İşgalci İsrail ordusunun, yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi’ne yönelik yoğun ve şiddetli bombardımanı, bütün dünyanın gözü önünde devam ediyor.
Tarihin en ağır soykırımını uğrayan Filistinli sivillerin yaşadıklarını anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor. 39. gününde elektrik, su ve gıda girişini engellemek, yakıt sevkiyatını durdurmak, sivillerin sığındığı hastane, kamp ve dini yapıları bombalamak, göçe zorlanan halkı hedef almak, fosfor bombası kullanmak... Bunlar sadece iletişim oldukça dünyaya aktarılan vahşetin izdüşümleri...
İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze'deki savunmasız ve masum sivilleri her gün bombalıyor. Bu vahşi saldırıları yaparken uluslararası insancıl hukuku pervasızca çiğneyerek savaş suçlarını aralıksız bir şekilde işliyor.
SOYKIRIMCI İSRAİL'E GELİNCE SADECE "KINAMA"
Medya aracılığıyla her gün tanık olunan bu gerçeklere rağmen İsrail, işlediği suçlara karşılık sadece "kınama" ile karşı karşıya kalıyor.
Medya aracılığıyla her gün tanık olunan bu gerçeklere rağmen İsrail, işlediği suçlara karşılık sadece "kınama" ile karşı karşıya kalıyor.
Üstelik İsrail bu katliamlarını ilk kez de yapmıyor. Yıllardır baskı, şiddet ve abluka altında direnen Filistin Devleti, 2014 yılındaki saldırılar sonrası 2015’te Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (UCM) kuran Roma Statüsü’ne taraf olmuş, İsrail’in saldırılarının suç olduğuna ilişkin şikayetini mahkemeye bildirmişti.
Fakat mahkeme, bu süreci 6 yıl sonra yani 2021 tarihinde incelemeye aldı. Yine o dönem Başbakan olan Netanyahu ve ekibi hakkında soruşturma başlamasına karar verdi.
O soruşturma hala sürerken, yine İsrail tarafından daha büyük ve kapsamlı savaş suçları yine işleniyor.
Peki, Uluslararası Ceza Mahkemesi için İsrail’in işlediği suçlar hangi kapsamda? İsrail, nasıl savaş suçlusu ilan edilebilir? Yargılama nasıl olur? Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran merak edilen sorulara yanıt verdi.
KURAN: İSRAİL BÜTÜN SUÇ TÜRLERİNİ İŞLİYOR
Prof. Dr. Kuran, öncelikle, suçun kapsamına ilişkin bilgi vererek, UCM’nin suçları nasıl tanımladığını anlatıyor. İsrail meselesinin birçok boyutu olduğunu belirten Kuran, tarihi, teolojik ve siyasi boyutunun yanında hukuki boyutunun gerçekliğine değiniyor.
"Bu durumun hukuki boyutu itibarıyla baktığımızda aslında İsrail'in 7 Ekim’den itibaren Gazze şeridine yönelik saldırılarıyla yapmış olduğu katliamlar, uluslararası hukukun, uluslararası suçlar dediğimiz bütün fiillerini oluşturuyor. Yani en başından itibaren aslında uluslararası hukukta silahlı çatışmalar, uluslararası insancıl hukuk kuralları dediğimiz temel kurallar vardır ve bu kurallar da ilk kez 1949 Cenevre sözleşmelerinde düzenlenmiş yine 1977 Cenevre ek protokolü ve son olarak da 1998 UCM'ni kuran Roma Statüsü'nde düzenlenmiştir.
Bütün bu yasal sözleşmelere baktığımızda şunu görüyoruz; bu fiillerin 4 ağır insanlık suçunu oluşturması söz konusu olabilir. Birincisi savaş suçu, ikincisi insanlığa karşı suç, üçüncüsü saldırı suçu, dördüncüsü de soykırım suçudur. Aslında İsrail'in yapmış olduğu eylemlerin, saldırıların ve 40 güne varan aralıksız gece gündüz bombardıman eylemlerinin bu söylediğimiz suç tiplerinin bir şekilde tamamını oluşturduğunu söylememiz mümkün."
İŞGALCİ İSRAİL, 4 TEMEL SUÇU DA İŞLİYOR
Selami Kuran, gerek 1949 Cenevre Sözleşmesi'nde gerekse 1998 Roma Statüsü’nde savaş suçunun tanımının "sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesi, yaralanması, yaşamsal ihtiyaçlarının, tıbbi malzemelerinin kesilmesi" şeklinde yer aldığını söylüyor. Zorla göçe zorlanan bir toplumun soykırım suçunun potansiyelini oluşturduğunun da altını çiziyor.
">
"Özellikle bu 4 suç tipine de bir arada baktığımız zaman buradaki temel hedef; herhangi bir silahlı çatışmada, bir savaş durumunda sivillerin korunmasıdır. Yani savaş durumunda sivillerin vurulmaları, konutlar, hastaneler, okullar, mabetler, cami, kilise, kültürel varlıklar, bütün bunların askeri hedef olarak vurulması kesinlikle yasaklanmıştır.
Bu nedenle İsrail'in toplu şekilde cezalandırma yani hedef gözetmeksizin sivillerin yaşadıkları yerleri çocuklar, bebekler, kadınlar, yaşlılar ve masum halkı hedefe koyması açık olarak bir savaş suçu ve insanlığa karşı suç fiillerini oluşturur. Gazzelilerin toplu şekilde sürgün edilmesi, göçe zorlanması ve bunu zorla yapmaları, bombalamak suretiyle baskıyla yapılması da soykırım potansiyelini oluşturan filler olarak değerlendirilebilir."
