3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Doç. Dr. Lokman Aslan, insanın doğayı ve yaban hayatı tüketirken kendi sonunu da hazırladığını belirterek, “Ormansız, susuz, bitkisiz ve hayvansı

Van Haberleri 4.03.2018 11:39:15 0
3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü
Tarih: 01.01.0001 00:00

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Doç. Dr. Lokman Aslan, insanın doğayı ve yaban hayatı tüketirken kendi sonunu da hazırladığını belirterek, “Ormansız, susuz, bitkisiz ve hayvansız bir dünyada insanın yeri ve yaşama imkanı yoktur” dedi.


3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü nedeniyle bir açıklama yapan Doç. Dr. Lokman Aslan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun yaban hayatının özgün değerler etrafında örülü yaşam ağının sürdürülebilirliği ve insanlara sağladığı refaha dikkat çekmek için 3 Mart tarihini Dünya Yaban Hayatı Günü ilan ettiğini hatırlattı. Aynı zamanda nesli tehlike altında olan yaban hayvanı ve bitki türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmenin de bu tarihte imzalandığını ifade eden Doç. Dr. Lokman Aslan, “Bütün alemler ve yeryüzü, canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için farklı özellikte yaratılmıştır. Zürafa, uzun boyunlu olmasından dolayı beslenmesine uygun ormanlarda yaratılmıştır. Fil çok güçlü yaratılmış, ovalarda atlar, dağlarda keçi, kurt ve aslan yaratılmıştır. Bütün canlılar, bu alemde bir hesap ve denge üzerine yaratılmıştır” dedi.


Ekolojik dengede canlıların yeryüzünde yaşam alanlarına ve birbirilerine olan ihtiyaçlarından dolayı bir habitat yaşam döngüsü oluşturulduğunu dile getiren Doç. Dr. Lokman Aslan, “İnsan; çevresinden ve çevresinde yaşayan canlılardan çok bilgi öğrendi ve onlardan faydalanarak bugünkü yaşam seviyesine ulaştı. İnsan kendisine her şeyi mubah sayarak doğayı ve doğada yaşayan canlıları kendi emelleri için hiçbir kural olmadan yok etti. Daha fazla tarım için tabiatın rahmi olan ve binlerce canlının üreme ve yaşam yeri sulak alanları, ormanları yok etti. Şehirler oluşturmak için doğayı bitirdi. İhtiyaçlarını karşılamak için madenleri, taşları, toprakları hiç düşünmeden yok etti. Sanayileşti, teknoloji üretti, bu birikimlerini hep doğayı ve canlıları kendi bitmez tükenmez emelleri için kullandı. Bireysel, evsel, fabrika, sanayi gibi her türlü atıkla her şeyi kirletti ve yok etti veya yok etme tehlikesine getirdi. İnsan hem ihtiyacı olanı karşılamak için yaban hayatı yok etti hem de ürettiği atıklarla doğal yaşamı ve ekolojik dengeyi yok etti. Bunun sonucu, yaban hayat yok oldu. Bazı canlı türlerinin nesli tükendi. Günümüzde göremez olduk. Bazıları da yok olmak üzeredir” diye konuştu.


“İnsan; doğayı ve yaban hayatı tüketirken, kendi sonunu da hazırlamaktadır” diyen Aslan, şöyle devam etti:
“Ormansız, susuz, bitkisiz ve hayvansız bir dünyada insanın yeri ve yaşama imkanı yoktur. Son yarım yüzyılda bunun farkına varıldı ve bazı çalışmalar başlatılsa da yeterli değildir. Uluslararası sözleşmeler ve ulusal kanun ve yönetmenlikler tam olarak uygulanmamaktadır. Temiz bir çevre, sağlıklı hayvan ve mutlu insan üçlüsünün bir arada yaşamasını sağlamak için çalışmak gerekir. Dünya Yaban Hayatı Günü vesilesiyle bütün insanlara, çevremize, doğaya ve bütün canlılara sahip çıkmaya, insan olarak bizim yaşama hakkımızın olduğu kadar diğer bütün canlıların yaşama haklarının olduğunu kabul edip o şekilde davranmalıyız. Medeni toplum, bütün canlıların birbirilerinden emin olarak yaşadıkları toplumdur. Çevremizi, mahallemizi, köyümüzü, şehrimizi, bölgemizi, ülkemizi ve dünyamızı kirletmeyelim. Çünkü o sadece bizim değildir.

Gördüğümüz, göremediğimiz milyonlarca canlının da yaşam alanıdır. O canlılar olmasa biz de olmayız. Temiz bir çevrede sağlıklı canlıların ve mutlu insanların yaşadığı günler için hep beraber çalışalım, çünkü bu tek yapılacak bir eylem değildir. Dünya Yaban Hayatı Günü’nde suda yaşayan canlılar bizim atıklarımızla zehirlenip yok olmasın, karada yaşayan canlılarımız, ormanların ve sulak alanların yok olmasıyla açlıktan ölmesin. İnsanlar da; temiz su ve gıda bulamadığı için hastanelerde yok olmasın.”