Kadın Doğum uzmanı Op. Dr. Meltem Erkmen, doğal doğumun önemine dikkat çekerek, “Doğum kadına bahşedilmiş doğal bir yetenektir ve doğal doğum tam anlamıyla modern tıbbın reddi değildir” dedi.
Op. Dr. Meltem Erkmen,doğumun hayatın başlangıç ve muhteşem bağın kurulduğu bir an olduğunu belirterek, "Doğumun ilerlemesi ve gerçekleşmesi sırasında oluşabilecek tüm aksilikler gebe ve hekim tarafından baştan bertaraf edilmek istenmekte ve garantici bir yaklaşımla ‘ben bu yolu pas geçerek bebeğe direkt olarak ulaşayım’ felsefesi benimsenmektedir” dedi. Doğal doğumun aslında doğumun kendisi olduğunu belirten Erkmen, “Sezeryan ile doğum ve müdahaleli normal doğum da doğum sırasında yapılması o anda karar verilen kurtarma tekniği olarak adlandırabileceğimiz müdahalelerimizdir. Doğal doğum imkanlar dahilinde müdahalelerin en az olduğu doğum şeklidir. Bizim doğum sırasında ihtiyacımız olan doğal işleyişin yolunda gitmesi, anne bedeninin ve bebeğin ne yapacaklarını çok iyi bildikleri muhteşem uyumun bozulmamasıdır. Her küçük müdahale bu muhteşem dengeyi bozabilmektedir. Salgılanan tüm doğal hormonların etkisiyle işleyen anne bedeni fiziksel ve duygusal olarak desteklenmelidir. Annenin bebeği doğar doğmaz göğsüne almasıyla duygusal bağın kurulması çok önemlidir. Burada sözü edilen hiçbir şekilde müdahalede bulunulmaması değildir, fark gözetilmeden her anneye uygulanan müdahalelerin gebeye özel uygulanmasının daha doğru olacağı ve aslında pek çoğunun da aslında gereksizliğidir" şeklinde konuştu.
Bir müdahale olmaksızın doğumun planlanmasının çok mantıklı bir yaklaşım olmadığını da ifade eden Erkmen, “Gerektiğinde devreye girecek müdahaleler hem annenin hem bebeğin sağlığı üzerinde olumlu etkiler oluşturacaktır. Doğal doğumun gerçekleşmesi için bu şartları sağlayacak bir sağlık kuruluşu, deneyimli bir ekip ve buna hazırlıklı bir gebe gereklidir. Doğal doğumu tercih eden ailelerin bu konuda yeterli araştırmayı yapmış olmaları ve bilinç düzeyinde olmaları şarttır” ifadelerini kullandı.
Sağlıklı bir normal doğum için ise Op. Dr. Erkmen şu tavsiyelerde bulundu:
"Gebenin Eğitimi ile doğum konusunda negatif düşüncelere sahip toplum da öncelikli olarak pozitif düşüncelere geçilmelidir. Doğumla ilgili eğitimlerde nefes çalışmaları, bedensel hazırlıklar, gevşeme ve imgeleme yöntemleri ile ilaç dışı ağrı ile baş etme yöntemleri esastır. Güven, doğal doğum için güven en temelde oluşması gereken duygu durumudur. Gebe bedenine güvenecektir, aile doktora, doktor aileye güvenecektir. Mahremiyet doğum için olmazsa olmaz bir şarttır. Doğada ki her canlı da olduğu gibi insanoğlu da güvenli ve rahat ortamda doğum yapmayı kurgular. Yabancılar, sevilmeyen akrabalar, personelin çokluğu doğumu olumsuz olarak etkileyebilir. Anne nasıl bir ortam hayal ediyor ise öyle olmalıdır. Hareket özgürlüğü olan anne daha rahat pozisyonları kendi içgüdüsüyle bulur. Pelvisteki küçük oynamalar, ayakta kalışıyla yer çekiminden faydalanma ile bebeğin inişi kolaylaşır. Yatay pozisyon olmadığı için bebeğe giden kan akımı artar. Anne ve bebeğe güvenirsek, onları akışına bırakırsak doğru pozisyon illa ki geçeceklerdir. Her şeyin bir zamanı vardır. Bu doğal doğum için söylenmiş bir söz olabilirdi ancak. Her bebek ne zaman doğmak isterse o zaman doğar. Doğum eylemini başlatan mekanizma henüz tıpta çözülebilmiş değildir. 40 hafta bittikten sonra endişelenmemeli 42. Haftaya gönül rahatlığıyla beklenmelidir. Doğum eyleminin ne kadar süreceği önceden tahmin edilemez. Doğumun ne zaman olacağını sorgulayan bir akraba topluluğu ile doğal doğum gerçekleşemez. Doğal doğumda sürekli makinelerin yardımıyla bir bekleme süreci ve doğumu hızlandırmak için yapılan ilaçların yerine duygusal ve fiziksel destek ile bunu takiben doğumu hızlandırıp kolaylaştıran hormonların salınımı esastır. Doğum kadına bahşedilmiş doğal bir yetenektir ve doğal doğum tam anlamıyla modern tıbbın reddi değildir. Doğum yapma gücü kadının içinde mevcuttur. Bu gücün ortaya çıkmasıyla pek çok doğum sorunsuz ve kendiliğinden gerçekleşecektir."