UCM'DEKİ İSRAİL SORUŞTURMASINDA YILLARDIR YOL ALINAMIYOR
Filistin Devleti'nin, İsrail'in binlerce sivili katlettiği 2014’teki saldırıların ardından UCM’ye yaptığı şikayeti hatırlatıyor Kuran. İşleyen süreçte gelinen son noktayı şöyle anlatıyor:
"2 Ocak 2015 tarihinde Filistin Devleti 1998 Roma Statüsü'nü imzaladı ve Lahey'de görev yapan UCM'nin yargı yetkisini tanıdı. Filistin 2015’te yaptığı başvuruda İsrail Devleti’nin 2014’ten başlayarak Gazze'de, Kudüs'te, Batı Şeria'da ve Filistin'in diğer topraklarında savaş suçu işlediğini Ifade ederek İsrail Devleti’ne karşı bir soruşturma ve yargılama sürecinin başlamasını talep etti."
Kuran’ın bu noktada dikkati çektiği husus mahkeme soruşturmasının fazlasıyla uzun sürmesi üzerine. Zira, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda UCM savaş suçu için kısa sürede karar vermişken, Filistin’in şikayetinin karar bağlanmasının yıllar sürdüğünü söylüyor:
"1998 Roma Statüsü’ne İsrail taraf değil. UCM’nin yargı yetkisini tanımıyor ve bu nedenle de Filistin'in yapmış olduğu bu başvuruyu şiddetle reddetti ve UCM ile iş birliği yapmayı reddetti. Fakat hukuken taraf olan bir devletin, yani 1998 Roma Statüsü'ne taraf olan ve UCM’nin yargı yetkisini tanıyan bir devletin topraklarında bir suç işlenmişse -savaş suçu, soykırım suçu, insanlığa karşı suç gibi- bu devlet UCM’ye başvurup, soruşturma ve yargılama yapılmasını talep edebilir.
Fakat UCM Başsavcılığı'nın yapmış olduğu ön inceleme 6 yıl sürdü ve bu çok uzun. Çünkü bunun örneği Ukrayna'da oldu. Ukrayna'da 7-8 ayda soruşturmayı tamamladılar ve Rusya Devlet Başkanı Putin hakkında yakalama kararı çıkardılar. Ama 2015’te başvuran Filistin'in şikayetinin ön incelemesi 6 yıl sürdü ve Mart 2021’de soruşturma başlatılmasına karar verildi.
Yani şu anda halihazırda Netanyahu ve o zamanki ekibi hakkında savaş suçu işlediğine dair bir soruşturma yürütülüyor. Ancak tamamlanmıyor ve karara bağlanmıyor. Eleşitirimiz bunun bu kadar yavaş sürmesi üzerine.
Hâlbuki 40 gündür çok açık ve net savaş suçu işlendiğine dair kanıtlar var, deliller var, hastaneler vuruluyor, çocuklar, kadınlar katlediliyor ve bu Ukrayna'da çabucak işleyen bir süreçti. Bu nedenle UCM’nin ağırlığını ve prestijini koruyabilmesi için süreci hızlandırması gerekiyor. Zaten çok geç kalmış bir süreç."
TÜRKİYE'NİN ELİNDEKİ KARTLAR
Türkiye, Roma Statüsü’ne taraf değil. Kuran, Türkiye’nin devlet olarak başvurma imkanının olmadığını ancak Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin suç duyurusunda bulunabileceğini belirtiyor, "Bunun da anlamı özellikle UCM üzerinde bir baskı oluşturmak" diye ekliyor:
">
"UCM'nin bu süreci bir an önce hızlandırması ve hukuken gereğini yapması yönünde bir baskı oluşturacağız ve bu da aslında Türkiye tarafından ciddi bir şekilde artık yapılmaya başlandı. Yani malum İsrail zaten uluslararası kamuoyu tarafından da ciddi şekilde eleştiriliyor, savaş suçlusu olarak kabul ediliyor.
Ama siyaseten maalesef Batı’nın siyasi, medya ve finans gücü yüksek ve İsrail’in yanında yer alıyorlar. Şimdi biraz yavaş yavaş küçük olsa da bir politika değişikliği oluyor. Sivillere yönelik saldırılar olmasın diye.
Ayrıca Filistin’e destek için hem ülkemizde, hem de dünyada büyük mitingler yapılıyor. Yani kamuoyu ciddi şekilde duyarlı ve tepkili. Bunlar baskı oluşturuyor zaten."
">
YARGILAMA NASIL YAPILIR, CEZA NEREDE VERİLİR?
UCM’ye taraf olmayan devletler arasında ABD, İsrail, Çin gibi devletler var. UCM İsrail’in ilgili suçları işlediğine karar verirse Netanyahu ve ekibi yargılanmaya başlayacak. Kuran, bu yargılanmanın Lahey’de ya da taraf olan bir ülkede olabileceğini söylüyor.
"Kişilerin yani ilgili eylemle ilişkili devlet yöneticilerinin o eylemi işleyen, talimat veren, yönlendiren üst düzey devlet yöneticiler ve askeri yöneticiler şahsi olarak yargılanır. Burada bir kişinin şahsi ceza hukuku, sorumluluğu söz konusudur. Dolayısıyla hem 2014 hem de bu yeni yaşanan dramla ilgili olarak katliamlarla ilgili olarak yargılanıp ceza alması durumunda başta Netanyahu olmak üzere diğer devlet yöneticilerinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalmaları söz konusu. Yani bu kişilere verilen bir cezadır. O suçu işleyen kişiler yargılanır ve cezalandırılır. Bu yargılama da Lahey’de yapılır. Yani Hollanda’da yahut taraf olan bir devlette."
KAYNAK: TRT HABER