Tarih: 22.01.2019 15:52

Yanlış uygulamalar enfeksiyon ve organ yetmezliğine neden oluyor

Facebook Twitter Linked-in

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı’ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği kurumlarda yapılması gerektiğini belirterek, “Yanlış uygulamalardan dolayı kişilerin, enfeksiyon ve organ yetmezliği gibi durumlarla karşı karşıya gelebileceklerini unutmaması gerekir” dedi.

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı’ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) hakkında bilgiler verdi. 2014 yılında Resmi Gazete de Geleneksel ve Tanımlayıcı Tıp Uygulamaları hakkında bir yönetmelik yayımlandığını hatırlatan Parlakpınar, Sağlık Bakanlığı’nın bu tür uygulamaların çerçevesini çizdiğini ve bu işlerin nerede ve kimlere hangi şartlarda yapılabileceğinin de ilk defa tanımlandığını dile getirdi.

Parlakpınar, Turgut Özal Tıp Merkezi’nde GETAT’da şuanda kupa terapisi (hacamat), hirudoterapi (sülük uygulaması), ozon terapi, fitoterapi (bitkisel ürünlerle yapılan tedavi), apiterapi (arı ürünleriyle yapılan tedavi), müzikoterapi (müzikle hastalıkların tedavisi), proloterapi, kayropraksi, akupunktur ve hipnoz gibi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaların yapıldığını ifade etti.

Sağlık Bakanlığı’nın Resmi Gazetede yayımlamış olduğu yönetmelikte tanımış olduğu geleneksel tıp tedavilerinin yalnızca izin verilen kurumlarda yapılabildiğini söyleyen Parlakpınar, GETAT merkezi açmak için Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı eğitim almanın ve bu eğitimlerden sonra girilecek sınavda başarılı olmanın şart olduğunu vurguladı. Ayrıca GETAT uygulama merkezlerinde veya ünitelerinde çalışmak için, çalışma ruhsatının alınması gerektiğinin altını çizdi. Parlakpınar GETAT merkez ve ünitelerinin Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde faaliyet gösterdiğini de sözlerine ekledi.

“Hem Uygulama Yapıyoruz Hem De Eğitim Veriyoruz”

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına üniversite hastanelerinde de başlandığına değinen Parlakpınar, ve İnönü Üniversitesi GETAT Merkezi olarak tedavi ve eğitim verdiklerini söyledi. İnönü Üniversitesi’nde hem GETAT Uygulama Merkezi hem de GETAT Uygulamaları Eğitim Merkezinin bulunduğunu belirten Parlakpınar,”Hem uygulama yapıyoruz hem de yurt içinden gelen hekimlere eğitim veriyoruz. Şu an için üniversite olarak 3 alanda, akupunktur, kupa uygulaması ve sülük uygulaması hakkında eğitim verme yetkimiz var. Fitoterapi, hipnoz ve ozon eğitimi için de başvurularımız var onay bekliyoruz. GETAT Merkezimizde izin verilen uygulama alanlarımız ise akupunktur, fitoterapi, kupa, sülük ve hipnoz, bu beşi aktif bir şekilde devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği durumlar için hasta ile görüşüp gerekli tahlil ve muayenelerden sonra eğer gerekiyorsa bu tamamlayıcı tedavileri gerçekleştiriyoruz. Ozon terapi gibi yeni uygulamalar için de başvurularımız var, sertifikalarımızı aldık ve uygulama izni için onay bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.

Turgut Özal Tıp Merkezi’ndeki GETAT merkezlerinin 2017 Ağustos ayında açıldığını ifade eden Parlakpınar, hastaların tedavi ve takiplerinin yapıldığını söyledi. Farklı klinik branşlarla GETAT uygulamalarına yönelik projeler planladıklarını açıklayan Parlakpınar, araştırma yapmanın, eğitim vermenin, proje yapmanın ve bunların sonuçlarını akademide paylaşmanın üniversite hastanesinin esas gayesi olduğunu belirtti.

Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarının kulaktan dolma bilgilerle yapılmaması gerektiğini, ancak hekim onayıyla bu uygulamaların yapılabileceğini de söyleyen Parlakpınar, “Geleneksel ve Tanımlayıcı Tıp Uygulamaları çok dikkat edilmesi gereken ve maalesef suiistimale açık bir konu. Yetkinliği olmayan, sertifikası olmayan ve hekim olmayan kişiler tarafından manevi değerleri suiistimal eden, merdiven altı uygulamaların yapıldığı bir alana dönüştü. Yanlış uygulamalardan dolayı kişilerin, enfeksiyon ve organ yetmezliği gibi durumlarla karşı karşıya gelebileceklerini unutmaması gerekir. Ancak kötü örneklere bakarak bu alanda yapılacak araştırmaların önünü kapatmamak gerekir. Özellikle bazı alanlarda mesela fitoterapi alanında olduğu gibi. Kaliteli ve güvenilirliği tanımlanmış ruhsatlı bitkisel ürünlerin de önünü açmak gerekir. Hammaddesi bolca bulunan bitkisel ilaçları ülkemiz akademisyenleri kendi standartlarını belirleyerek üretmeli ve katma değer katmalıdır. Biz üniversite olarak, bu standartlardan, bu değerlerden hiç taviz vermeden bu işi yazılı kurallara göre bakanlığın belirlediği şartlara göre tamamlayıcı bir uygulama prensibi ile yapıyoruz” diye konuştu.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —