Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda 13. konuşmasını yapacak.
Bugüne kadar Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı 12 konuşmada “Dünya 5'ten büyük” mesajı başta olmak üzere verdiği mesajlar dünya gündeminde yer eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) 78'nci Genel Kurul Toplantısında 13. konuşmasını yapıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler 78'inci Genel Kurulu'ndaki hitabından öne çıkan başlıklar şöyle;
BM Genel Kurulu'nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dünyamızın geleceği konusunda geçtiğimiz yıl burada yaptığımız konuşma sonrasında mevcut tablo ne yazık ki daha iyi değildir. Karşımızdaki fotoğraf, küresel ölçekte daha tehlikeli sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Kendi ülkemin güneyinde, kuzeyinde, doğusunda ve batısında birçok çatışma, savaş, insani kriz ve sosyal gerilim yaşanıyor. Küresel ekonomik sorunlarla birleşerek büyüyen bu sınamalarla baş etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor.
RUSYA UKRAYNA SAVAŞI
Avrupa'nın doğu sınırlarında yaşanan savaş, ekonomiden güvenliğe her alanda ciddi sorunlar ortaya çıkardı. Savaş ekonomiden güvenliğe her alanda ciddi sorunlara neden oldu.
6 ŞUBAT ASRIN FELAKETİ
Türkiye 6 Şubat 2022 sabahı yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Uluslararası yardımı ve desteği unutmamız mümkün değildir. 50 binden fazla insanını kaybettiği, milyonlarca insanı barındıran şehirlerin yerle yeksan olduğu bugünde ülkemize gösterilen dostluk bizler için önemli bir teselli kaynağıdır.
"LİBYALI KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMADIK, BIRAKMAYACAĞIZ"
Birkaç gün önce de Libya ağır yıkımlara maruz kaldı. Türkiye olarak Libya'ya yardım için hemen harekete geçtik. 3 gemi ve 3 uçakla 657 personelin yanı sıra yüzlerce araçtan barınma sıhhi malzemeden oluşan yardımları bu ülkeye gönderdik. STK'larımız da kendi imkanlarıyla bu çalışmalara katılıyor. Libyalı kardeşlerimizi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Ülkemiz gibi şiddetli depremle sarsılan Faslı kardeşlerimize de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
'BU YILKİ TEMA TÜRKİYE İLE UYUMLU'
Genel Kurulun temasının Türkiye'nin hedefleriyle bire bir örtüştüğünü görmekten memnuniyet duyuyorum. Türkiye Yüzyılı vizyonu bu örtüşmenin en net ifadesidir. Genel Sekreterin geçtiğimiz günlerde yaptığı, 'İkinci dünya savaşı sonrası kurulan kurumların bugünün dünyasını yansıtmadığı' tespitine biz de katılıyoruz. Bu tespit bizim 'Dünya 5'ten büyüktür' çağrımızı ifade ediyor. Güvenlik Konseyi artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerin çarpışma haline gelmiştir. Kıbrıs'ta yaşanan son hadiseleri bu yapının bir tezahürü olarak değerlendiriyoruz. Guterres'in barış için yeniden gündem oluşturulması çağrısına önem veriyoruz.
SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ
Hem Rus hem de Ukraynalı dostlarımızı masada tutmaya gayret ediyoruz. Savaşın sona ermesi için çabamızı artıracağız. Karadeniz girişimi ile Dünya piyasasına 33 milyon ton tahıl ürünü sevk edilmesini sağlayarak, küresel açlık krizi tehlikesinin önüne geçtik. Girişim 3 kez uzatıldı. Girişimin çıkmaza girmesi dünyayı yeni bir krizle karşı karşıya bıraktı. Bu insani köprü için temaslarımız sürüyor. Amacımız, çevremizdeki çatışmalar karşısında dünya barışına ve refahına en büyük katkıları sunmaktır. 13. yılına giren Suriye'deki trajedi bölgedeki insanların hayatını daha da zorlaştırıyor. Adil barışçıl ortaya koyan yegane ülke konumundayız. Kapsamlı kalıcı bir çözümle sona erdirilmesi giderek daha önemli hale geliyor. 14 milyon insanımızı etkileyen deprem, Suriye'de de kendisini göstermiştir. Böyle bir dönemde BM'nin sınır ötesi insani yardımı operasyonun kesintiye uğraması talihsiz bir gelişmedir.
ABD'YE SERT TEPKİ: BIKTIK USANDIK
Sınırlarımız ötesinde konutlar tamamlandıkça, Suriyelilerin buraya dönmesi hızlanacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğüne en büyük tehdit bu ülke üzerine hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir. Bir yandan PKK-YPG, diğer yandan radikal grupların cenderesi altında bunalan Suriye halkı isyan konumuna gelmiştir. Irak da iç ve dış samimi sınamaları aşmak için samimi çaba içerisindedir. Bölge ülkeleri olarak Kalkınma Yolu Projesi ile bölgesel entegrasyonu güçlendireceğiz. Bölgede başları her sıkıştığında DEAŞ bahanesine sarılanların oyunları artık ifşa olmuştur.
DEAŞ'la en büyük mücadeleyi vermiş ve en büyük kayıpları yaşatmış bir ülke lideri olarak açık konuşmak istiyorum. Suriye ve Irak başta olmak üzere kendi ekonomik çıkarları için DEAŞ ve benzeri örgütleri paravan olarak kullananların riyakarlıklarından bıktık ve usandık. Bu bölgelerdeki tek tehdit DEAŞ değildir. Asıl tehdit vekalet savaşlarının aracı olarak kullanılmak üzere beslenen terör örgütleridir, paralı askerledir, kimi yerel unsurlardır. Karşımızdaki bu gerçeğe rağmen terör örgütleriyle çalışan ülkelerin terörden şikayet etme hakkı yoktur. Dünyanın refahını barışını sağlayacak kurumları yeniden yapılandırmalıyız. Küresel bir yönetim mimarisi inşa etmeliyiz. Bir kez daha diyoruz ki, 'Dünya 5'ten büyüktür' daha adil bir dünya mümkündür.
'KKTC'Yİ TANIMAYA DAVET EDİYORUM'
Uluslararası toplumu, KKTC'nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz. Ada’daki BM Barış Gücü’nden tarafsızlığa riayet bekliyoruz. İtibarı zedelenen bu gücün, Kıbrıs’ta yeni itibar kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz.
"FİLİSTİN DEVLETİ HAYATA GEÇİRİLMEDEN, İSRAİL'İN ARADIĞI HUZURU BULABİLMESİ ZORDUR"
Ortadoğu'ya kalıcı barışın gelebilmesi, ancak Filistin-İsrail sorununun nihai bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkündür. 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti hayata geçirilmeden, İsrail'in de aradığı huzuru ve güveni bulabilmesi zordur.
'KARABAĞ AZERBAYCAN TORAĞIDIR'
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın bu tarihi fırsatı değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan’ın başta Zengezur Koridoru’nun açılması olmak üzere, verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilemez. Tek millet, iki devlet şartıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz.
Kadim medeniyetimizin köklerinin uzandığı ve aynı kültürü paylaştığımız Orta Asya ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendiriyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı’nın, bölgesel ve küresel düzeyde giderek daha etkin bir aktör haline dönüşmesinden memnuniyet duyuyoruz. Yarım asırdır zor günler yaşayan Afgan halkının, siyasi saiklerden bağımsız olarak, çok ciddi insani yardıma ve desteğe ihtiyacı var. Ülkedeki Geçici Hükümetin, toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde temsil edildiği kapsayıcı bir yönetime dönüşmesi; Afganistan’ın önünü açacak ve uluslararası alanda olumlu karşılık bulacaktır. Güney Asya’da bölgesel huzurun, istikrarın ve refahın önünü açacak bir diğer gelişme de, Keşmir’de ihtiyaç duyulan adil ve kalıcı barışın, Hindistan ve Pakistan arasında diyalog ve işbirliği yoluyla tesisi olacaktır. Türkiye olarak bu yönde atılacak adımlara desteğimizi sürdüreceğiz.
"UYGUR TÜRKLERİ İLE İLGİLİ HASSASİYETİMİZİ DİLE GETİRMEYİ VE GÜNDEMDE TUTMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Çin’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğumuzu, her fırsatta altını çizerek ifade ediyoruz. Bununla birlikte, güçlü tarihi ve insani bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri’nin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgili hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Myanmar ve Bangladeş’te zor şartlarda yaşayan Rohinga Müslümanlarına ilk günden itibaren yardım elini uzatmış bir ülkeyiz. Yerlerinden edilmiş durumdaki Rohingaların anavatanlarına güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde dönüşleri sağlanana kadar kendilerine olan desteğimiz devam edecek.
"735 MİLYON KİŞİNİN AÇLIKLA BOĞUŞMASININ HİÇBİR İZAHI OLAMAZ"
Gündemimizdeki bir önemi küresel sınama, enerji güvenliği konusudur. Türkiye, son 20 yıldır enerji alanında gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde, kendi enerji güvenliğini sağlama yönünde önemli mesafe kat etti. Çalışmalarımızı, enerjiyi bir çatışma unsuru olmaktan çıkarma ve kullanımını ortak fayda temelinde teşvik etme yönünde yoğunlaştırdık. Bu doğrultuda, Doğu Akdeniz’den Hazar Havzası’na, Karadeniz’den Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada enerji alanında işbirliği ruhunu ve dayanışmayı ön plana çıkarmak için mücadele ediyoruz.
