AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Barış Pınarı Harekatı’nın bir tercih değil zaruret olduğunu belirterek, “Ülkemizin güvenliği ve milletimizin huzuru amaçlanmıştır” dedi.
Barış Pınarı Harekatı’yla ilgili bir açıklama yapan Abdulahat Arvas, adından da anlaşılacağı üzere tamamen barışın ve huzurun hakim olduğu güvenli bir bölge oluşturma çabası olduğunu söyleyerek, “Bu harekât, sınırları değiştirmeye yönelik değil, bilakis Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyan, sınırları ve amacı belli bir operasyondur. Türkiye Cumhuriyeti, güney sınırında tehdit oluşturan terör riskini bertaraf etmek, ülkemizin bekasını, vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak ve bölge halkına huzur götürmek için Barış Pınarı Harekatı ile meşru müdafaa hakkı kullanmıştır. On binlerce kilometre öteden gelip bu coğrafyada kaos oluşturanlar ve buraları sömürenlere işgalci diyemeyen siyasetçiler, fütursuzca Türkiye’yi işgalci olmakla suçlayabilmektedirler. Türkiye’nin bu sınır ötesi operasyon ile ilgili birçok haklı gerekçeleri vardır. Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. Maddesi, bu dayanaklarından biridir. Komşumuz olan Suriye’de yaşanan gelişmeler birçok yönden ülkemizi zor durumda bırakmış ve güvenlik riski oluşturmuştur. Emperyalist güçlerin ve terör örgütlerinin cirit attığı yanı başımızda Türkiye’ye rağmen bölgede bir denklem kurulması mümkün olamaz. Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında gözü yoktur. Ama topraklarını koruma hakkı vardır. Güvenli bölge koridoru insani bir zarurettir. Mülteciler konusunda panik yaşayan Avrupa Birliğinin Türkiye’yi yalnız bırakması yaman bir çelişkidir. Avrupa kendi çıkarına olan güvenli bölge harekatına karşı çıkmakla bir kez daha gerçek yüzünü ortaya koymuştur” dedi.
Batı emperyalizminin kara propagandası yaptığını ifade eden Arvas, “Türkiye’nin bu müdahalesi bir Türk-Kürt savaşı değildir. PKK/YPG terör örgütleri hiçbir zaman Kürtler için mücadele etmemiştir. Aksine bu coğrafyada PKK/YPG şimdiye kadar savaşını kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere karşı yapmıştır. Kendisi gibi düşünmeyenleri veya kendine biat etmeyenleri ya öldürmüş ya da yerinden, yurdundan sürgün etmiştir. Başlangıçtan itibaren ABD ve batı emperyalizminin tetikçiliğini yapan PKK ve Suriye’deki uzantıları, Kürtleri ve bölgedeki tüm kesimleri felakete sürüklemiştir. Terör örgütlerinin Kürt, Türk, Arap diye bir derdi yoktur. Efendileri ne yapmalarını istiyorsa onu yapmaktadırlar. Bu coğrafyada Türk’ün lehine ne varsa Kürt’ün lehinedir, Kürt’ün aleyhine ne varsa Türk’ün aleyhinedir. PKK/YPG, Türkiye’de olduğu gibi muhalif Suriyeli Kürtler üzerinde ciddi bir baskı kurarak onlara zulüm etmiştir. 300 bin Suriyeli Kürt kaçarak ülkemize sığınmış, bir o kadar kardeşimizde Kuzey Irak’a sığınmıştır. Türkiye, kendi topraklarına sığınan yaklaşık 3,5 milyon Suriyeliye ırkını, dinini, meşrebini sormadan kucak açmış ekmeğini suyunu paylaşmıştır. Birinci Dünya Savaşında Suriye’yi işgal edenler, bu coğrafyada kan dökenler, 100 yıl sonra aynı şeyleri yapma gayretindeler. ABD ve batılı sömürgeciler, kendi çıkarları için bölgeyi yangın yerine çevirdiler. Milyonlarca insanın ölmesine ve zorunlu tehcirine sebep oldular. ABD ve batılı güçler, Suriye’de sadece terör örgütlerini sahiplenirken, Türkiye Cumhuriyeti Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve bütün Suriye halklarını sahiplenmiştir. Bu nedenle Suriye’de yaşanan kaos ve vekalet savaşında kendini büyük güçlere kullandırarak kazanım elde etme stratejisi, bu coğrafyanın halklarına rağmen sürdürülebilir anlayış değildir. ABD ve Avrupa’nın, Suriye ve Barış Pınarı Harekatı konusunda kullandığı dil sorunlu bir dildir. Kasıtlı olarak Kürt, Türk, Arap ve diğer etnik kavramlarını kullanarak algı oluşturma gayretleri böl-parçala-yönet anlayışlarının tezahürüdür. Bu coğrafyada Kürtler hiçbir zaman ABD ve batılı emperyalizminin yanında yer almadı. ABD’nin yanında yer alan PKK/PYD gibi terör örgütleridir. Bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında bu kara propagandaya karşı duyarlı olmak, etnik kavramları kullanmamak için hassasiyet gösterilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti, yakın coğrafyasında oldubittiye fırsat vermemek için Barış Pınarı Harekatıyla, emperyalist güçlerin oyununu bozmuştur. İnşallah yakın zamanda Suriyeli göçmenler güvenli bir şekilde evlerine dönebilecek, bölgeye barış ve huzur gelecektir. Başta Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olmak üzere bu harekatta görev alan bütün emniyet ve kolluk kuvvetlerimize güveniyor ve inanıyoruz. İnşallah bu görevi de başarıyla tamamlayıp sağ salim yurda döneceklerdir. Allah yar ve yardımcıları olsun” diye konuştu.