VAN’DA YILLARDIR HİZMET VEREN AVSUVAN SU ARITMA CİHAZI SAHİBİ GANİ ACAR, SUYUN İNSAN HAYATINDA EN ÖNEMLİ YERE SAHİP OLDUĞUNU İFADE EDEREK, VATANDAŞLARA ÖNEMLİ UYARILARDA BULUNDU.
Van’da yıllardır hizmet veren Avsuvan Su Arıtma Cihazı Sahibi Gani Acar, suyun insan hayatında en önemli yere sahip olduğunu ifade ederek, vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu.
Yaşam kaynağı olan suyun, vücudun fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için en çok ihtiyacı olan şey olduğunu ifade eden uzmanlar, su tüketme noktasında vatandaşlara uyarılarda bulundular. Günümüzde evlerde ve iş yerlerinde musluk suyuna alternatif olarak kullanılan damacana sularının aslında pek de sağlıklı olmadığının dile getiren Avsuvan Su Arıtma Sistemleri Sahibi Gani Acar, içerdiği BPA maddesi, hangi koşullarda dolum yapıldığı ve içerisine ne tür kimyasal maddeler karıştığının büyük tartışma konusu olduğunu söyledi. Damacanaların bir önceki kullanımı ve bize gelmeden önce nasıl sterilize edildiğini tam olarak bilememekle birlikte damacanaların tekrardan yıkanarak defalarca kullanılabildiğine dikkat çeken Acar, “Bir damacana ortalama 50 defa tekrar kullanılabilir. Yani 50 defa aynı temizleme işleminden geçip farklı bir kullanıcıya ulaştırılmaktadır. Burada sorunlardan biri bazı markaların damacanalarını 50 defadan fazla kullanabiliyor olması. Bu sebeple kullanım süreci aştıkça plastiğin yapısı daha da bozulabiliyor, daha da fazla ısıya maruz kalabiliyor ve suya geçen BPA maddesinde artış yaşanabiliyor. Damacanaları temizleme amacı ile kullanılan yüksek sıcaklıktaki su BPA maddesinin suya daha fazla geçmesine sebep olabiliyor. Bu esnada kullanılan deterjanların içeriği bilinmemekle birlikte durulama esnasında damacanaya verilen su miktarı ne kadar olursa olsun deterjanı dışarı atamayabilir ve bu sayede deterjanların suya geçme ihtimali de artabilir. Damacanaların temizliği için harcanan yüksek su miktarı su kaynaklarını günden güne tüketirken; plastik atıklar da doğaya zarar vererek gelecek nesiller için çevresel riskler oluşturuyor” dedi.
İçerisinde sağlığa zarar verecek patojen, mikroorganizma, bakteri bulunmayan, tadı, kokusu ve rengi olmayan, içimi yumuşak ve vücut tarafından kolay absorbe edilen suyun ‘iyi su’ olarak adlandırıldığını vurgulayan Acar, “Musluğunuzdan akan şebeke suyunun borulardaki kirlerden arınmış olması kadar, plastik ambalajın sağlığa zarar verici etkilerinden uzaklaşmış olması da içilen ya da gıda temizliğinde kullanılan suyun kalitesinde büyük önem taşımaktadır. Suyun ‘iyi su’ olabilmesi için, ideal sıcaklığının 4 ile 18 derece arasında olması, hastalık yapıcı zararlı mikroorganizma ya da madde içermemesi, vücudun kolay emilim yapabilmesi için fazla partikül içermemesi, tadının ve içiminin güzel olması ve yumuşak olması gerekir” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların arıtma suyu tercih etmelerinin nedenlerine de değinen Acar, “Arıtma su, sürekli tazedir ve son tüketim tarihi yoktur. Arıtma su sayesinde sadece içtiğiniz suyu değil, yıkama ve pişirme işlemi sırasında kullandığınız suyun da mikrobiyolojik kirlilik unsurlarından ve ağır metallerden arındırılmış su olmasını sağlarsınız. Şişelenmiş sularda kullanılan plastiklerin zararlarını arıtma su içermez. Arıtma su yumuşaktır ve içimi kolaydır” diye konuştu.
En etkili arıtma yönteminin ‘Ters Ozmoz’ filtreleme teknolojisi kullanılan su arıtma cihazları olduğunu aktaran Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Temiz suyu elde etmek için en güvenilir yöntem olan Ters Ozmoz, şebeke suyunda bulunması muhtemel kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik kirlilik unsurlarını uzaklaştırabilen bir filtrasyon sistemidir. Ters Ozmoz, ağır metalleri içme suyu elde etmek için arıtabilen tek teknoloji olup, dışarıdan suyun içerisine kesinlikle kimyasal bir dokunuş yapılmadan, fiziksel bir işlemle yapılan su arıtma yöntemidir. Kullanılan cam damacanalar plastik damacanalara oranla daha sağlıklı olsa da pompalama amaçlı kullanılan pompanın plastiği ve temizliği bakteri oluşumuna sebep olabiliyor. Aynı zamanda o cam damacanaların hangi koşullarda nasıl temizlendiği, kullanılan temizlik malzemelerinin güvenliği ve durulanma koşulları üzerinde de tartışmalar sürüyor. Damacanaların tekrardan doldurulmadan önce yıkanıp sterilize edilmesi gereklidir. “
Açıklamalarında musluk suyunun zararlarına da değinen Acar, “Suyun doğal kaynağından çeşmeye kadar geçirdiği yolculuk farklıdır. Su, çeşmeye gelene kadar dereler şeklinde yüzey sularına dönüşür ve bu esnada bu sular yüzeyden bulaşan mikrop, virüs, parazit, tarım ilaç kalıntıları ve ağır metaller gibi suyun temizliğini bozan maddeleri de toplayarak baraj ve havzalara taşır. Burada toplanan sular bilinen klorlama, filtreleme ve dezenfekte işlemlerinden geçirilir, su şebeke boruları ile musluklarımıza gelir. Bu dezenfekte işlemi esnasında kullanılan klorun da sağlığımız açısından olumsuz etkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunur. Beraberinde binalara suyu getiren dış şebeke boruları, binaların içindeki şebeke boruları ve binaların su depolarındaki toprak, pas, kir, parazit, mikrop, virüs gibi yabancı maddeler de suyumuza bulaşmış olabilir. Bu etkenlerin hepsi ve dezenfekte amacı ile kullanılan klor suyumuzun lezzetine ve kokusuna da yansır. Musluk suyundaki zararlı maddeleri ortadan kaldırabilmek için suyun en az 20 dakika kaynatılması gerekir. İçilecek olan her su için aynı kaynatma ve soğutma işlemini yapmak, pratik bir çözüm değildir. Aynı zamanda kaynatıldığında suyun içerisindeki kalsiyum, magnezyum ve karbonat kireç şeklinde çöker ve bu işlem suyun mineralli yapısını kaybetmesine sebep olabilir. Yapılan araştırmalar ise kaynatma işleminin suyun içerisindeki ağır metalleri ve kloru ortadan kaldıramadığını göstermektedir. Bunun da sağlıklı bir çözüm olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Kaynatma işlemi suyun içerisindeki partikül yoğunluğunu değiştirmediği gibi suyun tadını da geliştiremez. Suyun tadı yumuşamaz, koku kalabilir ve kireci ortadan kaldıramaz” dedi.