Tarih: 02.10.2019 19:45

Anadolu Mektebi, Van’da Necip Fazıl’ı andı

Facebook Twitter Linked-in

VAN (İHA) – Van’da Anadolu Mektebi tarafından "Fikir Sanat Aksiyon: Necip Fazıl Kısakürek" başlığıyla program düzenlendi.

Van Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen program Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da destek verdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Nihat Bayşu Konferans Salonunda düzenlenen panele Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, eski Tarım Bakanı ve Anadolu Mektebi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sami Güçlü, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, Erzurum Teknik Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı, Van Kültür ve Turizm İl Müdürü Muzaffer Aktuğ, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeki Taştan, Van YYÜ Dursun Odabaş Tıp Merkezi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Tuncer, Van İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Tevke, davetliler ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını Van İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Tevke yaptı. Müdür Tevke’nin konuşmasının ardından panele geçildi. Üniversite öğrencisi Abdulkadir Bekdemir’in başkanlığını yaptığı panelde Kahramanmaraş’tan katılan Sinem Kaynak, “Mehmed’den Zindandaki Gençliğe Mektuplar”, Konya’dan katılan Sedef Nur Atik, “Necip Fazıl’ın Eserlerinde İşlediği Mistik Ve Sembolik Unsurlar”, Ankara’dan katılan Nazlı Nesibe Kılıçoğlu, “Üstad’ın Kaleminden Gençlik” ve Van’ın Erciş ilçesinden katılan Esra Nur Albayrak ise, “Kısakürek’in Fikir Çile’si” konu başlıklı konferanslarını sundu.

Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, yaptığı konuşmada, “Necip Fazıl panelinin Van’da ilimizde olmasının ayrı bir önemi var. Çünkü Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri Van Başkale doğumludur. Seyit Fehim Aravasi’nin talebesidir. O da Seyyit Taha Nehri Hakkari’de ikamet eden Seytit Taha’nım talebesidir. Seyyit Sıbgatullah Aravasi’nin de amcası oğludur Seyit Fehim Arvasi. Seyyid Abdülhakim Arvasi Başkale’de doğmuş, çeşitli illerde eğitimini tamamladıktan sonra en son İstanbul’da Eyüp Sultan’da ikamet etmiş. Üstad Necip fazıl, bir gün Eminönü’nden Üsküdar vapuruna binip Beylerbeyi’ne gittiği sırada biri ile tanışır ve tasavvuftan bahsederler. O da kendisine Beyoğlu’nda Ağa Camisine gitmesini tavsiye eder. Necip Fazıl kısa Kürek, Beyoğlu’nda Ağa Camisine gidip Seyyid Abdülhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra o anı şiirinde şöyle anlatır. ‘Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız ruhuma büyük bir temel çivisi çaktınız’ der ve ondan sonraki süreç içerisinde diğer şiirlerinde de bunu görmekteyiz. Bir şiirinde de tabii ki Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile tanıştıktan öncesi dönemi ondan önce ve ondan sonraki dönem diye ayırmaktadır. ‘Tam 30 yıl işlemiş saatim ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum’ dizeleriyle de yine onu ‘çile’ şiirinde yazmıştır. Bir şiirinde de yine Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile ilgili, “Allah dostunu gördüm bundan 6 yıl evvel, bir akşamdı ki zaman donacak kadar güzel” diyor. İşte bu düşüncelerle bu toplantının tekrar Van’da düzenlenmesi bizleri umutlandırmıştır. Bizim geçmişte hakikaten üniversite niteliğindeki bu okullar, bu medreseler tüm bölgeye, tüm coğrafyaya ışık saçmıştır. Ta Arvas’tan doğan bu ışık tüm Türkiye’yi hatta çevre ülkeleri bile etkilemiştir. Bugün Anadolu Mektebinin yürüttüğü bu faaliyetler tam da bizi biz yapan değerleri yeniden okumak ve çağın gerekleri içinde yeniden yorumlamaktır. Yani bu mektebin felsefesi esasında bir gönül hareketidir. Bu nedenle bakanım şahsınızda özellikle siz değerli gençleri ve daha da önemlisi bu meşale yarınlar aydınlatmak için kullanan siz değerli öğretmenlerimizi cani gönülden tebrik ediyorum” dedi.

Eski Tarım Bakanı ve Anadolu Mektebi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sami Güçlü ise, “Bugün Anadolu Mektebi için çok özel bir gün. Gerçekten rektör beyin söylediği onun baktığı pencereye kaşı bizim baktığımız pencere de çok önemli. Necip Fazıl’ı, arkadaşlarımız da anlattılar. Bu toplumun birinci dünya savaşının ardından milli mücadeleden sonra Anadolu topraklarında tutulmak için Türk aydını geçirdiği büyük travma sonucu Batı medeniyetinin dünyada tek medeniyet olduğunu ve bu medeniyete katılmaktan başka çare olmadığını, ancak böylece hayat mücadelesinin sürdürebileceğine inanan kadrolar, kendi geçmiş kültürümüzde olan bağlarımız konusunu ihmal ederek Batı medeniyetine yönelik bir toplu bakış sergilediler. Bu konuda Ahmet Hamdi Tanpınar’a devrim Milli Eğitim Bakanlığı söylediği bir cümle var. Tanpınar biliyorsunuz çok yüksek derecede entellektüel bir kapasiteye sahip. Edebiyatçı, sanatçı düşünce adamı. Diyorki, “medeniyetin tekniği fikrine kendimi inandırmak için çok acılar çektim”. Çünkü aslında hakikatte biliyor ki farklı bir medeniyetin çocukları. Ama tekniği fikrine kendimi inandırmak için çok acılar çektim. Ve zaten arafta olanda bir şahıstır. İşte Tanpınar’ın sınıf arkadaşı olan aynı dönemde üniversitede okuyan Necip Fazıl 1939’da meydan yerine çıktığında cemiyet hayatına atıldığında bir muhasebe yapıyor ki farklı bir medeniyetin mensubudur. Batı medeniyeti tek medeniyet değil. Dünyada farklı medeniyetler de var. Dolayısıyla buna karşı bir yeni bakış açısıyla bunu dillendireceğim. Bunun için düşüncelerimi ifade etmeye başlayacağım. Zamanı gelince adını koyacağım, zamanı gelince nasıl bir şey olduğunu göstereceğim” dedi.

“Bizi Van’da getiren sebeplerinden birincisi Abdülhakim Arvasi’nin varlığı ve bu topraklarda yaşamış olmasıdır”

1939’dan itibaren de bu fikirleri işlemeye başladığını ifade eden Prof. Dr. Güçlü, “Ama Necip Fazıl’ın 1939’da bu cemiyet hayatını hazırlayan milletin sözcüsü bir medeniyetin bu topraklara geri dönüşümü hazırlayan insan Abdülhakim Arvasi’nin eğitiminden geçtikten sonra bunu diyebiliyor. Yoksa daha önce o da diğer bütün Türk aydınları gibi batıyı tercih eden, Batı’da okuyan, onların değerlerini benimseyen, hatta tutum ve davranışları kılık kıyafetiyle hala o etkisini ihtiyarlık döneminde bile taşıyan bir insandır. Dolayısıyla kendisinin bu konudaki rolü çok önemlidir. Hatta bir akademisyenimizin söylediği gibi, “Necip Fazıl’ın o gün medeniyetin ektiği fikrine karşı çıkması İstanbul’un fethi kadar önemli” demiştir. Çünkü bir düşünce adamının bir gerçeği ifade edişi uygun vasata atılmış bir tohum gibidir. Bir gün mutlaka o kendisini yeryüzüne çıkaracak, varlığını ortaya koyacaktır. O fikirler zamanla bu toplum tarafından kabul edilmiştir. İşte şahıs planında Necip Fazıl’da bu büyük dönüşümü sağlayan bu toprakların insanın Necip Fazıl’da bu büyük dönüşümü sağlayan bu toprakların insanı. Necip Fazıl’ı okumaya başladığımızda gönlümüzde Van’da yapma fikri hemen doğdu. Doğdu ama Van’da Anadolu mektebi yok. Erciş’te bir grup var. Erciş’teki grup, Necip Fazıl’ı okumaya başladılar ve bugün bizi buraya getiren birinci sebep Abdülhakim Arvasi’nin varlığı ve bu topraklarda yaşamış olması. İkinci madde-i sebepte ve bugün işte burada konuşan Esra Nur Albayrak. O gruptan birisidir ve bugünkü konuşması ile gerçekten Erciş’te çok büyük bir emek verildiği bir gayretin olduğunu bugün burada olanlara çok güzeldi ifade etmiştir. Gelişimizin ikinci gerekçesi de bu öğrencilerimiz ve bu öğrencilerimizi yetiştiren hocamız ve oradaki iklimdir. Yani orada bu çalışmaya müsaade eden ortam ve iklimdir. Bu vesileyle bu toplantıya Van’ın dışından 70 kadar öğrenci, hoca katılmış” dedi.

