Tarih: 26.11.2020 13:09

Yaşlılarda düşme riski hayatı tehdit ediyor

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - Kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz ve kas kaybı olarak tanımlanan sarkopeni bulunan, çoklu ilaç kullanan, yürüme ve denge bozukluğu ya da beslenme yetersizliği ile görme problemi bulunan yaşlılarda "düşme"nin yaşamı tehdit eden sağlık sorunlarına yol açabildiği, yaralanmaya bağlı hastaneye yatışları artırdığı belirtildi.

Akademik Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Deniz Suna Erdinçler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun, kemik kütlesinde azalma ve kemik dokusunun yapısının bozulması sonucunda kemik kırılganlığında ve kırık yatkınlığında artışla sonuçlanan ilerleyici bir kemik hastalığı olduğunu söyledi.

Osteoporoza bağlı kırıkların yaşlıyı bağımlı hale getirdiğini ve ölüm riskini artırdığını vurgulayan Erdinçler, dünya genelinde ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlanan nüfusun artmasıyla osteoporozun da önemli bir sağlık sorunu haline geldiğine dikkati çekti.

Erdinçler, osteoporozun her iki cinsiyette görülen en sık metabolik kemik hastalığı olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi:

"Hastalığın en önemli komplikasyonu kemik kırıklarıdır. Kalça kırığı sonrasında kadınların yaklaşık yüzde 50'si eski işlevine geri dönememektedir. Kırığı takip eden yılda yaşlıların yüzde 20-25'i yaşamını yitirmektedir. Erkekler de ölüm oranı yüzde 31-35 ile daha yüksek bir orana sahiptir. Yaşlı bireylerin yaklaşık üçte ikisinde osteoporoz vardır.

Osteoporoz sessiz bir hastalıktır ve belirtiler kırık oluşuncaya kadar ortaya çıkmayabilir. Hastaların ilk şikayeti, fark edilmemiş omurga kırıklarına bağlı boy kısalması şeklinde olabilir. Osteoporoz sessiz bir hastalık olduğu için 65 yaş üstü kadınların ve 70 yaş üstü erkeklerin osteoporoz açısından taranması gerekir."

"Düşme, yaralanmaya bağlı hastaneye yatışların başlıca nedeni"

Prof. Dr. Erdinçler, osteoporozun önlenmesi ve ilerlemesinin engellenmesi için yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanmasının büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Bunun için, yeterli protein alımının sağlanması, aşırı tuz alımından kaçınılması, yeterli magnezyum ve potasyum alınması, günlük kalsiyum ve vitamin D alımının sağlanması, alkol alımının azaltılması, sigara içiminin kesilmesi, kafein tüketiminin azaltılması gerektiğini aktaran Erdinçler, egzersiz yapılması ve düşmeyi engelleyecek önlemlerin alınmasının önemine işaret etti.

Yaşlılarda düşme sıklığının arttığını belirten Erdinçler, "Düşme sıklığı 65 yaş ve üstünde yüzde 32-40 iken 75 yaş üstünde yüzde 40-50'dir. Düşme, yaşlı bireylerde yaralanmaya bağlı hastaneye yatışların başlıca nedenidir. Acile başvuruların yüzde 14'ünü, hastaneye yatışların yüzde 4'ünü oluşturmaktadır." diye konuştu.

Erdinçler, düşme korkusunun, günlük aktivitelerden kaçınma ile birlikte harekette azalma ve kırılganlığa neden olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Yaşlanmaya bağlı birçok değişiklikliğin düşme için risk faktörü olduğunu dile getiren Erdinçler, özellikle çoklu ilaç kullanan, yürüme ve denge bozukluğu ya da beslenme yetersizliği ve kas kaybı-sarkopenisi olan, görme problemi bulunan hastaların düşme açısından riskli grubunda yer aldığını vurguladı.

"Yaşlılarda, protein alımı yetersiz"

Yaşlanma sürecine ve eşlik eden hastalıklara bağlı olarak kas kaybı, yani sarkopeni oluştuğunu aktaran Erdinçler, yaşlılarda osteoporoz ve sarkopeni birlikteliğinin sık görüldüğünü ifade etti.

Prof. Dr. Erdinçler, sarkopeninin önlenmesi ve tedavisinin yaşlılarda önem taşıdığını vurgulayarak, "Sarkopeninin önlenmesinde yeterli protein ve D vitamini alımı ve egzersiz önem taşır. Birçok yaşlı birey diyetle gerektiği kadar protein almamakta, bu durum da kas kaybına ve artmış fonksiyonel bozukluğa neden olmaktadır." diye konuştu.

Erdinçler, son dönemde yapılan çalışmalarda, önerilen miktardaki protein alımının yaşlılarda yetersiz olduğununun altını çizerek, "Günlük protein alımının gün içinde öğünlere orantılı bir şekilde dağıtılması gerekmektedir. Bu nedenle özellikle çoklu hastalığı olan yaşlılarda diyet kısıtlaması önerilmemeli, yüksek protein alımı teşvik edilmelidir." sözlerine yer verdi. ​​​​​​​




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —