Şeker yazısında kimsenin sonsuza kadar bir makamda kalamayacağı haliyle bir gün Soylu'nun o görevi bırakacağını ifade ederek bahsi geçen gazetecilerle dalga geçti.
İşte o yazı:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu görevden alınacak.
Yine mi? Evet, yine.
Müjdeler var yurdumun Soylu’sunu sevmeyenlerine.
Bugüne kadar bin defa görevden alındı; yakında, çok yakında, bugün yarın, bilemediysek öbür gün bir kere daha alınacak.
Bin bir olacak.
Gece masalı gibi.
Fakat bu defa masal değil, gerçek; gepgerçek.
*
Birkaç gün içinde alınmazsa, birkaç hafta içinde alınır; hiç merak etmeyin. (Ay da olur.)
Alınmazsa, istifa etmesi sağlanır.
Bunca haber boşuna mı yapıldı, yapılıyor?
Soylu göreve geldiği günden beri, hakkında on binlerce haber yer aldı mümtaz basınımızın muhtelif organlarında.
Gazete, dergi, internet sitesi, televizyon, radyo…
Haberlerin yanında yorumlar da esirgenmedi.
Neden görevden alınması gerektiği, nasıl alınacağı üzerinde duruldu.
Alınmalı…
Alınacak…
Alınması şart…
Alınması gerek…
Alınmazsa olmaz.
Şart demiş miydik? Öyleyse bir de şapşart diyelim.
Alınmaması düşünülemez.
Alınmalı efenim.
*
Maaş zamları, emeklilerin banka promosyonları, ikinci el oto satışları ve TOGG gibi çok tıklanan, çok merak edilen ve her zaman haber yapılmaktan geri durulmayan konulara “Soylu’nun görevden alınması veya istifası” da eklendi.
Epeydir böyle.
Aradan zaman geçince, bu tür haberler yapan, yorumlar yazanlar arasında kendini okurlara karşı bir nebze sorumlu hissedenler, önceki haber ve yorumlarının ardından “Neden alınmadı?” veya “Neden alınamıyor?” türünden kendi haysiyetini kurtarma çalışmasına girişiyor.
Bir şey değişmiyor tabii. Kurtarma operasyonu da hedefe ulaşamıyor bir türlü.
*
Yerine geçecek isim de belli ‘bunlara” sorarsak.
Bunlar dediğim, elbette “güvenilir kaynaklardan” haber alanlar.
Karşı olduğu…
Beğenmediği…
Gıcık kaptığı…
Tipinden hoşlanmadığı…
Yaptığı işlerden zarar gördüğü bir bakan hakkında, kendi gönlünden geçenleri “haber” şeklinde sunmak, ne kadar etik?
Ne kadar gazetecilik, ne ölçüde habercilik?
*
Söz yine Orhan Veli’ye düştü:
“Geç bunları, anam babam, geç; / Geç bunları bir kalem; / Bilirim ben yaptığımı.”
Eleştirileri de böyle karşılayabilirler.
Biz de o haberleri aynı şekilde karşılıyoruz.
Geçilecek mecbur.
*
Hiçbir koltuk, hiçbir faniye sabitlenmiş değil.
Elbette herkesin görevi günün birinde biter.
Kimse koltuğa zamkla yapıştırılamaz, urganla bağlanamaz.
Şayet kendini yapıştıran veya bağlayan biri çıkarsa, onu koltukla beraber doktora götürürler.
Soylu da günün birinde görevden alınır veya istifa ederek ayrılır.
Diğer bakanlar da…
Ama yalan haberler üzerine gitmezler.
*
“Alınacak” diye haber yapanlar, o gün isabet buyurmuş olacaklar.
Durmuş saatin günde iki defa doğruyu göstermesi gibi görünecek.
Belki de “isabet ettiren kişi” olmanın hesabı içindeler, her gün o türlü haber yapanlar.