Van Urartu Göz Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Özgür Bülent Timuçin, şaşılık konusunda bölge insanının yetersiz kaldığını belirterek, ailelere uyarılarda bulundu.
Van Urartu Göz Merkezi uzmanları, şaşılık konusunda fark edilmeyen gizli kaymaların da olabildiğine dikkat çekerek ailelere uyarıda bulundular.
Van Urartu Göz Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Operatör Dr. Özgür Bülent Timuçin, şaşılık konusunda bölge insanının yetersiz kaldığını belirterek, ailelere uyarılarda bulundu. Şaşılığın gözlerden bir tanesinin tam karşıya bakarken ötekinin aynı istikamete bakamama durumu olduğunu belirten Timuçin, gözlerin sağa sola, yukarı aşağı ve köşelere bakmasını sağlayan 12 adet göz dışı kasların olduğunu söyledi. Her bir kasta veya birçoğunda ortaya çıkan sorunların şaşılıkla sonuçlandığını ifade eden Timuçin, şaşılık olgularına yaklaşımın göz hareketleri ve kas fonksiyonları açısından yüzlerce ihtimali bir arada değerlendirip sorunun kaynağını bulmayı ve soruna uygun tedaviyi seçebilmeyi gerektirdiğini kaydetti. Gözlerde dışarıdan bakıldığında rahatlıkla tanınabilecek kaymalar olduğu gibi, fark edilmeyen gizli kaymalar da olabildiğine dikkat çeken Timuçin, “Aileler çocuklarının gözlerindeki kaymalar ile ilgili en küçük şüphenin üzerine gitmelidirler. Şaşılık hastalığının tedavisinde en önemli unsur hastalığın erken tanınmasıdır. Şaşılık nedenleri farklılık göstermektedir. Tek bir sebep elbette yoktur. Kayma durumu her iki gözde veya tek gözde olabilir. Ancak erişkinlerde ortaya çıkan kayma ile çocukluk döneminde ortaya çıkan kaymalar arasında sebepleri açısından önemli farklılıklar vardır. Erişkin bir hastada aniden ortaya çıkan bir kayma, ön planda göz dışı sebepleri düşündürmelidir” dedi.
Bölgede en sık rastladığı durumun, şaşılık tedavisinin yetersiz yapılması olduğuna vurgu yapan Timuçin, “Aileler eğitim, ekonomik, kültürel veya daha birçok sebepten dolayı şaşılığı bulunan çocuklarının tedavisini yaptıramıyorlar. Örneğin aile bir şekilde göz doktoruna ulaşmış olsa bile hastalığın tedavisinin, içine ailenin de aktif olarak katıldığı uzun süreçli bir ekip çalışması olduğunun farkında olmuyor. Çocuğa evde görme eksersizleri yaptırmak, çocuğu gözlüğe alıştırmak gibi ailenin de tedavinin bir parçası olması söz konusu. Ekip çalışmasındaki kopmalar ise tedavinin başarısız olması ile sonuçlanıyor. En büyük başarısızlığımız ise çocuğun görme keskinliğini ilk 7-10 yaş içinde düzeltemediğimiz durumlar. Ailelere hekim olarak belki en fazla yaptığım tembih, kontrollerine düzenli gelmeleri ve muayene bilgilerini mutlaka yanlarında taşımaları gerektiği olmuştur. Son olarak şunu söyleyebilirim. Aileler şaşılığı bulunan çocuklar için endişelenmeliler. Ancak bu endişe sadece tembellik riski açısından anlayışla kabul edilir. Tembellik ise ihmal edilmediği ve tedavi için geç kalınmadığı müddetçe düzeltilebilecek bir durumdur. Kalın gözlük kullanmak veya estetik olarak kötü görünüm gibi sorunlar endişeye değecek sorunlar olmayıp tedavileri mümkündür” şeklinde konuştu.