Prof. Dr. Güçlü, “Necip Fazıl okumalarına biz 2019 yılının baharında başladık. İlk aylarında daha doğrusu. Bazı iller çok organizedir. Düzce bunlardan biridir. Bugün burada onların bir temsilcisi yok ama o kadar organizedir ki okuma sırasını, kitap temini, öğrenci toplantılarına hazırlıkları çok iyi takip eden bir idari yapı vardır. Düzce, Nisan ayının sonlarında Van’da yaptığımızın 3 misli büyüklüğünde toplam herhalde 15 panel vardı, 45 öğrencimiz orada görev aldı. Bugün Van’da daha az sayıda 5 panel yapacağız ve 20 öğrencimiz konuşacak. Bu 20 öğrencimizin Van’dan katılan temsilcileri de olacak başka illerden de. Bura da Sezai Karakoç okuyacağız size özellikle belirtmek istediğim bir husus var. Biz Van’a gelmeden önce çok kısa bir süre önce Kırgızistan’da yaptığımız bir geziden döndük. Van temsilcisi de vardı. Helin bu Anadolu mektebi öğrencilerden birisi. İki arkadaş götürecektik hastalığı dolayısıyla diğer arkadaşımız gelemedi, Helin tek temsilci olarak geldi. Cengiz Aytmatov’u 2018 yılında 30 ilde 2500 öğrenci okudu. Ben bunu Kırgız büyükelçisi ve Türksoy başkanına söylediğimde sizin mektebiniz nerede dedi. Yani öyle bir mektep yok ki dedim. Biz dağınık dağınık gruplar halinde çalışıyoruz. Biz dil sorunundan dolayı konuyu tam olarak anlatamadık onu programımıza davet ettik. Programdan sonra artık bu kadar çok Anadolu mektebini konuştu ki o çevrelerde yani bu farklı bir şey ve biz o Cengiz Aytmatov yılında 364 öğrencimiz Van’da olduğu gibi ülke genelindeki programlarda sunumlar yaptılar. Bunların içerisinde 40 öğrencimizi Kırgızistan’a tanesini götürdük.

Anadolu mektebinin tüzel kişiliği yok. Gönüllü bir kuruluş. Bütçesi de yok. Bu 200 kişinin Kırgızistan’a götürme maliyeti 200 bin liradan fazladır. Ama bu faaliyeti kurumlarımız karşılıyor. Kırgızistan’da benzer program yaptık. Aynı şekilde yaptık, usule göre yaptık, Kırgızistan Meclisi Başkanı, Kültür Bakanı üniversitenin rektörü, 50 kadar hocası çok sayıda öğrencisi 2 oturum üniversitede, 2 oturumda Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2 tane doğrudan yönettiği lise var o liselerde. İnanın orada Anadolu mektebinin bıraktığı izi ve etkisi en az burası kadar oldu. Giderken bir Kırgız öğrenci, üstelik bu Erciş’teki köyde yaşayanlarında birinin olan çocuğu. Ankara Sosyal Bilimler Lisesi’ndeydi. Oraya gitti kendisi fark ettiler konuştu orada zaten. Dolayısıyla orada Anadolu mektebi ile iyi niyet beyanında bulunarak geldi. Evet bu iki ülkenin çocuklarından oluşan çünkü Anadolu insanını Türkçesini konuşuyorlar o bahsettiğim üniversitede ve lisede. Ortak bir yazar listesi çıkararak bu mektebin faaliyetlerini, bu iki ülke öğrencileri arasında yaygınlaştıralım. Prensip olarak onlar onlarda kabul ettiler. Bakalım hayata geçirebilecekmiyiz. Buraya gelirken Anadolu mektebinin biraz hayallerinden bahsediyorum. Balkan ülkelerinden Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Üsküp ve Almanya’da Türkçe bilen Türkçe konuşan öğrencilerin de katılacağı Türkiye dahil 5 ülkeden yine özel bir okuma grubu benzer bir şekilde bunun çalışmalarını yapıyoruz. Tam anlamıyla program gerçekleşmiş değil ama konu ile ilgili birimler arkadaşlarımız çalışıyorlar. İnşallah bunu da gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.

“Bir büyük adamı tanımak dünyayı tanımaktır, Abdülhakim Arvasi’yi tanımak Necip Fazıl için tam doğrudur”

Prof. Dr. Güçlü, “Bu program bağımsız bir siyasi otoriteye, harekete, bir cemaate, bir tarikata bağı olmayan bağımsız kafa yapısına sahip, ama tarihini, kültürünü, sanatını, dilini, değerlerini bilmeye arzulu, istekli, gönüllü bir grupla yapılan okuma, anlama, yazma, konuşma ve sonunda bunları yayınlama faaliyetidir. Bu gösterdiklerim daha önce yaptığımız çalışmaların kitaplarıdır. Mehmet Akif Ersoy’dur, Cengiz Aytmatov’dur, Mustafa Kutlu’dur. Ve aynı yılda yaptığımız Mehmet Akif toplantısının ikinci ayağıdır. Tarık Buğra ile ilgili 2018 yılında yaptığımız faaliyetlerin dökümüdür. Hatay’ın Mustafa Kutlu ile yapmış olduğu kendi ilinde yaptığı programların kabıdır. Ve dördüncü yazar olarak okuttuğumuz 4 yazarın Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cengiz Dağcı ve Samiha Ayverdi. Samiha Ayverdi Van Erciş’te okumuştur. Bu yazarlarla ilgili nerelerde hangi programları yaptırdığımızın bilgilerinin yer aldı kitaplardır. Bir yazarı bütün eserleri ile okuduğumuzda ebeveynlerinizden daha iyi tanıyabilirsiniz onu. Öğretmenlerinizden kesinlikle daha iyi tanırsın. O insanın nasıl düşündüğünü, nasıl hareket ettiğini, hangi mizaca sahip olduğunu, karakterin tanırsınız. Sorunlara nasıl baktığını anlarsınız. Bu sizi düşünce kapasitenizi, anlayışınızı, irade gücünü, muhakemenizi büyük ölçüde artırır. Bu öğrencilerde farklı bir şey gördüyseniz okudukları 5 yazarın etkisidir. Bu ne kadar dikkatli özenli yapılırsa gelişmede öyle olacak. Zaten şöyle bir cümleyi herhalde hepimiz kendi kısa hayat hikayemizde varlığını kabul ederiz. Bir büyük adamı tanımak dünyayı tanımaktır. Abdülhakim Arvasi’yi tanımak Necip Fazıl için tam doğrudur. Hepimizin hayatında çok değerli öğretmenler vardır. Biz 50 kadar öğretmenin süzgecinden geçit gelmişizdir. İsmini hatırladığımız iki veya üçtür. Onlar çok derin izler bırakır. Bu yazarlar Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki klasikleridir. Yüzyıllık dönem klasik yazar olmaya yetmez, ama biraz parantez içerisinde Cumhuriyet dönemi Türk klasikleri arasındadır. Biz bağımsız kafa yapısına sahip insanlar yetiştirmek, bunun için okuyoruz” şeklinde sözlerini tamamladı.

“Mevlana için Şems’in neyse, Necip Fazıl içinde Arvasi aynı şeyi ifade eder”

Son olarak kürsüye çıkan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, “Bu gün düzenlenecek 5 ayrı panelle Anadolu mektebinin ilimizdeki meşalesi böylece yanmış olacak. Eğer amacınız bir şeyler yapmaksa imkanlar bizim. Eğer bizim derdimiz kendimize makamlar yapmak, mevkiler yapmak oradan da iyi alan açmaksa işte o zaman çalışmalarımızın bereketi de olmuyor feyzi de olmuyor. Bir çok ilde faaliyet gösteren Anadolu mektebi artık Van’da açılırken de Necip Fazıl ile başlamasını çok anlamlı buluyoruz. Mevlana için Şems’in neyse, Necip Fazıl içinde Arvasi aynı şeyi ifade eder. Kemale ermelerini sağlayan maneviyat açısından tamamlanmasını sağlayan öğretmenleridir. Van tarih boyunca çevresine ışık saçan, irfan saçan bir kent olmuş. 1800’lerin başında Halid-i Bağdadi ile Bağdat’tan yanan ışık, önce Hakkari’nin Nehri köyüne Seyyid Taha ile başlıyor, sonra Arvas köyünde bu ışık yanmaya devam ediyor, sonra Başkale, Doğubeyazıt, Hizan, Adıyaman, Suriye ve İstanbul’a kadar o ışık ile gidiyor. Bu insanları öyle bir çırayla yakmışlar ki hala da Anadolu’nun dört bir yanında insanlı aydınlatmaya devam ediyor ve bugün belki de Anadolu mektebini Van’a çekmelerinin temel nedenlerinden biri de o çıra olduğunu, o ışık olduğuna inanıyorum. Onun için bu projede görev alan kültür adamı, bilim adamı, yönetim kurulu başkanı Sami hocamıza gerçekten teşekkür ediyorum. Onun yönetim kurulu ekibine ve Türkiye’nin dört bir yanında ona gönül vermiş onunla birlikte hareket eden bütün hocalarımızı tebrik ediyorum. Bugün Van’da da bize ev sahipliği yapan üniversite yönetim kurulumuza üniversite rektörümüze ve onun ekibine teşekkür ediyorum. Ayrıca okullarımızda hazırlık yapan okuma grupları oluşturan il milli eğitim müdürümüz ve okul müdürlerimize ve günlüğü öğretmenlerimize teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de Akkoyunluların başkenti olan Erciş, Van’a gerçekten her zaman yakışan bir merkezimizdir. Onlar bu Anadolu mektebini Van merkezden önce açtılar onlara teşekkür ediyorum. Van’a da gelmesini sağladılar. Bugünkü açılış panellerinde Ercişli öğrencilerimizde yer aldılar. Hem öğretmenlerini hem öğrencilerimize teşekkür ediyorum” dedi.

“Bugün maalesef çevremizde ölenin de öldürenin de Allah-u Ekber dediği bir dönem yaşıyoruz”

“Bu çıranın ışığı yayılarak tüm ülkeyi, tüm insanlığı sarmasını diliyorum” diyen Vali Bilmez, “İslam coğrafyasında yaşanan vahşetleri, sıkıntıları, yok olmasına vesile olmasını diliyorum. Bugün maalesef çevremizde ölenin de öldürenin de Allah-u Ekber dediği bir dönem yaşıyoruz. Ben o Şemsleri kaybettiğimiz için, Arvasilerin yolundan gitmediğimiz için bu vahşeti yaşadığımızı, İslam dininin sevgi olduğunu, aşk olduğunu yaşatma amacı olduğunu biliyoruz ama maalesef bugün dünyada tam tersi bir iklim hakim. Ve biz bunu biliyoruz ki de o örgütler bu topraklarda yetişmedi başka yerlerde laboratuvarlarda üretildiler o topraklarda ekildiler şimdi çoğalmaya başladı. Onun çözümü bizim kendi köklerimize, kültürümüze kendi medeniyetimize sahip çıkıp insanlığa kucak açmamız gerekiyor. Birlikten geçiyor bunu yolu. Beraberlikten geçiyor. Yoksa kavimcilik yaparak, mezhepçilik yaparak, hiçbir yere varamayız. Onun için bizim o büyük üstatların yolundan gidip Allah’ın yarattığı kişiyi yaratandan ötürü sevip kucaklamamız gerekiyor. Birlik beraberlik içinde olmamız gerekiyor. Sorunlarımız elbette vardır, o sorunlarımızı el ele vererek açmamız gerekiyor. Ben bu gençlerin ona öncülük edeceğine, bu birliğe, bu beraberliğe, bu çağdaşlaşmaya, bu medeniyeti tekrar bu topraklarda canlanmayı öncülük edeceğini canı gönülden inanıyorum. Bu projede yer alan tüm gençlerimizi tebrik ediyorum Rabb’im onlara hayallerini gerçekleştirme fırsatı vermesini temenni ediyorum hepinize saygılar sunuyorum” şeklinde konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —