Tarih: 05.02.2021 10:35

Teknolojiyle birlikte ‘Omurga rahatsızlıkları’ son 10 yılda arttı

Facebook Twitter Linked-in

Halk arasında ‘Omurga Eğriliği’ olarak bilinen skolyoz hastalığının teknolojinin gelişmesiyle son 10 yılda arttığına dikkat çeken Fizyoterapist Muhammed Barış, bu hastalığın çocuklarda erkek çocuklarına oranla kız çocuklarında 8 ile 10 kat daha fazla görüldüğünü kaydetti.

Elazığ Mediline Hastanesi Fizik Tedavi Biriminde görev yapan Fizyoterapist Muhammed Barış, halk arasında ‘omurga eğrilmesi’ olarak bilinen skolyoz hastalığı hakkında istatistiksel veriler paylaşarak bilgi verdi.Literatürde yapılan çalışmalarda her 100 kişiden 2 ile 3’ünün omurga eğriliği olduğunu ama büyük çoğunluğunun bunun farkında olmadığını belirten Barış, bu hastalığın özellikle ortaokul ile lise çağındaki çocuklarda skolyoz taraması yapılarak tespit edilebileceğini bildirdi. Ayrıca omuz boylarının eşit olmaması nedeniyle tek taraflı çanta takan kadınlarda skolyoz gelişiminin daha fazla görüldüğünü gözlemlediklerini ifade eden Barış, hastaları klasik fizik tedavi yöntemleri metotların yerine başarı oranı yapılan çalışmalarda daha yüksek olarak belirtilen ‘Schroth’ terapi yöntemi ile tedavi edebildiklerini belirtti.

Skolyoz hastalığı ve belirtileri hakkında bilgi veren Fizyoterapist Muhammed Barış, “ Skolyoz, omurgada üç boyutta meydana gelen eğrilmelerin oluşturduğu bir deformitedir. Çok net bir şekilde evde yapılabilecek basit testlerle bu hastalığın varlığını anlayabiliyoruz. En çok hitap ettiğimiz, lise ve ortaokul grubu çocuklardır. Çünkü bu yaşta fark edildiği zaman skolyozun tedavisinde daha etkin sonuçlar alabiliyoruz. Özellikle çıplak bir şekilde çocuğunuza arkadan baktığınız zaman kürek kemiklerinde biri diğerine oranla biraz daha aşağıda duruyorsa,omuz boylarında eşitsizlik varsa, daha aşağı geldiğimiz zaman kalçada da bir eşitsizlik varsa bizlere başvurmalarını öneriyoruz. Bize en çok ‘bir bacağım diğerine göre daha kısa hissediyorum,nefes alırken kaburgalarım bana batıyor,bir omuzum diğerine oranla daha aşağıda yada aynadan baktığımda iki tarafım eşit değil’ gibi şikayetler ile geliyorlar. Bu şikayetlerle gelen hastalarımızı ilgili birimlerin uzman hekimlerine yönlendiriyoruz.Skolyoz tanıları alındıktan sonra fizik tedavi biriminde seanslarımıza başlıyoruz” dedi.

“Tedavide kemik yaşı önemli”

Skolyoz hastalığının istatistiksel verilerini paylaşan Barış“ Yapılan çalışmalarda bu hastalık grubunda yüzde 2 ile 4 arasında bir oran var. Yani 100 kişiden 2’si veya 4’ü skolyoz hastası. Bunun büyük bir kısmı bu deformitenin farkında değil. Kız çocuklarında erkek çocuklarına oranla 8-10 kat daha fazla gözüküyor. Burada bizim için en önemli olan şey, kız çocuklarında menarj döneminde büyüme hormonu daha fazla salgıladığı için omurgada uzama meydana geliyor.Meydana gelen bu uzama mevcut skolyoz açısının artmasına sebebiyet veriyor. Skolyoz hastası bir kız çocuğunun mutlaka ilk reglinden hemen sonra bir fizyoterapiste danışması gerekiyor. Ondan sonraki 6 ay ile 2 senelik dönemde mutlaka kontrolümüzde olması gerekiyor” diye konuştu.

Ebeveynlerin sorumluluklarına da değinen Barış, “ Ebeveynlerin çocukların vücutlarını iyi analiz etmeleri gerekiyor çünkü çocukların bilinç düzeyi yüksek olmadığı için bir çoğu bu durumu fark edemiyorlar. Ebeveynler bu konuda çocuklarının kıyafetlerini çıkarttıktan sonra onları incelemesi gerekiyor. Özellikle çocuklarınızda omuz boylarının eşitsizlik ya da terminolojide ‘gibozite’ olarak adlandırılan ayakta durma pozisyonundan öne doğru eğilirken sırtta bir tarafta dışarıya doğru daha büyük bir çıkıntı oluşması ve kalça seviyelerinde eşitsizlik olduğunu gözlemlediyseniz ve böyle şikayetleriniz varsa hastanemize başvurabilirsiniz. Skolyozun sebebi belli değildir, doğuştan gelebilir ya da sonraki çevresel faktörlerle gelişebilir. Son yüzyılda gelişen bir tedavi metodu var ve bu tedavi ciddi başarı oranına sahip bir metot. 2017 yılında yapılan bazı çalışmalar neticesinde skolyoz üzerine ‘Schroth’ metodunun büyük fayda sağladığını skolyoz açısını azalttığını ve durdurduğunu biliyoruz. Bölgemizdeki ve ilimizdeki hastalar bu tedavi yöntemini uygulatmak için büyük şehirlere gitmek zorunda olduklarını söylüyorlardı ve daha çok Ankara, İstanbul ve İzmir’de tedavi görüyorlardı. Artık bu tedavi metodunu hastanemizde tarafımca uygulanıyor” diye bilgi verdi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —