayan bir devlet olmaz. Kurulduğu günden buyana kendi sınırlarını deklere etmemiştir ve hiçbir yere bildirmemiştir. Çünkü sürekli sınırları genişletme gayretindedir. Savaş yayılır mı, bölgesel bir hal alır mı diye insanlar soruyor. Her gün televizyonlarda analistler bol bol analiz yapıyor. Biz de şunu söylüyoruz. Eğer terör rejimi Siyonist işgal rejimi, işgalini biraz daha genişletmeyi planlamışsa, onun zamanının geldiğine inanmışsa, zaten batı dünyası başta Amerika olmak üzere, kayıtsız, şartsız ne yaparsa yapsın o rejimin arkasında duracağını beyan ettiğine göre, bölge ülkeleri istese de, istemese de onlar bu savaşı yayacaktır. Onun zamanının geldiğine inanıyorlar mı, onu şimdilik bilemeyiz. Belki de 7 Ekim sabahı yapılan baskında ele geçirilen planlar içerisinde bu hususta bir ipucu, bir bilgi veya bir emare vardır. Bunu bilemiyoruz. Fakat eğer Siyonist vahşet durdurulmazsa, eğer bu dünyanın tehlikeli ırkçılığı durdurulmazsa, ne olduğu anlaşılmaz ve buna göre tedbirler alınmasa, bütün dünyanın başına bela olacak. Sadece bölge barışının önündeki bir engel değil, aynı zamanda dünya barışını tehdit eden bir unsurdur. Mutlaka dünya kamuoyu buna ilişkin tedbirlerini almalıdır. Uluslararası sistemin, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası sistemin de işlemediği, açıktan işlenen soykırım suçlarına karşı uluslararası ceza mahkemesinin sonuç alıcı bir adım atamadığı, Birleşmiş Milletler Konseyi’nden İsrail aleyhine herhangi bir karar çıkartılamadığı çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Öyleyse dünyanın bütün medeni insanları, insanlık değerlerinden yana olanlar, hangi millete mensup olurlarsa olsunlar, hangi inanca mensup olurlarsa olsunlar, yeni bir sistemin inşası gerektiği konusunda artık fikirde bir araya gelmeli, fiilin bir araya gelmeli ve yeni bir sistemin inşası için gerekli adımlar atılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Siyonizm’in ekmeğine yağ sürüyorlar”
Yapıcıoğlu açıklamasının devamında “Mevcut sistem dünya barışını korumuyor. Mevcut hakkı, hukuku, zayıfı korumuyor. Mevcut sistem sadece gücü elinde bulunduranların kendi gücünü, kendi ajandasını, kendi isteklerini dünyanın geri kalanına dayatma aparatı haline gelmiştir. Mutlaka bunun düzeltilmesi için de adımlar atılmalıdır. İslam dünyasından da şunu istiyor ve bekliyoruz. Bugün Gazze’de Batı Şeria’da, Filistin topraklarında yürüyen savaş, yarın belki Lübnan’a, Suriye’ye, Mısır’a, Türkiye’ye, Ürdün’e, Irak’a, İran’a yayılır. Buralara yayılmadan önce, Müslümanlar sarı öküzü teslim etmemelidir. Eğer bugün farkında olmadan da olsa, yada bazıları bilinçli yapıyor. ‘Filistin davasından bize ne, bu savaş bizim savaşımız değildir’ diyenler, yarın, öbür gün savaş kendi kapılarına dayandığında, savaşın aslında kimin savaşı olduğunu görecekler. Ama o gün belki çok geç olacak. İlk başta buna Arap- İsrail savaşı dediler. Sonra İsrail- Filistin savaşı dediler. Şimdi Gazze savaşı diyorlar. Hatta bazıları Hamas- İsrail savaşı demeye başladı. Bununla aslında şunu söylüyorlar; Siyonizm karşısında yer alan cepheyi küçülterek, onu parçalara ayırarak, Siyonizm’e bir anlamda hizmet ediyorlar ve ekmeklerine yağ sürüyorlar” dedi.
“Filistin’deki kardeşlerimizi yalnız bırakmayın”
Filistinlere sahip çıkılması çağrısında bulunan Yapıcıoğlu, “Önce Arap alemi dediler sonra küçültüp Filistin, ondan sonra Gazze’deki Filistinlilerden Hamas’a mensup olanların savaşı gibi bir anlayışı oturtmaya çalışıyorlar. Kullanılan kavramlar son derece önemlidir. Biz iddia ediyoruz, Siyonistler kendilerinden başkasını insandan saymadığı için insanlığa karşı bir savaş başlatmış durumda ve o gücü kendilerinde bulurlarsa bütün insanlığa savaş açacaklar. Bakın hedefin sadece Müslümanlar olmadığı çok net bir şekilde görülmektedir. Geçtiğimiz günlerde bir kilise vuruldu ve 16 Hristiyan katledildi. Bir İslam ülkesinde herhangi bir Müslüman lider tarafından bir kiliseye bomba atılsaydı kıyamet kopardı. Bütün batı dünyası, Hristiyan alemi dünyayı ayağa kaldırırdı. Belki de bunu yapana savaş ilan edilirdi fakat bunu yapan Siyonistler olunca tık yok. Umarım bu olay batı dünyasının uyanışına vesile olur. Fakat bunun için şuanda iyimser bir tablo karşımızda yok. Bu yüzden İslam dünyasına diyoruz ki en azından sizler Filistin’deki kardeşlerimizi yalnız bırakmayın” diye konuştu.
“İşgal 75 yıldır devam ediyor”
İsrail’in Filistin’i işgal ettiğini belirten Yapıcıoğlu, “Bu savaş sadece onların savaşı değil. Bu savaş bizim savaşımız değil diyenlere şunu diyorum. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ilk kıblesidir. Mescid-i Aksa’dan Miraca yükselen Hz. Peygamber (a.s.a) efendimiz alemlere rahmet olarak gönderilmiş ve tüm Müslümanların peygamberidir. Sadece Araplara gönderilmedi, bütün insanlığa gönderilmiştir. Müslümanların inandığı kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim o beldenin mübarek, mukaddes olduğunu bildirmektedir. Birileri eğer Kur’an-ı Kerim’e inanmıyorsa, Peygamber efendimize inanmıyorsa, İsra ve Miraç mucizesine inanmıyorsa ya da ben Müslüman değilim diyorsa o zaman o bu dairenin dışındadır. Biz diyoruz ki bu dava bütün Müslümanların davasıdır. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların sahip çıkması yerdir ama Müslüman olmazsa bile Siyonist resim tüm insanlığa savaş açtığı için ben insanım diyen herkes tedbirini almalıdır. Orada henüz konuşmasını bilmeyen, dolayısıyla büyüyünce hangi dili konuşacağı belli olmayan, akıl ermediği için, bebek olduğu için herhangi bir inanca mensup olmayan bebekler öldürüldüğünde şunun bebeğidir, şunun çocuğudur, annesi, babası falanca dili konuşuyor veya falanca dine mensuptur diye hiç kimse o bebeklerin öldürülmesini, o masumların öldürülmesini meşru göremez. O çocuklar vicdanı olan herkesin içini yakıyor. O çocukların cansız bedenini gördüğünde içi sızlamayan insanlığını yitirmiştir. Bu insanlığa karşı savaştır. İnsanlığını yitirenler bu savaş bizim savaşımız değildir diyebilirler. Siyonist rejim gasıptır, saldırgan olan odur. Hiçbir hudut, sınır tanımıyor. Bütün değerleri çiğniyor. Evet, iki taraf vardır ama bu taraflardan birisi çok bariz bir şekilde zalimdir. Diğer tarafta mazlumdur. İşgal 75 yıldır devam ediyor. Durdurulmazsa bu devam edecektir fakat şuna da inanıyorum. Yapmış olduğu zulümler öyle noktaya ulaştı ki mazlumların ferdayı arşa alaya ulaştı. İnsanlığın vicdanı inşallah uyanmaya başlamıştır ve bu pervasız zulüm rejiminin sonunu yaklaştıracaktır. İnşallah ona kayıtsız, şartsız destek verenlerde onunla birlikte tarihe karışıp gidecektir” dedi.
“İnsani yardımlar yeterli derecede gönderilmeli”
İnsani yardımlarla ilgili açıklama yapan Yapıcıoğlu, “Önceki gün 20 tırdan oluşan bir konvoy insani yardım gönderildi. Sanki o giden insani yardımlar oradaki insanların ihtiyaçlarını karşılıyormuş, sorunlar bitti gibi algılamamak lazım. O kamyonların her birisi 20 ton civarında bir yük taşıyorsa, Gazze Şeridindeki insanların nüfusu göz önüne alındığında eğer bunlar su taşıyorsa kişi başı 2 bardak su düşüyor veya ekmek taşıyorsa kişi başı 1 tane küçük somun düşüyor. Giden kamyonların bazıları tıbbi malzeme ve ilaç taşıdı. Elbette bunlar değerlidir, önemlidir fakat şu unutulmamalıdır. Orada 4 bin diyaliz hasta var ve hastanelerde yakıt bitti bitecek. 130 prematüre bebek küvözde yaşıyor. Elektrikler kesildi kesilecek. O insanlar temiz içme suyuna ulaşamıyor. Ameliyatlar narkoz ilacı bulunmadığından dolayı artık hastalar kısmi veya bütün olarak uyuşturulmadan yapılmak zorunda kalıyor. Hastalar o yarının üzerine birde ameliyatın acısını canlı canlı yaşıyor. Mutlak surette bütün dünya kamuoyunun baskı yaparak oradaki insanlara insani yardımların ihtiyaç kadarının oraya ulaştırılması konusunda söz birliği etmesi ve ciddi bir irade ortaya koyması gerekmektedir. Biz şu çağrıyı yapmıştık. Oradaki Filistinlilere insani yardım götürülmesi konusunda Siyonist rejiminden izin isteme zilletinden dünya kurtulmalıdır. Yani sadece onların izin verdiği kadar onların izin verdiği zamanlarda değil ihtiyaç duyulan zamanlarda insani yardım konvoyları her biri ülkenin bayrağını kamyonlara takmak suretiyle gönderilmelidir ve bütün dünya buna destek vermelidir” diye konuştu.
“Van’ın sorunlarını gündeme taşımaya devam edeceğiz”
Van’ın sorunlarının çözülemediğini kaydeden Yapıcıoğlu, “Van’a daha önce geldiğimizde Rasim Sayğın’dan Van’ın sorunlarıyla ilgili bir dosya almıştım. Bu geldiğimizde sordum Van’da durum nedir diye? Pek bir değişiklik yok. Daha önce verdiğimiz dosyanın aynısını verebiliriz dedi. Bu üzüntü verici, sorunların büyük bir kısmının olduğu yerde durması, çözüme kavuşturulamamış olması bizi üzdü fakat maalesef Van’ın gerçeği budur. Belki birileri bizi Hükümetin ortağı gibi ya da iktidarmış gibi görebilir ama biz iktidarın ortağı değiliz. Evet, biz Cumhur İttifakında yer aldık fakat icra makamında olan bizler değiliz. Bu sorunların çözümü noktasında elimizden gelen şey sorunları tespit etmek, onlara çözüm önerileri geliştirmek, daha önceki dönemde de yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Elbette bunu Meclis’e girmeden önce sadece basın toplantılarıyla gündeme getiriyorduk. Bundan sonra Ankara’da da Van’ın sorunlarını gündeme getireceğiz. Şu hususun altını çizmek istiyorum. Takdir edersiniz ki bizim sadece 4 milletvekilimiz var. 4 Milletvekiliyle 81 ilimizin sorunlarıyla ilgilenmek zorundayız. Bunu mazeret olsun diye söylemiyorum. Grup kuracak kadar milletvekilimiz olmadığı için Meclis’te istediğimiz zaman veya her gün söz alma imkanımız da yok. Bu imkan bulunduğu zaman elbette öncelik sırasına göre, memleketin dört bir tarafındaki sorunları dile getireceğiz. Van da bizim memleketimizdir. Van’ın sorunlarını da gündeme taşımak, onlara ilişkin çözüm önerilerini geliştirmek şimdiye kadar yaptığımız gibi belki bir adım daha ötesine geçerek yine bunları gündeme taşımak bizim için bir sorumluluktur. Sorumluluğumuzu yerine getireceğiz” dedi.