Ramazan ayında sahur ve iftarda tüketilecek besinlerle ilgili vatandaşlara önerilerde bulunan Dr. Yakup İmren, Ramazan ayının yaşamımızda önemli bir yer teşkil ettiğini belirtti. Gün içinde yemek yenilemediği için sahur ve iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterildiğini kaydeden İmren, “Sahur normal kahvaltıdan, iftar ise akşam yemeğinden daha zengin içeriklerle hazırlanır. Ramazan ile birlikte insanların beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana gelir. Son derece renkli, zengin yemeklerle donatılan masalarda, hele de bütün gün aç kalmışken psikolojik olarak birçok yemeğin tadına bakmak, yemek isteriz. Fakat bütün gün hiçbir şey yememişken birdenbire birçok yemeği kısa sürede yemek midemizin dengesini bozacaktır. Sağlıklı bireyler bile buna dikkat etmedikleri zamanlarda sindirim zorlukları, mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklarla karşılaşabilirler. Bu nedenle yemekleri yavaş yavaş tüketmek ve sınırlı tüketmek hem iftar sofralarında keyifli saatler geçirmemizi hem de yavaş yenen yemeklerin mideyi rahatsız etmemesini sağlayacaktır. Yapılan araştırmalar doğru ve yeterli beslenildiği takdirde orucun vücudu toksinlerden temizleyici etkisi olduğunu gösteriyor” dedi.
Ramazan ayında öğün sayısının en az 3, tercihen de 4 (sahur, iftar açılışı, iftar yemeği, gece yatmadan önce bir ara öğün) olacak şekilde planlanmış bir beslenme şekli uygulanması gerektiğini dile getiren Dr. İmren, “Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin son derece zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 12-15 saat olan açlığı ortalama 18 saate çıkarmaktadır. Bu durum; kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak rahatsızlıklarla birlikte günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Sahur ve iftar arasında nerdeyse 12-15 saatlik bir zaman dilimi ve bağlantılı olarak da açlık olduğu için orucunuzu açtıktan ortalama yarım saat sonra ana yemeğinizi yemeğe özen gösteriniz. Orucunuzu açarken özellikle enerji verecek, kan şekerinizi düzenleyecek ve sıvı ihtiyacınızı karşılayabilecek besinler seçmek daha doğru olacaktır. Seçilen ana yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, fırında veya haşlama yapılan yemeklerin tercih edilmesi ileriki saatlerde mide kramplarına, hazımsızlığa ve mide yanmalarına karşı sizi koruyacaktır” diye konuştu.
İftarda peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanması gerektiğini belirten İmren, “15-20 dakika sonra ana yemeğe geçilebilir. Ana yemek de kasarında tüketilmeli. İftarda bol kalorili besinler değil, daha rahat sindirilebilen besinler tercih edilmelidir. Unutmayınız ki beyin doyma emrini yemek yeme işleminden 15-20 dakika sonra verir. Bu nedenle iftarda çok hızlı yemek yerine lokmalar çok çiğnenerek yavaş yavaş yenilmelidir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı ve unlu tahıllar yerine hafif sütlü tatlılar ve meyve tercih edilmeli. Bilindiği gibi Ramazan ayının sosyal paylaşım ortamına uygun olarak sıkça yaşanan iftar davetlerine katılım ne kadar önemli ise böyle ortamlarda aşırı gıda tüketimine karşı dikkatli olmak da o kadar önemlidir. Porsiyonlar küçültülerek beslenilmelidir. Susama hissi olmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak, yemeklerin sindirimine yardımcı olacaktır. Mesela teravih namazlarına yürüyerek gidilebilir. Kahve gibi kafein içeren içecekler yerine süt, ayran, ıhlamur ve kuşburnu türü bitki çayları tercih edilmelidir. Eğer kabızlık sorunu yaşanıyorsa, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar, hurma, kuru yemişler ile taze ve kuru meyveler tüketilmelidir” ifadelerini kullandı.
Oruç tutarken vücut dengesini korumak için özellikle sahur öğününün atlanılmaması gerektiğini kaydeden İmren, “Çünkü sahur yapmamak açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak vücudun halsiz düşmesine neden olur. Sahurda daha tok tutacağı düşünülerek yenilen hamur işleri, kırmızı et, ekmek ve makarna gibi karbonhidrat yönünden zengin besinler yerine bulgur pilavı, tam buğday ekmeği gibi posalı besinler yenilmelidir. Gün içinde aşırı acıkma problemi olanlar sahurda mercimek, bulgur pilavı yemeyi tercih edilebilir. Aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu besinlerden uzak durulmalıdır. Kronik hastalığı olan kişilerin aile hekimlerine veya uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir” şeklinde konuştu.