TBMM'de gündem yoğunlaşırken, AK Parti Milletvekili Ayşe Keşir, Türkiye'deki doğurganlık hızındaki düşüşe dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu.
Doğurganlık Verileri Kötümser Tablo Çiziyor
AK Parti MKYK Üyesi ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı gündem dışı konuşmada, Türkiye'nin doğurganlık hızındaki tehlikeli düşüşe dikkat çekti. Keşir, OECD ülkeleri ortalamasının altına inilen bu durumun ciddi endişeler yarattığını belirtti.
Kritik Eşikler ve Türkiye Gerçeği
Doğurganlık hızı konusunda iki kritik eşiğin bulunduğunu vurgulayan Keşir, "2,1'e düştüğümüzde nüfus durağanlaşıyor, hatta yaşlanıyor. 1,9'a düştüğümüzde ise geri döndürülemez bir eşiğe girmiş oluyoruz" dedi. Türkiye’nin 2023 verilerine göre doğurganlık hızının 1,51 olduğunu açıklayan Keşir, bu durumun alarm zilleri çaldığını ifade etti.
İngiltere-Türkiye Karşılaştırması: Hız Farkı Şok Etti!
Keşir, Türkiye'deki doğum oranındaki düşüşün hızına dikkat çekerek çarpıcı bir örnek verdi. "İngiltere’nin üç çocuktan bir çocuğa düşmesi 112 yıl almışken, Türkiye’de aynı düşüş sadece 32 yılda gerçekleşti" dedi. Bu durumun, Türkiye'nin demografik yapısı açısından son derece önemli ve dikkat edilmesi gereken bir gerçek olduğunu belirtti.
Kadınların İstedikleri Çocuk Sayısı: Politikaların Temeli Olmalı
40 yaş üstü kadınlara yönelik yapılan ankette ortaya çıkan sonuçlar da dikkat çekiciydi. Keşir, "Kadınların yüzde 60'ı istedikleri çocuk sayısından daha az çocuğa sahip olduklarını söylüyorlar. Yani imkanları olsa kadınların önemli bir kısmı daha fazla çocuk sahibi olmak istiyor" dedi. Bu durumun, aile ve kadınları kapsayan teşviklerin yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Keşir'in Önemli Vurguları
Türkiye’nin doğurganlık hızı 2023 itibarıyla 1,51 olarak gerçekleşti.
İngiltere’nin doğum oranındaki düşüş 112 yıl sürerken, Türkiye’de aynı düşüş sadece 32 yılda yaşandı.
40 yaş üstü kadınların yüzde 60'ı istedikleri çocuk sayısından daha az çocuğa sahip olduklarını belirtiyorlar.
Ayşe Keşir, bu konunun sadece çalışma ve istihdamla ilgili olmadığını, teşviklerin tüm aileyi ve kadınları kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.