Türkiye ulaştırma alanında da, üzerinden veya çevresinden geçecek tüm projelere destek verebilecek jeopolitik konuma sahiptir. Teknolojik yenilikler, küresel ve bölgesel sınamaları çözmemiz için fırsat olarak değerlendirilmeli, rekabet gücünü artıracak bir koz olarak görülmemelidir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin en önemli başlıkları arasında yer alan “2030’da sıfır açlık” sloganından, maalesef giderek uzaklaşıyoruz. Doğrusu biz, açlığı 21’inci yüzyılda hâlâ çözüme kavuşturulamamış bir sorun olarak kabullenmekte zorlanıyoruz. Dünyanın bu kadar geliştiği, refahın bu kadar attığı bir çağda, 735 milyon kişinin açılıkla boğuşmasının hiçbir izahı olamaz. Uzaya turistik yolculuk için yüz milyonlarca dolar harcanırken, Afrika’dan Asya’ya milyonlarca insan bir lokma yiyecek ekmek dahi bulamıyorsa, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin hayata geçirilmesi için tüm ülkeleri güçlü irade sergilemeye davet ediyoruz. Kalkınma yardımları konusunda dünyanın en cömert ülkeleri arasında yer alan Türkiye’nin bu çağrıyı yapma hakkı olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliğine bağlı küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat dereceyle sınırlı tutulabilmesi giderek zorlaşıyor. Bunun şartlarından biri, kalkınmakta olan ülkelerin çabalarının finansal ve teknolojik olarak desteklenmesidir.
"TÜM ÜLKELERİ SIFIR ATIK HAREKETİNE DESTEK VERMEYE DAVET EDİYORUM"
“Gıda güvenliği” iklim değişikliğinden etkilenen alanların başında geliyor. Su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik doğru politikalar ve yatırımlar geliştirip uygulamalıyız. Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız. Bu anlayışla, daha yaşanabilir ve adil bir dünya vizyonuyla, Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde ülkemizde başlattığımız Sıfır Atık Hareketini, Birleşmiş Milletlerde 105 ülkenin ortak sunuculuğunda kabul edilen kararla, küresel boyuta taşıdık. Dün Türkevi’nde “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını” imzaladık.
Sıfır Atık hedeflerimizin, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınma çabalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Buradan tüm ülkeleri, uluslararası kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını Sıfır Atık Hareketine destek vermeye davet ediyorum. Bilhassa gelişmiş ülkelerde bir virüs gibi yayılan ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı artık tahammül edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır.
KUR'AN-I KERİM'E ALÇAK SALDIRILAR
Masum insanların maruz kaldığı nefret söylemi, kutuplaşma ve ayrımcılık, dünyanın dört bir köşesinde sızlatmadık vicdan bırakmıyor. Ne yazık ki pek çok ülkede popülist siyasetçiler, bu tehlikeli akımları teşvik ederek ateşle oynamayı sürdürüyor. Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’e karşı düzenlenen menfur saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek eylemleri teşvik eden zihniyet, esasen kendi eliyle kendi geleceğini karartmaktadır. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler, AGİT ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere, tüm platformlarda İslam düşmanlığıyla mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. Hangi inanca mensup olursa olsun, kutsallara saldırıyı kabullenmeyen tüm dostlarımızı da mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.
'AİLEYE SAHİP ÇIKMAK İNSANLIĞIN İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKMAKTIR'
Her birine birkaç cümleyle temas etmeye çalıştığım tüm bu meydan okumalarla mücadele ortak sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğu ancak etkin işbirliği, dayanışma ve insani değerlere sıkı sıkıya sahip çıkarak yerine getirebiliriz. Maalesef son dönemde insanı insan yapan kadim değerler, çok ağır saldırı altındadır. Doğrudan insanı, insanın fıtratını, geleceğini ve sosyal bünyeyi tehdit eden bu saldırıların hedefinde öncelikle aile vardır. Bu bakımdan aileye ve aile müessesesine sahip çıkmak; insana ve tüm insanlığın istikbaline sahip çıkmak demektir. Giderek artan küresel dayatmalar karşısında tüm dostlarımızı aile müessesesinin korunmasında hassasiyet göstermeye çağırıyorum.
Bu sene 100’üncü yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti olarak, herkes için barış, refah, güvenlik yönünde, tüm insanlığın yararına adımlar atmayı sürdüreceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 78’inci toplantısında yapılacak çalışmaların, küresel işbirliği ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini temenni ediyorum. Hepinizi bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.