Tarih: 04.08.2018 13:10
Uçuş fobisi kariyeri etkiliyor
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Okan Demirci, uçuş fobisinin kariyeri etkilediğini söyledi.
Demirci, yaz ayları geldiğinde en yoğun ulaşım araçlarından biri olan uçaklara talep arttığını belirterek, “Madem tatil yapacağım o halde en hızlı ve en rahat ulaşım aracını seçmeliyim diyenler uçaklara yönelmektedir. Peki bu kadar hızlı ve konforlu bir ulaşım aracının ürkütücü yönleri de yok mudur? Evet bazılarımız için vardır” dedi.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Okan Demirci, özellikle uçuş fobisi olarak adlandırdıkları durumu yaşayanlar için şu önerilerde bulundu;
“Aslında uçuş fobisinin yani uçuş korkusunun diğer fobi türlerinden (böcek, kedi, köpek, yükseklik, vs) pek farkı yoktur. Nasıl ki böceklere karşı fobisi olan kişi böcek gördüğünde veya düşündüğünde kaygı duyarak durumdan kaçınmaya çalışıyorsa uçuş fobisi olan kişi de bu durumdan kaygı duyarak kaçınmaya çalışacaktır. Uçuş fobisi olan kişiler kimi zaman kaygı ile de olsa uçağa binebilirken, kimi zaman bu kaygı saatlerce süren alternatif bir ulaşımı tercih etmekle sonlanacaktır. Kısaca uçuş fobisi uçak yolu ile olan ulaşımın kullanıldığı veya kullanılacağının düşünüldüğü zaman artan orantısız kaygı düzeyi olarak tanımlanabilir.”
Uçuş fobisi neden oluşur?
Uçuş fobisinin nedenlerinin her insanda kesin olarak ortaya konamayabileceğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Okan Demirci, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Bazı insanlar öğrendiği bilgilerden dolayı kaygı yaşayabilirken bazı insanlar olumsuz bir uçuş deneyimi sonrası uçuş fobisi geliştirebilirler. Bazı insanlarda ise hiç bir neden bulunamayabilir. Uçuş fobisi genellikle yükseklik korkusu ile eşleşmektedir. Bazı insanlarda kapalı alan korkusu ile birlikte bulunur. Kontrol sorunu yaşayan insanlarda (‘kontrol bende değil’ düşüncesi) da uçuş fobisi görülebilir. Uçuş fobisi her zaman ölüm korkusu anlamına gelmeyebilir.
İnsanlar en güvenli ulaşımın havayolu olduğunu bilmesine rağmen neden korkarlar?
Uçuş fobisi olan insanların klasik olarak ilk öğrendikleri bilgi havayolu ulaşımının en güvenli yol olduğudur. Peki bunu bilmemize rağmen neden hala korkarız? Bu sorunun cevabını şu şekilde verebilirim; size zehirli olmadığı söylenen bir yılanı elinize almanız söylense alır mıydınız? Bir çoğunuzun ‘hayır almam’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Fakat zehirsiz olduğunu bilmemize rağmen neden hala korkuyoruz? Bilmek ile öğrenmek farklı kavramlardır. Bilmek için bir deneyime ihtiyaç duyulmaz iken öğrenmek için genellikle deneyimlere ihtiyaç duyarız. Eğer yılanın zehirsiz olduğunu size kanıtlayabilirsem artık korkmanız için bir neden kalmayacaktır. Fakat bu korkunun tamamen geçmesi anlamına gelmez. Yılan ürkütücü bir hayvandır ve ne kadar zehirsiz olsa da düşük düzeyde bir kaygı yaratabilir. Uçaklarında her ne kadar güvenli olduğu öğrenilse de düşük düzeyde bir kaygı yaratabilir ve bu çok doğaldır.
Uçuş fobisi nasıl tedavi edilir?
Uçuş fobilerinde en çok tercih edilen tedavi yöntemlerinden biri korkusu olan kişinin kaygı giderici ilaçlar veya alkol gibi kaygı giderici maddeler kullanmasıdır. Fakat bu sadece semptomatiktir yani o an korkuyu azaltır fakat her uçuşta yine tekrarlayacaktır. Bize kalıcı olacak bir tedavi yöntemi gereklidir. Uçuş fobisinin kalıcı tedavisinde bilişsel davranışçı terapiler, exposure (maruz bırakma) terapiler, EMDR gibi bazı psikoterapi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu terapilerin ilk aşaması uçaklar ve uçuşlar ile ilgili doğru bilgilendirmeye dayanır ve sonrasında bilme kavramı deneyimlerle öğrenme kavramına dönüştürülür. Size bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben, psikiyatri eğitimime başlamadan önce uçuş fobim nedeni ile hiçbir şekilde havayolu ulaşımını kullanmayan biriydim. Fakat psikiyatri eğitimimin başlaması ile birlikte bu korkumu yenmeye karar vererek bir terapist eşliğinde tedavime başladım. Tedavim sonucunda artık okyanus aşırı uçak seyahatlerini rahatlıkla gerçekleştirebiliyorum. Bu deneyim bana bilginin öğrenmeye giden bir ön basamak olduğunun farkına varmamı sağladı. Unutulmaması gereken en önemli nokta tedavi demek kaygının sıfır düzeyine inmesi demek değildir. Sıfır düzeyinde bir kaygı yaşamla bağdaşmaz ve hayatta kalabilmek için gerekli düzeyde bir kaygı içimizde olmalıdır. Yılandan korkmayan birinin sokularak ölme ihtimali az da olsa korkan birine göre çok daha yüksektir.
Varoluşumuzun temel yapıtaşlarından birisi temel düzeyde bir kaygıdır. Varoluşumuzun geleceğinde de bu temel düzeyde kaygı daima var olacaktır.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —