Tarih: 05.05.2018 17:40
Nasa Yöneticisi Sırrı Oğuz: 'Mars'a ilk yolculuk 2 yıl gecikebilir'
Malatya’daki Robocot 2018’e katılan NASA’nın ve Mars programının kadrolu tek Türk yöneticisi Sırrı Oğuz, “Mars’a yolculukta ilk büyük adımı 2021’de atacağız, ancak 2030 hedefinde 2 yıl gecikme yaşayabiliriz” dedi.
İnönü Üniversitesi tarafından Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD), Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesi’nin desteğiyle üçüncüsü düzenlenen ROBOCOT 2018 Bilim Şenliği’ne bu yıl Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya kıtalarından Türk bilim insanları katıldı.
NASA, Mıt, Oxford Ve Silikon Vadisinden bilim insanları Malatya’da
NASA’nın ve Mars programının kadrolu tek Türk yöneticisi Sırrı Oğuz, Japonya Osaka University’den Ayonix kurucusu Sadi Vural, Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Dortmund University of Technology’den Prof. Yılmaz Uygun, İsviçre Fribourg University’den Prof. Dr. Ali Coşkun, Oxford University’den Emre Eren Korkmaz ile Avustralya CSIRO’dan Dr. Hilkat Özgün Robocot Malatya 2018’de bilgi ve birikimlerini gençlerle paylaştı.
Robocot 2018 için Malatya’ya gelen Sırrı Oğuz, sistem sorumlusu olduğu Orion Projesi ve Mars Programı hakkında değerlendirmelerde bulundu. Mars’a yolculuğun zamanı geldiğinde yapılacağını belirten Oğuz, “Ancak birçok kişinin sandığı gibi işimiz hiç de kolay değil. Mars’a gidecek aracın insansız uçuşlarını 2021’de başlatarak hazırlık çalışmaları sonrası ilk büyük adımı atacağız. Bu çok önemli bir aşama. Ardından 2022’de ise insanlı uçuşlara geçeceğiz. Ancak uzay aracının hazır olması her şeyi çözmüyor. Mars görevine gidecek astronotlar 6 ay boyunca yer çekimsiz ortamda seyahat edecekler. Yolculuk boyunca radyasyona maruz kalacaklar. Bütün bu sorunların çözümü elbette zaman alıyor. Bu nedenlerle NASA’nın 2030’da öngörülen Mars yolculuğu kanaatimce bir-iki yıllık rötarla ancak 2031 veya 2032’de yapılabilecek” şeklinde konuştu.
"Türkiye uluslararası uzay çalışmalarında daha aktif olmalı”
Sırrı Oğuz, Türkiye’yi de bilim için, insanlık için yapılan ve yapılacak projelerde görmek istediğinin altını çizdi. 15 ülkenin ortaklığı ile devam eden Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) projesini hatırlatan Oğuz, “Bu projede yer alan ülkelerin üniversitelerinde uzay çalışmaları ile ilgili çok ciddi bir eğitim veriliyor. Ben Türkiye’nin de bir gün uzay projelerinde aktif olarak yer almasını çok isterim. Bu ülkenin yetiştirdiği bir bilim insanı olarak bilgi ve deneyimlerimi paylaşmaktan da ayrıca büyük onur duyarım “ ifadelerini kullandı.
“Beyin göçü değil beyin gücü olarak görülmeliyiz”
Avustralya Hükümeti Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CSIRO) görevli Dr. Hilkat Özgün ise son günlerde sıkça gündeme gelen ‘beyin göçü’ tartışmalarını değerlendirdi. Bilim insanlarının ve akademisyenlerin yurt dışını tercih etmesini ‘beyin göçü’ yerine ‘beyin gücü’ olarak değerlendirdiğini vurgulayan Özgün, “Bizler yurt dışında edindiğimiz bilgi ve deneyimi ülkemize taşıyoruz. Ben enerji depolama alanında çalışıyorum ve bu konuda TÜBİTAK ile sürekli işbirliği halindeyiz” dedi.
Avustralya’nın yükseköğrenim için tüm dünyadan öğrencilere kapılarını açtığını hatırlatan Hilkat Özgün, Türkiye’den bu ülkeye öğrenci olarak gidenlerin yüzde 80’inin eğitimi değil, bir şekilde ülkede kalmayı hedeflediklerine dikkat çekti. Özgün, Türkiye’den Avustralya’yı tercih eden öğrencilere ülkedeki eğitim fırsatlarını değerlendirmelerini önerdi.
Oxford Üniversitesi Öğretim üyelerinden Dr. Emre Korkmaz ise, Türkiye’de eğitimin değerinin henüz tam olarak anlaşılamadığının altını çizdi. Çin, Birleşik Arap Emirlikleri gibi birçok ülkede hükümetlerin Oxford Üniversitesi ile özel işbirliği anlaşmaları yaptığını anlatan Korkmaz, “Bir tarafta böyle örnekler varken diğer tarafta çok zorlu bir süreci geçerek yüksek lisans ya da doktora için Türkiye’den Oxford’a gelen arkadaşlarımız, ülkemizde burs bulmakta zorlanıyorlar. Biz burada onlar için internet üzerinden destek kampanyaları düzenliyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Gece atmosferden suyu yakalayıp gündüz kullanacağız”
Robocot 2018’in konuklarından İsviçre Fribourg Universitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Coşkun ise dünyanın ve Türkiye’nin bir başka sorunu olan küresel iklim değişikliğine dikkat çekti. Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğunu hatırlatan Coşkun, “Gece nemli saatlerde atmosferden etkin bir şekilde suyu yakalayıp gündüz hava ısındığında kullanabileceğimiz bir proje geliştiriyoruz” dedi.
Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) ve Dortmund University of Technology’den Prof. Yılmaz Uygun da ‘endüstri 4.0’ın bir fırsat olarak değerlendirmesi gerektiğini belirtti. Prof. Uygun, “Ancak bunun için Türkiye’de yeterli alt yapı, ekosistem yok. Ülkemizi gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda bizim en önemli eksikliğimiz, dezavantajımız olarak öne çıkıyor. Bu nedenle endüstri 4.0’a uygun alt yapıyı oluşturup ardından üretime geçmeliyiz” diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —